Dergimizle yaptığınız son söyleşide, “sırtıma tabanca dayarlarsa soyunurum” demiştiniz. Geçenlerde bir gazetede giyinik olmayan fotoğraflarınızı görünce aklımıza geldi. Gerçekten tabanca zoruyla mı çektirdiniz o fotoğrafları?
 — Hâlâ orada mıyız? Yani, hâlâ oradaysak, bu çok acıklı bir şey. O kadar yırtınıyorum, çabalıyorum. O gazetede çıkan resimler üç yıl önce çekildi. Ben resimleri bu aşamada çektirmiş olsaydım, bana bu soruyu sorabilirdiniz.

0329-cigdem-tunc-do-re-mi-programi-trt-1985-kadinca-dergisi-erol-atar-fotograflari-studyo-erol (4)
KAPAK: Çiğdem Tunç // “Çiğdem Tunç kameranın karşısına geçti. Erol Atar deklanşöre bastı. Veeee.” (1985, Kadınca Dergisi)

+ Biz o fotoğrafların üç yıl önce çekildiğini nereden bilelim. Merak edip sorduk.
— Üç yıl önce çok tecrübesizdim. Neyin doğru neyin yanlış olduğuna dair karar veremiyordum. Ben o resimleri çektirirken millet bunun katbekat yapıyordu. Resimlere dikkatle bakıldığında saç şeklinden yüz ifadesine kadar birçok değişiklik görüyoruz. Bu yıpratıcı şeylere son vermek lâzım.
+ Son zamanlarda neler yapıyorsunuz?
— Bildiğiniz gibi altı programlık bir “Do Re Mi” çalışması oldu. Daha sonra Müjdat Gezen ve Perran Kutman ile “Artiz Mektebi”nde başrolü paylaştım. Bodrum ve Çeşme Festivalleri’nde dans grubu UDO ile sunuculuk yapıp şarkı söyledim. Kendi olanaklarım ile kaset doldurup “İstanbul Gelişim” ile iki şarkı söyledim.

0329-cigdem-tunc-do-re-mi-programi-trt-1985-kadinca-dergisi-erol-atar-fotograflari-studyo-erol (5)
RÖPORTAJ: Hızır Tüzel // FOTOĞRAFLAR: Erol Atar (1985, Kadınca Dergisi)

+ Bütün bunları ne için yapıyorsunuz?
— Takdir edilmek için, saygı görmek için. Son çalışmalarımı sergiledikten sonra, bir kişi de çıkıp ‘Bre kız, senin hiç şan eğitimin yok. Şunun şurasında bir yıl öncesine kadar dansçıydın. Şimdi ne güzel konuşuyor ve şarkı söylüyorsun’ diye sormadı. Yani ben bu takdiri görmedim, buna üzülüyorum. Çiğdem Tunç şarkı söylüyor demek kolay. Ama ben o parçaları nasıl hazırladım, bunlar için neler çektim? Bunların bilinmesini istiyorum.

0329-cigdem-tunc-do-re-mi-programi-trt-1985-kadinca-dergisi-erol-atar-fotograflari-studyo-erol (6)
ÇİĞDEM TUNÇ — Kadın olmak bazı öncelikleri getiriyor. Daha zarif, daha naif ve daha güçsüz bir yaratık olarak telakki ediliyor. Böyle düşünülmesi ona bazı konularda öncelik getiriyor. Örneğin: yer verme, korunma, himaye edilme gibi.

+ Neden kimse bilmek istemiyor sence?
— Bilemiyorum. Benimle ilgili şeylerde dikkat başka yerlere çekiliyor. Örneğin teknede mayoyla resimlerimizi çekiyorlar. Denizde insan neyle güneşlenir? Yanımda koruma taşıyacak, onun yanında denize girecek halim yok. Bikinili resimlerimi çekip çıplak diyorlar. Eee, ben bu demokratik ülkede bikini giyip, rahatça güneşlenemeyeceksem ne yapayım? Israrla iki uzun bacak, güzel dişler ve güzel fiziği olan bir dişi olarak anılmaya çalışılıyorum. Ve bu beni isyan ettiriyor.

