Susurluk skandalı ve uzantıları konusunda iki yıldır çözüme ulaşılamadı. Ancak Mesut Yılmaz hükümeti, bazı mafya babalarının, çete mensuplarının yakalanmasında kayda değer bir çaba harcadı. Çakıcı Fransa’da tutuklanırken bazı çete liderleri de Türkiye’ye getirilerek yargı önüne çıkarıldı.

KİM KİMİ KULLANDI?
Başbakan Mesut Yılmaz, Alaattin Çakıcı’yı devletin hiçbir eylemde kullanmadığını söyledi. Yılmaz, “Çakıcı’yı MİT’ten Yavuz Ataç ve onun üzerindekiler kullanmak istediler, ancak Çakıcı onları kullandı” dedi. (31/8/1998)

alaattin-cakici-kimdir-alaattin-cakici-kac-yasinda-alaattin-cakici-haberleri (0)35 ayrı vukuat
MİT’le ilişkisi kesinleşen Alaatin Çakıcı’nın hepsi de MİT ile ilişkili olduğu dönemde olmak üzere, 1981’den 1998’e kadar 35 ayrı vukuatı olduğu ortaya çıktı. (4/9/1998)

Aslında Susurluk ismiyle kastedilen şey, mafya-bürokrasi-politika eksenlerinde olup biten yasadışı faaliyetlerdi. Kazadan sonra ortaya dökülen ilişkiler, 1998 yılında da tartışıldı. Hatta, 1998 yılına bu açıdan bakıldığında önceki iki yılı gölgede bıraktı.

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün kayıtları da 98’in ne derece hareketli bir yıl olduğunu ortaya koyuyordu. Polis kayıtlarına göre 1998 yılında toplam 169 organize suç olayı daha doğrusu “çete” ortaya çıkarılmış, 1087 kişi yakalanmış ve 347 kişi de tutuklanmıştı. En önemli gelişmelerden biri yeraltı dünyasında “baba” olarak bilinen isimlerin art arda yakalanmalarıydı. Kürşat Yılmaz, Kasım Gençyılmaz, Alaattin Çakıcı, Sedat Peker ve Avni Musullulu gibi isimler yakalandı veya teslim oldu.

Bunlardan en önemlisi hiç kuşkusuz Alaattin Çakıcı’ydı. Gerçek bir diplomatik pasaportla yakalanan Çakıcı sayesinde yeraltı dünyasından politikaya hatta hükümete kadar ulaşan ilişkiler gün ışığına çıkarıldı.

alaattin-cakici-kimdir-alaattin-cakici-kac-yasinda-alaattin-cakici-haberleri (4)
1998, Tempo Dergisi

Çakıcı ile telefon görüşmeleri yayınlanan Devlet Bakanı Eyüp Aşık istifa etti. Ardından Korkmaz Yiğit – Kamuran Çörtük ekseninde gelişen Türkbank ihalesi iptal edildi ve en önemlisi Yiğit’in yaptığı açıklamalar ile hükümet düştü. Yine Çakıcı’nın yakalanması ekseninde gelişen olaylar Erol Evcil ilişkilerine uzanıyor. Yıllardır tuhaf bir sis perdesi altında kalan Nesim Malki cinayeti aydınlatılıyor ve 700 trilyon liranın bir gecede el değiştirildiği bizzat başbakan tarafından aydınlatılıyordu. Çakıcı kadar büyük gürültü koparmasa da “Sarı Avni” adıyla tanınan Yaşar Avni Musullulu’nun yakalanması da 98’in altı çizilmesi gereken olaylarından biriydi. Musullulu 80’li yıllar boyunca küresel uyuşturucu, silah ve karapara trafiğinin en önemli isimlerinden biriydi.

