Hadiseler insanları bazen istemeyerek birbirinden uzaklaştırır. Bu belki kaderin bir oyunu, belki de hissi feveranların garip neticesidir. Fakat gerçek dostluk bağları yine onları birbirine çeker ve bağlar. Çünkü eski günlerdeki hatıralar kolay kolay unutulamaz. Mecmuamız ile Ayhan Işık arasındaki böyle bir hadiseden sonra geçenlerde onunla bir sette karşılaştık. Ne o bize, ne de biz ona dargın değildik. Eski günlerin yadı çok daha güzel, çok daha samimi oldu.

0245-ayhan-isik-roportaji-1962-artist-dergisi-ayhan-isiyan-kimdir (2)

SALI GÜNLERİ ÇIKAR // Fiatı: 150 Kr. // SAHİBİ: Eşref Ekicigil // UMUMİ NEŞRİYAT MÜDÜRÜ: Atilla Oğuz // MES’UL MÜDÜR: Yücel Köksal // TEKNİK SEKRETER: Recep Ekicigil (1962, Artist Dergisi)

Halil Kâmil stüdyoya girerken yanında foto muhabiri arkadaşım da vardı. Uzun boylu, kendine has fiziği ve orijinal bıyıklı genç adam bizi görünce şaşırmadı. Hatta memnun oldu bile. Sette çalışmaya alışık olmadığımızdan yavaş, fakat emin adımlarla yanımıza yaklaştı ve:
«Ne o» dedi. Genç adam Ayhan Işık’tı. Ne Ayhan ne de biz mecmua mensupları birbirimize dargın değildik. Birbirini çok fazla seven iki dostun arasında birbirine sitem ettiği zamanlar olmuyor muydu?
«Hem ziyaret, hem ticaret» dedim.

0245-ayhan-isik-roportaji-1962-artist-dergisi-ayhan-isiyan-kimdir (4)
Ayhan Işık “Güzel Sanatlar Akademisi”nin grafik bölümünde resim eğitimi almıştı. Akademide Semih Balcıoğlu ile sınıf arkadaşı olduğunu da bir röportajında belirten belirten Işık, henüz sinemaya geçmeden önce dönemin bazı çocuk dergileri ve Türkiye Yayınevi’nin çıkarttığı çeşitli yayınlar için çizdiği karikatürler ve çizgi romanlarla profesyonel olmuştu. ABD’ye yerleşip orada otomobil tasarımları çizmeyi de düşleyen Ayhan Işık’ın 1950’lerden itibaren resimlediği ve yazdığı bir takım aşk romanları Yeni İstanbul Gazetesi’nde çizgi roman tefrikaları halinde günlerce yayımlanmıştır. (Vikipedi)

Bir baraka dekoru kurulmuştu. Barakanın içi görünüyordu. «Üç Tekerlekli Bisiklet» filminin setiydi bu. Rejisör Lütfi Akad, Ayhan Işık ve Sezer Sezin’e yapacakları işi anlatıyordu. Elinde bir sopa vardı. O konuşurken lâfâ karışanın poposuna inecekti. Ayhan’ın belden yukarısı çıplaktı. Adaleli, düzgün, kıllı bir erkek göğsünden kanlar akıyordu. Kanları akıtan Sezer Sezin’in elleri ve tırnaklarıydı. Ayhan oraya vurulmuş bir insan olarak gelmişti. Sezer kulübenin sahibiydi. Göğüsteki yaralar hafif kapanır gibiyken kalpteki yaralar başlamıştı. Ayhan ile Sezer’in bir sevişme sahnesiydi bu. Sezer tırnaklarını yaraya bastırıyordu. Yaradan kanlar akıyordu ve erkek sesini çıkarmıyordu. Böylesine aşka imrenilirdi. Haset edilirdi.

0245-ayhan-isik-roportaji-1962-artist-dergisi-ayhan-isiyan-kimdir (3)
FOTOĞRAFLAR: Sayıl Eman // ABONE ŞARTLARI: Senelik 70 lira // ADRES: Nuruosmaniye Cd. No: 79 // TEL: 22 53 88

Rejisör Lütfi Akad sahnelerini sakin ve titiz bir şekilde çekiyordu. Onun için filmin çabuk bitmesi önemli değildi. O ancak sonunda kendi eserim diye sunacağı kordelanın değerini düşünüyordu. Bunun için bütün imkânlara sahipti. Elinde kuvvetli bir kadro vardı. Ayhan Işık ve Sezer Sezin. İkisi de bir dediğini iki etmiyordu. Böyle olduktan sonra neden acele edip emeklerini boşa harcasındı?

