Türkiye’de bir Cartel fırtınası esiyor. İlk kez Amerikan gettolarında filiz veren hip-hop ve rap kültürü sonunda Misak-ı Millî sınırları içerisine duhul etmiş bulunuyor. Bu arada, Cartel’i Türk şovenizmi yapmakla suçlayanlar çıktı. “Türk, Kürt, Laz, Çerkez / Ayrımcılık yaparsak / Hepimiz Kaybedeceğiz” diyen Cartel’ciler, şimdilik kaygan bir politik zemin üzerinde rap yapıyor.
Hip-hop; zenci gettolarının müzikli protesto hareketi; rap, dans ve grafitti sanatlarının üçgeninde oluşan bir siyah “karşı kültürü”. Public Enemy, Ice T. gibi politik radikal sözleri olan gruplarda ifadesini buluyor. Public Enemy grubunun kurucusu Chuck D., kendilerini “Biz adeta siyah CNN’in muhabirleriyiz. Hikâyenin diğer yüzünü anlatıyoruz” sözleriyle tanımlıyor kendilerini. Bir de McHammer gibi bir zamanların cazında var olan “Siyah maymunlar çalar, beyazlar eğlenir” anlayışına uygun siyah rapçiler ya da Vanilla Ice gibi “iyi beyaz çocuklar” var. Medyanın ikâme starları.
Türkiye’de de patlayan pop kültürü ile birlikte 80’lerde bir rap akımı patladı. Zaman zaman 900’lü telefonları eleştiren tatlı sularda yüzen bir toplumsal muhaliflik, bazense “Yeter” gibi şarkılarda ifadesini bulduğu gibi milliyetçilik yapan “Türk rap”inin en ilginç tarafı ise, Komedi Dans Üçlüsü ekolüyle komiklik yapmaya çalışması ve Doğu ağzı kullanarak şarkı söylemek gibi ucuz esprilerle kentli olmayan insanları aşağılamasıydı. Ama bundan garibi, bu tarzı “en iyi” uygulayan Vitamin grubunun kasetlerinin, bu aşağılananlar tarafından tüketilmesiydi.
★
Son günlerde ekranlarda görünmeye başlayan Cartel grubuyla “Türk rap”i ayrı bir hava kazandı. Almanya’da yaşayan gençlerin kurduğu Cartel’in MTV listelerine girmesi ve biraz da milliyetçi duyguları okşaması büyük bir ilgiye mazhar olmalarını sağladı.
★
Işığı doğudan yükseltme harekatına benzer bir girişimle televizyonda pazarlandılar. ATV’de Kenan Erçetingöz’ün programının ardından Cartel yok satmaya başladı. “Televizyon, ölü bir vizyon” diyerek yere vurdukları televizyon onları star haline getirdi.
Bazıları huylandı Cartel’den. “Sen Türksün!” sözleri ve şiddet içeren söylemleri,, Türk şovenizmi olarak algılandı. Yine Almanya’dan gelen şarkıcı Ahmet, Kanal D’de “Ben de milliyetçiyim ama…” şeklinde Cartel’i eleştirmesi, ekranlardaki laik/antilaik tartışmalarında “Ben de Müslümanım ama..” diye başlayan konuşmaları hatırlattı. Bu arada Ahmet, “hırçın ve sokak çocuğu” olmadığı belirtilerek program spikeri tarafından Erol Evgin’den boşalan “ailemizin sanatçısı” mevkisine aday yapıldı.
Cartel milliyetçi mi?
Cartel’e kolayca milliyetçi demek mümkün değil. Bugün dünya, bir yanda globalleşme adı altında “bir büyük köye dönüşürken, sınırlar kalkarken, duvarlar yıkılırken” bir yandan da Berlin duvarının ardından Leonard Cohen’in öngördüğü gibi “yıkılan duvarı ve heykelleri arıyor”. Cartel’in bazı şarkılarında “Türk-Kürt kardeştir / Bunları ayıran kalleştir” ya da “Türk, Kürt, Laz ve Çerkez / Ayrımcılık yaparsak / Kaybedecez” sözleri kuşkuları dağıtmıyor.
Cartel’in müziğine gelince
Zeki Alasya – Metin Akpınar’ın bir oyunundan, otomobilin statü belirleme aracı olmasına yönelik eleştiri içeren, bu yönüyle biraz da Violent Femmes’in “Give Me The Car Dady”sini hatırlatan “Araba Yok” şarkısına monte ettikleri “Araba var mıdır?” replikleri, ya da bir zamanların kült plağı “Veremli Kız” şarkısının başındaki “Allahım kan, yine kan” konuşmasını kullanmaları, UF-ER’de (Ufuk Yıldırım / Ercan Saatçi) ya da Vitamin’de rastlanmayacak zekilikte davranışlar.
Cartel sonuç itibarı ile gerçek anlamda ilk “Türk rap”ini yaptı. Bu anlamda bir ilk. Bazı olumsuz unsurları içinde barındırsa da öncü olma sıfatı var ve bu kanaldan oldukça farklı yeni arayışlar çıkabilir. Kara Türkler (Karakan), Cartel’in bir şarkısında dedikleri gibi, “Pop bize yakışmaz, bizi açmaz, kurşun gibi sözler, deler ve geçer”” dediklerinde beyaz Türklerin popuna karşılık kendi hip-hoplarını yaptıklarında, bizim Mickey Rourke’lar ve ailemizin sanatçıları bizi oldukça eğlendireceklerini sanıyoruz.
Kaynak: 1995, Nokta Dergisi