Cin değil viski, sigara değil puro, kibrit değil Zippo. Ağır Roman’ın filmini değil kitabını seven, vücudunda yara izi olan, arabasının motorunu kendi elleriyle tamir eden, edemezse bırakıp giden, sarhoş, öfkeli, arıza, serseri, eğlenceli. Her şeye itiraz eden, padişahlık düzeninde bir tek hareketi seven, sevgilisinin yanında kadınlara hatun, arkadaşlarının yanında manita diyen, manitasıyla başbaşayken Manitu muamelesi yapıp, erkek erkeğe sohbetleri şerifin ofisine çeviren.
İhtiyatsız Adam’ı, Utanmaz Adam’ı her türlü adam gibi adamı seven, bara zaten sarhoş giden. Arabanın hızlısı, şoförün James Dean’i, Ahmet’in Ertegün olanı, Uğurlu’ların Mustafa’sı, Baldwin’lerin Alec’i, Coen ve Wachowski’lerin alayı, Kaçan’ların Metin’i. İskele Orhan, Köşk Emin, mermi manyağı etmeyen, vücut kimyası değiştirmeyen, Vito Corleone, Paul Vitti, Keyser Soze, Rollo Tomasi, Rusty Rastelli, Sony Black, Jimmy Conway. Charles Bukowski, Edgar Allen Poe, Can Yücel.
Esquire çalışanlarını “Esquire erkeğini”ni işte böyle tanımlıyor. Ve bu erkek tam altı yıldır aynı dergiyi okuyor. Kasım ayında piyasaya çıkacak altıncı yıl özel sayısında, derginin kimliğinin okurun gözüne sokulduğu birçok konu var. Mesela kapağı, son günlerin yükselen güzeli Aysun Kayacı süslüyor. Nasıl UFO avlanır, nasıl kılıç yutulur, aynı anda birden fazla hatun nasıl idare edilir gibi “şahsiyetli” konular da yer alıyor. Esquire’cılar “Gerçekten paraşütçüler gökyüzünde birleşerek kola şişesi yapabilir mi?” sorusunun cevabını da bulmuşlar. Gani Müjde ile muhabbet etmişler, dört bar sahibini konuşturmuşlar. Dünyada Hummer cipin maketini yapan ilk insan Türkmüş, adamı bulup ifadesini almışlar. Ralli ve Formula 1 hakkındaki tüm ayrıntıları da kalın mı kalın bir otomobil dosyasında toplamışlar. Çek Cumhuriyet’inde bir sado-mazo şatosu keşfedip, fotoğraflarıyla olayı zoomlamışlar.
Dergi çalışanlarının tiplerine bakıyorsunuz, hiç de deli gibi durmuyorlar. Ama biraz yaklaşınca burnunuz kaşınıyor. Deli ruhlu kokuyorlar. Sağlıklılar ve dediklerine göre “sağlıcığına duacılar.”
Esquire’ın reklam tanıtımlarında mürekkebinin adrenalin olduğu yazıyor. Dergi, okurların gözünde, hayatlarının futbol maçında deşarj olmak için edilmiş şık bir küfür. “Ölene kadar cool” bir düstur.
“Haydi Gel Bizimle Ol” programında, Müjde Ar ile Pınar Kür ve Aysun Kayacı arasında sert bir tartışma yaşandı. Aysun Kayacı’nın tartışma sırasında söylediği sözler AK Parti’ye oy verenleri, gecekondu da oturanları çok kızdırmıştı. (29.3.2008)
İşte o tartışma:
Kayacı, “Ben vergi veriyorum niye vergisini vermeyen, çok özür dilerim herkes üstüme gelecek ama kalıp olarak söylüyorum, ‘dağdaki çoban’la benim oyum eşit mesela. Niye? Hiç vergisini vermeyen biriyle niye benim oyum eşit. O benim kadar duyarlı benim kadar sorumluluk sahibi bir şekilde yaklaşıyor mu acaba” diye konuştu.
Müjde Ar: “O zaman en çok vergiyi veren 60 tane oy versin. Öyle şey olur mu?”
Aysun Kayacı, AKP seçmenini çok kızdıracak şu sözleri sarf etti:
“Ama şu an sizin şikayet ettiğiniz şey, ayak takımının iktidara getirdiği partiden şikayet etmiyor musunuz?”
Müjde Ar, “Hiç öyle bir şey söylemedik biz. Ayak takımı diye bir şey kullanmadık biz” derken, Kayacı, bu sefer de gecekondu semtlerinde ve fakir mahallelerde yaşam mücadelesi veren vatandaşları kızdıracak sözler söyledi.
Aysun Kayacı, “Gecekondu diken, sonradan belediyelerin diploma dağıtır gibi tapularını dağıttığı gecekondu dikenle, kaçak elektrik kullananla ki bu yüzbinleri buluyor Türkiye’de; vergi kaçıranla niçin benim oyum eşit acaba?” diye sorgularken Pınar Kür de Kayacı’ya destek çıktı.
Çiğdem Anad, “Ama o elektrik parasını ödeyemiyor” diye konuşunca Aysun Kayacı,”O ödemiyor öyle gecekonduları dikiyor ondan sonra” diyerek eleştirilerini sürdürdü.
Kayacı’nın bu sözlerine çok kızan Müjde Ar, tepki gösterirken, ikili arasında ortam gerildi ve şu diyaloglar yaşandı:
Müjde Ar: Ben seni bir gecekonduya göndereyim iki gün yaşa, bak ben gittim oralara.
Aysun Kayacı: Benim annemin ailesi de dışarıdan geldi. Geldiklerinde onlar da şu an dışarda insanların yaptığı gibi iki tane gecekondu dikip akıllı ‘köylü kurnazı’ derler ya, öyle bir yöntem deneyebilirlerdi. Benim anneannem de benim annem de çok çekti.
Müjde Ar: Ama insanlar büyük şehirlere karınlarını doyurmak için geliyorlar. En fazla kaçak elektrik Güneydoğu’da kullanılıyor. Ne yapsın insanlar? Hala Adıyaman’da mağarada yaşayan insan var Aysun.
Aysun Kayacı: Doğruyu yapacaklar. Ben de çok ekonomik problem çektim. Çalışacaklar… Ben şu anda okulumun parasını da kendim ödüyorum.
Müjde Ar: Mağaraya alçıpan mı yapacak, dekoratör mü tutacak Allah aşkına.
Aysun Kayacı: Benim anneannem ne yaptıysa onu yapacak? Sonra bir siyasi parti gelip gecekonduların bilmem nesini verecek, odun verecek, kömür verecek. Ondan sonra da memleket Arabistan olacak, oldu yani…
Pınar Kür: Alıp oyu götürecek biz de burada kafamızı kaşıyacağız. Çok doğru.
Müjde Ar: Sosyal politikalar geliştirilirse bunlara gerek kalmaz.
Kaynak: 1999, Aktüel Dergisi