1998 yılının en önemli figürlerinden biri Yeşil kod adıyla tanınan Mahmut Yıldırım oldu. Kutlu Savaş raporunda, Yeşil’in devlet adına giriştiği cinayetler, soygunlar ve hatta tecavüzler ayrıntılı olarak yer alıyordu. Yeşil, bir kez daha boy gösterdiğinde Akın Birdal’a yapılan suikast girişiminin ardındaki teşkilat da ortaya çıkıyor, suikastın en önemli ismi Cengiz Ersever’in Yeşil’in sağ kolu olduğu anlaşılıyordu. Akın Birdal’a yapılan suikast girişimi devlet çetesinin Susurluk’tan sonra da faaliyetlerini sürdürdüğünü, hatta daha büyük cüret sahibi olduğunu gösterdi.

alaattin-cakici-kimdir-alaattin-cakici-kac-yasinda-alaattin-cakici-haberleri (5)
Şarkıcı Selçuk Ural’ın kızı Aslı Ural da Çakıcı ile birlikte yakalandı. Ancak daha sonra salıverildi.

Yine de 1998’in dudak uçuklattcı ilişkilerine son noktayı koyan İstanbul’da bir polis müdürünün tayin edilmesi oldu. İstanbul’da Narkotik Şube Müdürü olan Ferruh Tankuş, bu görevinden Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü’nc getirilince düzenlediği bir basın toplantısıyla akıl almaz iddialarda bulundu. Mehmet Ağar’a yakınlığı ile bilinen ve dosyası epeyce kabarık bir polis müdürü olan Tankuş, isim vererek polis müdürlerinin uyuşturucu kaçakçıları ile ilişkili olduğunu, bu uyuşturucu kaçakçıları tarafından 4 milyon dolar karşılığı tayin edildiğini anlatıyordu. Tankuş’un açıklamaları Akın Birdal suikastı ve Çakıcı’nın yakalanması vakalarından sonra, üçüncü büyük skandaldı. Bütün bu gelişmelere rağmen, adalet mekanizmasındaki aksaklıklar, yargılamaların sağlıksızlığı ve baskı altında yapılması kamuoyunda büyük hayalkırıklığına yol açabiliyordu.

Derinlemesine incelendiğinde “uluslararası silah kaçakçılığına” varabilecek olan Hospro silahlan soruşturması zaman aşımına uğramak üzere. Onlarca skandalın ardında yer alan Mehmet Ağar, ancak uzun süren tartışmalar ve mahkeme kararlarından sonra savcı karşısına çıkmıştı. En önemlisi de İstanbul 6 Nolu DGM’de görülen Susurluk Çetesi davasında tutuklu kalmamasıydı.

alaattin-cakici-kimdir-alaattin-cakici-kac-yasinda-alaattin-cakici-haberleri (7)
Alaattin Çakıcı’yı bitiren ilişkiler (1999, Tempo)

MİT PAZARLIĞI
Alaattin Çakıcı ‘nın ünlü işadamı Erol Evcil ile yaptığı telefon konuşmasının ses bandı, MİT ile ilgili korkunç pazarlığı ortaya çıkardı. Telefon konuşmalarında, halen Çin’de görevli olan MİT mensubu Yavuz Ataç’ın adı ve tayini için yapılan siyasi girişimler geçiyordu. (28/8/1998)

Çakıcı’yı bitiren ilişkiler
Önce Gülay Aslıtürk’ün Cannes’da esmer fotoğrafları çıktı ortaya. Birkaç gün sonra üç kırmızı bülteninin yani Aslıtürk çiftinin Nice’de Alaattin Çakıcı ile yemek yedikleri ulaştı. Sonra üçlüden sadece Çakıcı, otelinde ele geçirildi. Oysa Çakıcı’yı izleyenler üç kırmızı bültenliyi bir arada görmüşlerdi.

Çakıcı’yla buluştukları Negresco Oteli dünyanın en lüks on otelinden biriydi, Nice’in Premonade des Anglais kordonunda yer alan otel tam bir saray görünümündeydi. Kırmızı pasaportuyla hem kendisini hem de devletini temsil eden Çakıcı’ya da böyle bir yer yakışırdı doğrusu. Resepsiyonda Çakıcı’nın giriş kaydını yapan görevli kırmızı pasaportun hamiline gerekli saygıyı göstermiş ancak ne tür bir görev sahibi olduğunu bir türlü çıkaramamıştı. Birkaç gün sonra Fransız polisinden gelen bir yetkilinin yapılacak operasyon konusunda otel güvenlik amiri ve kilit personele verdiği brifingde anladı kırmızı pasaportlu adamın asıl ne iş yaptığını.

