Gölgeli salonda trompetin kuru, monoton sesi yayıldı. Ardından bir bateri solosu duyuldu. Gitarıyla sahneye fırlayan, ablak suratlı, etli dudaklı, uzun favorili, dar paçalı bir genç adam. Öne, yana, arkaya doğru sarsılarak, müziğin temposuna göre kıvrılarak figürler yapmağa, bir yandan da şarkı söylemeğe başladı. Arada rastgele gitarına da dokunduğu oluyordu. — SEZEN CUMHUR
Şarkının sözleri anlaşılır gibi değildi. Kelimeleri yarım nefes söylüyor, arada coşarak âdeta haykırıyor, şarkı devamınca sanki bambaşka bir âlemde yaşıyordu. Onu dinleyen yüzlerce çığlığı ise konser salonunu inletiyor, gürültüden durulmaz oluyordu.
★
Seyirciler kendilerinden geçmişler, oldukları yerde sallanarak dans ediyorlar. Bununla da kalmayarak koltukları kıranlar, açılan boşlukta dansa ayakta devam edenler de vardı. Eğer bu hali daha evvel görüp işitmemiş bir kimse seyretse mutlaka salondakilerin çıldırdıklarına hükmederdi.
Halbuki çalınan bir müzik parçasıdır. Ve koltukları kırarak tepişenler onun dansını yaşayanlardır. Dünyanın en medenî memleketi olarak kabûl edilen Amerika’da 20’inci asır ortalarında ilk çağdaki ilkel insanların dansını andıran bir modanın yayılması oldukça hayret verici. Hele ki Wagner, Beethoven, Lizst’ten sonra yepyeni bir müziğin yayılmasında en büyük rolü, eski bir kamyon şoförünün oynayışı olayın en enteresan tarafını teşkil ediyor.
Adı, hepinizin tanıyacağı gibi Elvis Presley olan bu adam henüz 23 yaşında ve yapılan anketlerden anlaşıldığına göre gençlerin yüzde 85’i tarafından tanınıyor. Missisipi eyaletinin Tupelo şehrinde doğdu. Küçük yaşlarda akranları gibi en büyük arzusu bir bisiklet sahibi olmaktı. Her yıl doğum gününü ümit dolu bir sevinçle bekler, babasının kendisine hediye olarak bisiklet alacağını tahmin ederdi. Fakat her defasında ümidi boşa çıkardı. 12 yaşına bastığı gün, babasının bu defa ona bisiklet alacağına emindi. Hattâ o akşam babası eve büyük bir paketle geldiği vakit ne olduğunu anlamadan sevinçle boynuna atılmıştı. Paket açıldığı vakit sevinci yarıda kaldı. Gözyaşı kadar ılık bir nefes tıkadı boğazını. Kırık duygular Elvis’in gözlerinde damla damla yaş olmuştu. Kutunun içinde umduğunun aksine telleri pırıl pırıl yanan, parlak cilâlı bir gitar vardı.
Ne gariptir ki, ileride çok sonra, 9 sene kadar sonra, bu gitar onu aynı şekilde, lâkin bu defa sevinçten ağlatacaktı. Bu gün Elvis’in gitarına 150 bin dolar verenler var. Presley her şeye rağmen kendisine müzik aşılayan ilk gitarını satmak istemiyor. Hatıra olarak saklıyor.
GİTARA NASIL BAŞLADI?
Boş kaldığı vakitler çalmağa uğraşır, nota bilmediği için aklında kalan halk şarkılarını çıkarmağa çalışırdı. Bazen bu şarkıların bestelerini tam mânâsıyla hatırlayamaz, onun yerine kendinden uygun bulduğu notaları eklerdi. Kendisinin değiştirerek çaldığı şarkılar hoşuna gittiği için tamamını bildiği şarkıları da tempo ve melodi bakımından değiştirmeğe başladı. Son derece hassas bir kulağa sahip olduğu için bunda kolayca muvaffak oluyordu. Çok defa şarkının esas melodisinden daha güzel bir parça meydana geliyordu. İşte Elvis’i şöhrete götüren stili böylesine garip bir tesadüften doğdu.
Orta okulun son sınıfındaydı. Bir yandan geceleri elektrikçi kurslarına devam ediyordu. Mektebi bitirdikten sonra babası gibi şoför veya elektrikçi olacaktı. Bu sıralarda tek yoldaşı gitarıydı. Arkadaşları arasında dahi çalmaktan sıkılan Elvis, annesinin doğum günü için bir plak doldurmayı düşündü. Uzun iç mücadelelerinden sonra bir gün mahallî plak şirketlerinden birine giderek bir plak doldurmak istediğini söyledi.
ŞARKININ ADI: That’s All Right Mama!
Elvis şarkıyı alıştığı gibi değiştirerek söylemişti. Bu sırada amatörlerin çalıştığı stüdyoları gezen şirket müdürü, tesadüfen Elvis’i dinleyerek yanık sesine hayran kalmış, adresini isteyerek belki bir gün lâzım olur demişti.
★
Bu hadisenin üzerinden aylar geçti. Elvis okulu bitirmiş, 60 dolar haftalıkla eyaletler arasında dondurulmuş et taşıyan 20 tonluk dev kamyonlarda şoförlük yapıyordu. Bir akşam eve döndüğünde annesi bir mektup uzattı. Plak şirketinden geliyordu. Kendisinin hemen en kısa zamanda şirkete gelmesi rica ediliyordu.
Ertesi gün plak kumpanyasına giden Elvis, müdürün önünde birkaç şarkı daha söyledi. Müdür:
— Sesini eskisine nazaran daha iyi buldum, dedi.
Elvis Presley’in ilk doldurduğu plakta «That’s All Right ile Blue Moon Kentucky» parçaları vardı.
★
Bu plakların Memphis radyosunda çalındığı gece Elvis, kimsenin göremeyeceği bir yere gitmek, arkadaşlarından saklanmak istiyordu. Herkesin kendisiyle alay edeceğine inanıyordu. Saklanmak üzere en münasip yerin sinema olduğunu düşündü. Elvis sıkıntı içinde film seyrederken Memphis radyosuna telefon ve telgraf yağıyordu.
DJ şaşkınlık içindeydi. Elvis Presley’in plaklarını 7 kere üst üste çaldığı halde telefonlar durmamıştı. O hafta Memphis’te Elvis’in 7 bin plağı satıldı. Çok geçmeden şöhreti Tennessee eyaletinin hudutlarını aştı. Parket ve Hans Saperstein adlı iki organizatörün yardımıyla turnelere çıktı. Çok geçmeden bütün ABD, Elvis stili şarkının salgınına uğradı. Bu çeşit şarkılara bir de isim bulundu: “Rock and Roll” (Sallan ve Yuvarlan.) Hakikaten dansının figürleri de sallanıp yuvarlanmaktan ibaretti. Kısa zamanda gençliğin bir numaralı sevgilisi haline gelen Elvis Presley’e karşı cephe alanlar oldu. Fakat bir kütle isterisi halini alan Presley hayranlığı bunlara karşı galebe çaldı.
Kaynak: 1958, Yelpaze Dergisi
