Yeni yılın ikinci günü henüz aydınlanıyordu. Sabahın alacakaranlığında Magosa limanını dolduran binlerce Kıbrıslı Türk, Türkiye’den gelecek olan eski Başbakan Bülent Ecevit’i karşılama heyecanı içindeydi. Ve Magosa, Türk Barış Harekâtından sonra ilk defa böyle bir kalabalığa, böyle bir heyecana tanık oluyordu.
Beklenen an en sonunda geldi çattı. Ecevit’i Türkiye’den getiren «İstanbul» feribotu saat 07.58’de rıhtıma yanaştı. Aynı anda bir anda bir alkış tufanı koptu. Halk, polis ve Mücahit barikatını aşıp rıhtıma geçmek istiyordu. Kıbrıs Barış Harekâtını’nın başbakanı Magosa’ya ayak bastığında saatler 08.05’i gösteriyordu. Kendisini Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı Rauf Denktaş, bakanlar, askeri ve mülki erkan karşıladılar. Yanında eşi Rahşan Ecevit olduğu halde herkesin elini teker teker sıkarak «Hoş geldiniz!» dileğine karşılık veren Bülent Ecevit’e, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Bedrettin Demirel de bir mesaj göndermişti.
KURBANLAR KESİLDİ
Gümrük binasında birkaç dakika dinlendikten sonra Ecevit, Rauf Denktaş’ın daveti üzerine kendisini bekleyen arabaya bindi. Limandan Magosa Kalesi içindeki Namık Kemal Meydanı’na kadar olan bir kilometrelik yol boyunca halkın görülmemiş sevgi gösterilerine tanık olan Ecevit, Kıbrıslı Türklere hitap edeceği binanın önüne ancak bir saatte varabildi. Kesilen kurbanların sayısı sayılamayacak kadar çoktu. Hatta bir aralık otomobili de havaya kaldırılmıştı.
Magosa’da Namık Kemal Meydanı’nda büyük bir kalabalığa hitaben yaptığı konuşmadan sonra eski Başbakan beraberinde bulunanlarla kısa bir süre için şehrin Maraş bölgesine geçti. Magosa-Girne yolu üzerindeki Grivas’ın köyü Trikomo’da bir süre mola verildi. Ecevit burada kendisine verilen bilgileri ilginç buldu.
ŞEHİTLİKTEKİ TÖREN
Yine kalabalık bir halk topluluğunun arasından güçlükle sıyrılan konvoyun son durağı Girne’deki Karaoğlanoğlu Şehitliği oldu. Burada saygı duruşunda bulunduktan ve yeni açılan «Meçhul Asker» anıtına çelenk koyduktan sonra Bülent Ecevit, Şehitliğe gelen ziyaretçilerle ayrı ayrı tanıştı. Girne’de Ecevit’e şehrin altın anahtarı verildi. Böylece birkaç saat içinde eski Başbakan ikinci altın anahtara sahip oluyordu. Ecevit’ler için Girne’deki Dorano otelinin bir odası tahsis edilmişti. Halen Mücahit Teşkilatı tarafından yönetilen oteli Bülent Ecevit ve eşi çok beğendiler.
Sabahın erken saatlerinden öğle sonrasına kadar bütün günü yüklü bir program içinde geçiren Ecevit ve eşi oldukça yorulmuşlardı. Bu ikisinin de yüzlerinden belli oluyordu. Beraberindekiler de durumu fark etmiş olacaklar ki, otelin salonunda kendilerini istirahate davet ettiler.
Bülent Ecevit, Kıbrıs’ta gördüğü ilgiden dolayı son derece duygulanmıştı. Şüphesiz duyduğu mutluluk da sonsuzdu. Bunu yanındakilere belirtirken kelime bulmakta oldukça güçlük çekti. Çünkü heyecanını henüz yenememişti. Magorsa Kalesi içindeki Namık Kemal Meydanı’ndan bir binanın teras katından binlerce Kıbrıslı Türke hitaben yaptığı konuşmada Bülent Ecevit özetle şunları özetledi:
— Kıbrıs’ta yıllarca süren direnişinizle ve son Magosa savunmanızla Türk tarihine yeni onur sayfaları kattınız. Biz Kıbrıs sorununu savaşsız çözebilmeyi istedik. Ama Yunanistan’daki eski dikta yönetimi sorunlara görüşerek çözüm aramayı redetti. Makarlos yönetimi yeni hükûmet kurduğumuzda en adaletli ve geçerli çözüm olarak federasyondan söz ettiğimiz için zaten yıllardır sürüncemede bırakılan görüşmeleri aylarca kesti.
— Yunan cuntasının bağımsız Kıbrıs devletine karşı darbe yaparak Kıbrıs’ı bir oldu bittiyle Yunanistan’a katmaya kalkışması karşısında bile hemen hareket geçmedik. Bütün barışçı yolları denedik. Ancak bu yollardan bir yere varılamayacağı belli olunca garantör devlet olarak tedbir alma hakkımızı kararlaştırdık. Bu kararı verdiğimizde bile Türk Silahlı Kuvvetleriyle giriştiğimiz harekâtın bir savaşa dönüşmemesi için elimizden geleni yaptık.
— Birinci Barış Harekâtından sonra kuvvetlerimizi Kıbrıs’tan çekmemizi istediler. Kıbrıs Türkünü tam güvenceye kavuşturmadan çekemezdik. Bunu bir parça aklı olan herkes takdir edebilirdi. Fakat Yunanlılar bu konuda da kendi kendilerini aldattılar.
— Kıbrıs bugün bir statüye kavuşmuştur. Bu statü değişmez. Kıbrıs’ın gelecekti statüsünü biz bugünden Kıbrıs toprağına yazdık. Onlar istedikleri kadar barış görüşmelerini uzatsınlar. Kıbrıs’ın statüsü belli olmuştur. Kıbrıs’ın statüsü tarih yazılır gibi, Kıbrıs toprağına şehit kanıyla yazılmıştır. Bu yazı bir daha bu topraklardan silinmeyecektir. İki Barış Harekâtı ile varılan noktadan bir daha geri dönülmeyecektir. Bu hakları geri alacağını sanarak umarız ki bu dünyada hiç kimse kendi kendini aldatmaz.
— Üslerdeki Türkler de özgürlüklerine tam olarak kavuşmadıkça barış harekatımız tamlaşmış olmayacaktır. Türklerin bu şekilde tutsak gibi üslerde tutulması dünyanın hiçbir yerinde görülmüş değildir.
— Kıbrıs’ta Türk toplumunun tam özgürlüğü sağlanmadıkça iki toplum arasında hiçbir sorun çözümlenmeyecektir. Umarız ki İngilizler tarih üzerinde bunun sorumluluğunu daha fazla taşımayacaklardır.
Ecevit daha sonra askeri zaferlerin ekonomik zaferlerle taçlandırılması gereğine değinerek Atatürk’ün bu konudaki uyarısını hatırlattı. Kıbrıs’ın iktisadi bakımdan güçlenmesi için var gücümüzle çalışmamız gerektiğini söyledi.
Kaynak: 1975, Hayat Dergisi