0329-cigdem-tunc-do-re-mi-programi-trt-1985-kadinca-dergisi-erol-atar-fotograflari-studyo-erol (7)
ÇİĞDEM TUNÇ — Bir keresinde tuvalete girerken, “Beyefendi burası kadınlar tuvaleti diye geri çevirdiler.”
0329-cigdem-tunc-do-re-mi-programi-trt-1985-kadinca-dergisi-erol-atar-fotograflari-studyo-erol (8)
ÇİĞDEM TUNÇ — “Erkekler çok şanslı. Güzel bir kadının yolda yürürken çektiği zorlukları düşünün. Lâf atmalar, elle sarkıntılık. Çekimler bittiğinde yaşama yeniden dönmüş gibi oldum.”

+ Rafaella Carra gibi olacağım demiştiniz, bu düşünceniz devam ediyor mu?
— Düşüncelerim değişmedi. Kendime olan inancımda bir azalma olmadı. Bunun yanında umutsuz olduğum bazı şeyler var.
+ Nedir bu bazı şeyler?
— Dans etmeyi çok seviyorum. Ardından sunuculuk konusunda sürekli çalışıyorum. Şarkıcılık da bu işlerin içinde tabii. Bu üç konuda bir yere gelebilmek için var gücümle çalışıyorum. Umutsuz olduğum taraf ise sahipsiz kalmam. Yaptığım işin sahiplenilmesi gerek.

0329-cigdem-tunc-mehmet-ali-erbil-kanal-6-televizyonu-1994-guner-umit
Kanal 6 televizyonunun tanıtıcı broşürü: “Erhan Yazıcıoğlu, Mehmet Ali Erbil, Güner Ümit ve Çiğdem Tunç” (1994, Hürriyet)

+ Türkiye’de star olmak kolay mı?
— Bu birden bire olacak bir şey değil. Adımın duyulması altı yedi aylık bir olaydır. Televizyon programı ile adım duyuldu. Yoksa daha önceleri çok az kişi beni tanıyordu. Zaman zaman ben de “Eyvah, neden olmuyor, neden bir yere gelemiyorum?” diye düşünüyorum ama sonra bu düşüncemin biraz garddarca olduğunu anlıyorum. Örneğin bir Ajda Pekkan süperstarlığını son iki üç yıldır ilan etti. Çocukken onun şarkılarını dinliyordum. Birden bire bir yere gelince, orada kısa vadeli kalınır.
+ Evlenmeyi düşünüyor musunuz?
— Artık istiyorum valla. Zaman geldi. Bir erkeğin yanında kadınlığımı yaşamak istiyorum. Çocuk sahibi Çiğdem olmak istiyorum. Zor biraz ama.
+ Damat adayı var mıdır?
— Duygularımın zaptı ve raptı o kadar zor ki, aday var demeye korkuyorum. Var desem dergi basılırken vazgeçebilirim. Rayına oturmuş bir aday yok. Adaydan çok olay önemli. Çünkü artık zamanı geldi.
+ Erkek kılığına girerek bir fotoroman çevirdiniz. Nasıl bir duyguydu?
— Çekimler sırasında kendimi erkek gibi hissetmek zorundaydım. Bunun dışında hiçbir zaman kendimi erkek gibi hissetmedim. Ve hiç özenmedim de. Bu kılığa girdikten sonra, bir kere daha, dişi olduğum için ne kadar şanslı olduğumu anladım.



0329-cigdem-tunc-do-re-mi-programi-trt-1985-kadinca-dergisi-erol-atar-fotograflari-studyo-erol (2)

 Kaynak: 1985, Kadınca Dergisi