Bizim bir ata sözümüz: “Dağ dağ üstüne olur ama ev üstüne ev olmaz” diyor. Bugün büyükşehirlerimizde umumîleşen apartıman hayatının tabii bir şey olmadığını bu söz pek âlâ anlatır. Apartıman, birçok evlerin bir dam altına girmesidir. Gerçi Fransızcada asıl manası bu değil. Arapçadan aldığımız birçok kelimeyi nasıl kendimize göre manalarda kullanıyorsak bu frenkçe kelimeyi de öyle yapmışız. Aslında bir kat üzerinde birkaç oda veya salonla teferruatından mürekkep olan daireye appartement diyorlar ki onun da aslı İtalyanca appartamento kelimesinden alınmış. Her ne ise biz bu türlü dairelerin birkaç tanesini veya beş on tanesini bir arada bulunduran büyük binalara apartıman deyip geçmişiz.

0425-yedigun-dergisi-arsivleri-1945-yilinda-turkiye-ilk-apartmanlar-nasildi (3)
Kaynak: 1945, Yedigün Dergisi

Böyle kocaman binalara birçok ailenin dolması âdeti galiba İtalya’nın fakir işçi mahallelerinde başlamıştır. Her halde bu âdet Avrupa’da dahi iktisadî hayat mecburiyetleri ile son asırda umumîleşti. Bizde bugünkü şekilde apartıman yaşayışının tarihi nihayet elli yılı ya bulur ya bulmaz. “Bugünkü şekilde” dedim. Çünkü başka şekilde, yeni dairelere ayrılmaksızın bir binaya birçok ailenin dolması yeni değildir ve bu işi yapanlar Yahudilerdi. Onlar hem tasarruf düşüncesi ile hem de ne olur ne olmaz kaygısı ile öteden beri böyle bir binaya üç beş aile dolmak âdetindediler. Son sayımda bazı beş altı odalı evlerde nüfusu yüzü geçen Yahudi ailelerin barındığını görmedik mi?

0425-yedigun-dergisi-arsivleri-1945-yilinda-turkiye-ilk-apartmanlar-nasildi (1)
Kaynak: 1945, Yedigün Dergisi

İstanbul’da Bizans devrinde dahi Yahudiler böyle toplu ve sıkışık yaşarlarmış. Fetihten sonra Türkler birçok Yahudi ailenin bir arada barındığı evlere “Yahuthane” adını vermişlerdir. Hatta kimi zaman buna “Çıfıthane” derlerdi. Demek ki İstanbul apartımanlarının tohumu Çıfıthanelerdir. O zamanlarki Yahuthanelerin çoğu Bahçekapısı’nda yani İstanbul deniz ve kara yollarının birleştiği ve ticaret hayatının kaynaştığı noktada bulunurmuş. Birinci Sultan Ahmed’in annesi Mahpeyker Kösem Sultan Yeni Camii’yi yaptırmak istediği zaman oradaki Yahuthaneleri istimlak etmiş. Hasköy’de kırk tane ev yaptırıp Bahçekapı’da oturan Musevileri oraya nakletmiş. Fakat o tahta salaşların yerine kurulan muhteşem Yeni Cami, İstanbulu bütün Yahuthanelerden kurtarmış değildir. Ondan sonra da uzun zaman Museviler böyle büyük ahşap evlerde üst üste oturmaya devam etmişlerdir ki yangınların hele kolera veba gibi salgınların çoğu oralardan üreyip yayılırdı.

0425-yedigun-dergisi-arsivleri-1945-yilinda-turkiye-ilk-apartmanlar-nasildi (5)
Kaynak: 1945, Yedigün Dergisi

Bizim geniş sofalı, bol odalı, bahçeli, ışıklı ve havalı eski evlerimizin pabucunu dama atan apartıman, hem yapı tasarrufundan hem arsa bedelinden ucuzluk sağlayan bir binadır. Ondan başka düz ayak olması, işinin kolaylığı bakımından da uygun geliyor. Fakat apartımanda oturanların ışık ve hava gibi iki esaslı hayat unsurundan istifadeleri azalmıştır. Bundan başka bir katın tozu, mikrobu, mutfak kokusu ve gürültüsü öteki katlarla ortaktır. Şekline bakılınca sanılır ki apartıman yaşayışı topluluk hayatına yardım etmiştir. Halbuki netice tamamı ile bunun tersine oldu.

0425-rca-35-mm-film-rca-eski-reklamlari-1945-yilinda-sinema-endustrisi
Kaynak: 1945, Yedigün Dergisi

Apartıman hayatı komşuluk denen şeyi ortadan kaldırmıştır. Bugün aynı çatının altında yaşayan, birbirinin gürültüsünü, kokusunu ve çoğu zaman dedikodusunu çeken aileler selamlaşmaz bile. Apartıman evleri birleştirmiş ama insanları birbirinden uzaklaşmıştır. Eskiden geceleri fenerleri yakarak karanlık sokaklardan uzak dost ziyaretlerine gittiğimiz zaman evlerimiz uzaktı fakat ruhumuz yakındı. Apartıman sıhıhat bakımından da sosyal hayat bakımından da zararlıdır. “Dağ dağ üstüne olur ama ev ev üstüne olmaz” sözü daima doğrudur.
— İbrahim Alâetin Gövsa





0425-yedigun-dergisi-arsivleri-1945-yilinda-turkiye-ilk-apartmanlar-nasildi (2)

 Kaynak: 1945, Yedigün Dergisi