alaattin-cakici-kimdir-alaattin-cakici-kac-yasinda-alaattin-cakici-haberleri (8)
Gülay Aslıtürk, Orhan Aslıtürk (1999, Tempo)

Operasyon çok basit oldu. Çakıcı, izlenmediğinden son derece emin, sohbet ediyordu yakın arkadaşı Muradi Güler ve bir diğer yakın arkadaşı Canan Yaka ve Selçuk Ural’ın kızları Aslı Ural ile. Aslı ile Çakıcı’nın gönül meselesine dayalı bir samimiyetleri yoktu iddia edildiği gibi. Muradi Güler’in Çakıcı’yla arkadaşlığıysa ta 1980 öncesi ülkücü dava arkadaşlıklarına dayanıyordu. Muradi yazılıp çizildiği gibi koruma falan değildi kısacası. Bütün bunlar olurken Aslı neler olup bittiğini hâlâ tam kavrayamamış, Çakıcı’ya da sormaya cesaret edememişti. Fransız polisi iki gündür izlediği üçlünün en sonunda bir araya geldiğini görünce harekete geçmişti. Polisler odaya girdiklerinde üçü de donakaldı.

Alaatin Çakıcı en sonunda ele geçirilmişti. Yakalandığında yanında koruma bile bulundurmayan, söylenenlerin aksine estetik ameliyat yaptırmaya bile gerek görmeyen Çakıcı nasıl bu kadar rahat olabiliyordu? Bu kadar rahat gezen Çakıcı yıllardır niçin yakalanamıyordu? Kırmızı bültenle aranan üç kişi nasıl bu kadar rahat buluşuyordu? Bu Bu soruları cevaplandırmak son aylara kadar kolaydı. Çakıcı, uzun yıllardır şantaj, nüfuz, zor ve tehdit gibi yöntemlerle hemen herkesten para sızdırıyor, gerektiği zaman bazı siyasilerin kirli işlerini temizliyor ancak siyasi ilişkilere girmiyordu. Ne var ki Flash TV’ye çıkıp boy göstermesi belki de sonun başlangıcı oldu. Canlı bağlantıda cep telefonundan bağırıyordu:
— Yalı çetesini yok edeceğim!
Sonra ilginç gelişmeler yaşandı. Daha önce Kanal 6, Engin Civan gibi maddi olaylara müdahil olarak katılan Çakıcı yüzünü siyasilere doğru dönmüştü.
Etibank ihalesinden çekilmesini istediği Cavit Çağlar bu talebi kabul etmeyince üstüne suikast timi gönderildi. Çakıcı artık haddini aşmıştı.

Bir başka boyut: MEHMET AĞAR
Aslında Çakıcı’nın haddini aşması yeni bir olay değildi. Hele siyasete bulaştıktan sonra başının beladan kurtulmadığını iddia edenlerin öne sürdükleri bir sav daha vardı ki inanılır gibi değil. Anlatanlara göre Çakıcı’nın yakalandığı gün yapılan bir düğüne çok dikkatli bakılmalıydı. Bu düğün eski Adalet ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın oğlunun Çiftehavuzlar’daki Büyük Klüp’teki muhteşem düğünüydü.

Devletin önemli kademelerinde görev yapan birçok kişinin ve önemli işadamlarının bir araya geldiği bu düğünde aralara karışmış bir grup kimsenin dikkatini çekmemişti: Ahmet Ateşli’sinden, Şeyhmuz Tatlıcı’sına kadar 1. MİT Raporu’na ismi karışan birçok insan düğünde bir araya gelmişti. Raporda ise büyük çapta Mehmet Ağar’ın İstanbul kadrosu iyice gagalanmış, İstanbul DYP teşkilatının önemli şahsiyetleri için ise her tür pis ilişki ortaya atılmış, o dönemde İstanbul’un gece yaşamını hallaç pamuğu gibi atan Çakıcı’nın Mehmet Eymür’e raporun yazılmasında yardım ettiği iddiaları ise kulaktan kulağa yayılmıştı.

alaattin-cakici-kimdir-alaattin-cakici-kac-yasinda-alaattin-cakici-haberleri (6)

Kaynak: 1998/1999 Tempo Dergisi