9,5 milyar dolarlık bir av ve bu paraya hackerların yardımıyla uzanmak isteyen hırslı bir adam. Dominic Sena’nın filmi “Swordfish”, Matrix filmini hatırlatan tek bir sahnesiyle akıllarda kalan son derece cilalı fakat içerik açısından sıradan bir aksiyon filmi.
Komik duran küt kesilmiş saçları ve takım elbisesiyle, sinemanın kimi klasikleri üzerine ahkâm kesen biri. Sanki akademik bir tartışmanın içinde ve yedinci sanata ait metafor çözümlemelerinde bulunuyor. Gerilimin binbir çeşidi var. Bu sahnenin nereye bağlanacağı da bir gerilim unsuru. Nitekim çok geçmeden merakımız diniyor. Ortama bir rehine krizi hâkim ve ahkâm kesen kişi, bu krizin bir numaralı sorumlusu. Sonrasında, sinemanın bugüne kadar gördüğü en tahripkâr sahnelerden biri geliyor karşımıza. “The Matrix”e ruhunu veren görsel oyunlar, olayın vuku bulduğu bankanın önüne uğruyor ve kamera müthiş bir patlamanın yarattığı kaosu bütün ayrıntılarıyla seyirciye aktarıyor. Bize sorarsanız aslında “Swordfish”in bütün kerameti de bu noktada bitiyor. Sonrası aksiyon filmlerinin bildik klişeleri.
Önce konuyu kısaca özetleyelim. Ortada 9,5 milyar dolar kadar bir para var. Geçmişteki bir operasyondan kalmış ve yıllar içinde, çeşitli bankalarda katlanarak büyümüş. Gerçek kimliği, filmin son karelerine kadar belli olmayan Gabriel Shear ise bu operasyondan haberdar ve paranın peşinde. Hedefini gerçekleştirmek için de ünlü hackerları işbirliğine zorluyor. Finli Axl Torvalds, ülkeye girişte yakayı ele veriyor ve emniyete götürülüyor. Buradaki sorgusunda,” ötebilir” kuşkusuyla Shear’ın adamları tarafından öldürülüyor. Karısından ayrılmış, kızından uzak yaşamaya mahkûm edilmiş bir başka ünlü hacker Stanley Jobson ise, kimi şantajlar vasıtasıyla işin içine sokuluyor. Filmde bu paraya ulaşmak üzere verilen mücadelenin öyküsü anlatılıyor.
Swordfish aslında bir yanıyla önemli bir çalışma. Şöyle ki, bu tür eğilimlere ilk anda örnek verilecek yapımlardan. Yönetmen Dominic Sena’nın “60 Saniye” filminden de bildiğimiz hızlı kurgusu, kafa karıştıran tempolu anlatımı, ışıltılara boğulmuş ve insana düşünme fırsatı bırakmayan üslubu, “iyi de bu film ne anlatıyor?”a gelince çuvallıyor. Sena, tıpkı ele aldığı parlak ışıkların altında, yüksek meblağların telaffuz edildiği hayatlar gibi kof filmlere imza atmayı sürdürüyor. Filmin, geçmişin başyapıtlarıyla olan ilişkisi ise ancak şu kadar: Eski filmlerde pişmanlık duyan usta kasa hırsızları olurdu. Onların yerini aynı mantığın uzantısı olarak hackerlar almış.
Filme ait özel notlara gelince, Dominic Sena, burada da “60 Saniye” vurgusu yapmayı sürdürüyor. Keza spor otomobillere olan zaafını da belli ediyor. “X-Men” ile maskenin altındaki fiziksel avantajlarını pek sunamayan Hugh Jackman, “Bazıları Çabuk Bıkar” filminden sonra Kod Adı Kılıçbalığı filminde de kadınların gönlünü çeliyor. Ya erkekler? Onlara da sesleniyor “Swordfish.” Angela Bassett’la birlikte siyah ırkın sinemadaki en seksi temsilcilerinden biri olduğuna inandığımız Halle Berry, vücudunun güzelliğini bu kez seyirciyle alabildiğince paylaşıyor. Travolta, her zamanki gibi “Pulp Fiction”ın yeni bölümlerinde oynuyormuş psikolojisinde. İngiliz futbol liginin eski kasaplarından Vinne Jones, “Lock, Stock…”dan bu yana her zaman aynı rolde: Elinde bir silah, asıl adamlara “Sebastian”lık yapıp duruyor. Finalde ise “Speed” filminin dikey versiyonuyla karşılaşıyoruz. Banka soyma işini bilgisayarlar yoluyla halletmeye koyulan hackerların mutlaka bir banka binasındaki bilgisayardan mı giriş yapmaları gerekiyor, yoksa iyi bir rehine aksiyonu çekmek için böylesi bir sahne uydurulmuş mu? (editör notu: Banka şubesi doğru seçim. Hacker bu sayede yerel ağ üzerinden ilerleyip hedefine ulaşıyor.)
KÜNYE:
Yönetmen: Dominic Sena // Senaryo: Skip Woods // Görüntü Yönetmeni: William A. Fraker // Kurgu: David Moritz, Clarie Simpson // Müzik: Rolfe Kent // Film Müzikleri: Paul Oakenfold // Oyuncular: John Travolta, Hugh Jackman, Halle Berry, Don Cheadle, Vinnie Jones, Camryn Grimes, Sam Shepard, Rudolf Martin, Zach Grenier // imdb.com/title/tt0244244
Kaynak: 2001, Aktüel Dergisi