0245-ayhan-isik-roportaji-1962-artist-dergisi-ayhan-isiyan-kimdir (00)
Üç Tekerlekli Bisiklet, 1962 yapımı dramatik Türk filmdir. Senaryosunu Orhan Kemal’in bir eserinden Vedat Türkali’nin “Hüsamettin Gönenli” takma adını kullanarak yazdığı filmi Lütfi Ö. Akad ve Memduh Ün yönetmişlerdir. (Vikipedi)

Yanımıza geldiğinde çevirdiği film hakkında sorduğum suale Ayhan Işık:
— Güzel bir kordela. Konu enteresan. Sosyal bir davayı esas olarak almış senarist. Bir sürü çilelerin, kaprislerin, sevinçlerin ve aşkların yer aldığı bu esere «Üç Tekerlekli Bisiklet» demişler. Bütün bunların yanında eskiden beri tanıdığım bir sanatkâr arkadaşımla oynayışım beni ayrıca memnun etti tabiî» diye cevap verdi.

0245-ayhan-isik-roportaji-1962-artist-dergisi-ayhan-isiyan-kimdir (6)
Yaşamının ilerleyen dönemlerinde resim çalışmalarına ara ara devam etse de sinema artık birinci önceliği haline gelmiştir. Ömer Lütfü Akad ile 1950’lerde İngiliz Kemal karakterini oynayarak İngiliz Kemal Lawrense Karşı, Katil, Öldüren Şehir, Vahşi Bir Kız Sevdim, Kardeş Kurşunu filmlerini, Atıf Yılmaz ile Şimal Yıldızı, Osman Seden ile de 1957’de Bir Avuç Toprak filmini yapan Işık 1959 yılında Hollywood’a giderek şansını bir de orada denemek ister. Fakat buradaki filmlerde çalışamaz. Bunun nedeni sorulduğunda da : Benim gibi orada 5000 kişi sıra bekliyor. Ayrıca çok da marifetleri var. Zıplayıp havada iki takla atıyorlar. Hem de ana dilleri gibi İngilizce konuşuyorlar. (Vikipedi)

Ayhan Işık sinemaya böyle bir filmle gelmişti. Nazım Usta. İçimizden biri. Tamirci. Her mahallenin, her sokağın insanı. Dürüst, mert, namuslu, yürekli. Eli tabancalı, yumruğu kuvvetli. Vurduğunu deviren adam. Filmin ismi KANUN NAMINA idi. Bu film Türk sinemasında ileri, büyük bir adım, bir sıçramaydı. Bu ilm ile sinemamız bomba gibi bir jön kazanıyordu. Yıl 1951 idi. Bu güne dek sayısız jönler oynamıştı. Süavi Tedü, Cahit Irgat, Bülent Ufuk, İhsan Evrim vardı. Bunlar Ayhan’dan önceydi. Ama kalıcı olamamışlardı. Kısa sürelerle devirlerini tamamlayıp gitmişler ya da krallıktan sadrazamlığa düşmüşlerdi.

0245-ayhan-isik-roportaji-1962-artist-dergisi-ayhan-isiyan-kimdir (5)
13 Haziran 1979 sabaha karşı Selimpaşa Kıyıkent’teki yazlık evinde şiddetli baş ağrısı ve kusma ile uyanan, doktor kayınbiraderinin de yazlığa uğraması ve durumunun iyi olmadığını fark etmesi ile yatırıldığı klinikte anevrizma rüptürü sonucu beyin kanaması tanısı koyulan Işık, kurtarılamaz ve üç günlük koma sürecinin sonunda 16 Haziran 1979’da yaşama veda eder. Mezarı Zincirlikuyu Mezarlığı’ndadır.

AYHAN IŞIK NİÇİN ÜSTÜNDÜ?
Yakışıklıydı. Çok güzel, sert çizgili ama yumuşak, muntazam erkek tavırlı bir yüzü, biçimli düzgün bir vücudu vardı. Ona bakan genç kızlar ve kadınların çoğunluğu tatlı ürpertiler geçiriyor, rüyalar âlemine dalıyorlardı. Tahsillli ve kültürlüydü. Çok fakir bir ailenin çocuğu olarak İzmir’de dünyaya gelmişti. Hayata büyük dezavantajlarla başlıyordu Ayhan. Bir berber kalfası, bir kömürcü çırağı veya bir kunduracı olması işten bile değildi. Ama azim ve irade birçok müşkülü yeniyordu. Yıllar sonra akademi öğrencisi oldu. Ressam hüviyetine kavuştu. Tahsil ile kültürün ilgisi yoktu. Biz kimleri görmedik ki. Şiirden, müzikten, cemiyet hayatından anlamayan doktorlar, mühendisler, avukatlar, mebuslar, vekiller ve daha neler neler. Fakat Ayhan Işık tahsilini kültürle takviye etmiş, okumuş, seyahat etmiş, yaşamış, görmüş ve işitmişti.




0245-ayhan-isik-roportaji-1962-artist-dergisi-ayhan-isiyan-kimdir (1)

 Kaynak: 1962, Artist Dergisi