Muhsin Ertuğrul’un 1922 ila 1953 yılları arasında yönetmiş olduğu 30 filmin en azından üçte ikisi yabancı kaynaklardan alınmıştır ya da Batı sinemasının çeşitli etkilerini taşımaktadır. Ama yönetmenimiz ilk filmlerinde aslında yerli kaynaklara el atmış, gerçek olaylardan hareket edip edebi yapıtlardan yararlanmış ve ses getiren konular seçmiştir.

Almanya’da bulunduğu dönemde Alexandre Dumas’dan [Das Fest der Schwarzen Tulpe (Siyah Lale Bayramı), 1919] ve Kari May’dan [Die Teufelsanbeter (Şeytana Tapanlar), 1919] ilham alan Muhsin Ertuğrul, Türkiye’ye döndüğünde Kemal Film hesabına yönettiği ilk film için gerçek bir olaydan yola çıkar: İstanbul’da Bir Facia-i Aşk / Şişli Güzeli Mediha Hanımın Facia-i Katli (1922) mütareke yıllannda dostu tarafından öldürülen isim yapmış bir yosmanın öyküsünü ele alır.

Sonra sıra edebi yapıtlara gelir: Yakup Kadri’den Boğaziçi Esrarı / Nur Baba (1922), Halide Edip Adıvar’dan Ateşten Gömlek (1923), Peyami Safa’dan Sözde Kızlar (1924). Araya bir operet girer: Dikran Çuhacıyan / Takfor Nalyan İkilisinin ünlü Leblebici Horhor’u (1923). Nihayet bir tiyatro oyunu uyarlaması olan Kızkulesi’nde Bir Facia (1923): Paul Autier ile Clocquemin’in Paris’in Grand Guignol tiyatrosu için yazdıkları Gardiens de Phare’den (Fener Bekçileri) uyarlanmıştı.

1925 yılında Rusya’ya gider ve orada üç film çeker: Spartakus, Tamilla, Beş Dakika. Yeniden Türkiye’ye dönüşünün ardından 1928’de bu kez İpek Film için ikinci bir Kurtuluş Savaşı filmi yönetecektir: Ankara Postası. Bu filmde, 1924 yılında sahneye konulan ve Reşat Nuri Güntekin’in Bir Gece Faciası adıyla uyarladığı, François de Curel’in Birinci Dünya Savaşı’nda Alsace-Lorraine’de geçen La Terre lnhumaine (Acımasız Toprak) adlı eseri karakterlerin kimliklerini değiştirerek kullanır.

Muhsin Ertuğrul’un 1922 ila 1929 yılları arasında Türkiye’de çevirdiği 7 filmden yalnızca ikisi uyarlamadır. Bugün bakıldığında bu oran önemsizdir, önemli olan Ertuğrul’un taşıdığı ve tiyatrodan sinemaya aktardığı çeşitli yabancı etkilerdir.

İstanbul’da Bir Facia-i Aşk (1922)
1892’de İstanbul’da doğan Muhsin Ertuğrul, tiyatroyu Paris’te öğrenen Burhanettin Tepsi’nin yanında figüran olarak onaltı yaşında sahneye çıkmaya başlamıştı; 1911 yılında Paris’e gitti ve Quartier Latin’de kalıp Şehbal dergisine yazılar gönderdi. 1913 yılında Behzat Butak, 1. Galip Arcan ve Kemal Emin Bara ile birlikte Ertuğrul Tiyatrosu’nu kurdu ve bir yıl sonra Darülbedayi’de ilk oyununu sahneledi: Henry Benstein’in Fahişesi (La Griffe / Pençe). 1916, 1918 ve 1921 yıllarında Berlin’de bulunurken sinemayla ilk ilişkilerini kurmasının ardından 1925’te Rusya’ya giderek iki yıl boyunca bir yandan film endüstrisinde çalışıp bir yandan da tiyatroyla uğraşacaktı.

Özet olarak, Muhsin Ertuğrul’u etkileyip şekillendiren -ya da şartlandıran- başlıca üç etken Fransız tiyatrosu, Alman tiyatrosu ve tecimsel sineması, Rus devrim sinemasıdır.
Sanatçımızın bu karmaşık oluşumu ve bu oluşumun getirdiği kaçınılmaz etkiler:
-oyunlarındaki “boulevard” ve “grand guignol” anlayışı, oyuncu olarak Wemer Krauss / Emil Jannings tutkusu, Eisenstein / Poudovkine’nin kuramsal kurallarım yüzeysel uygulayışı- filmlerinde dönem dönem belirir veya iç içe geçer.

Film kamerasının arkasında Muhsin Ertuğrul
Tiyatro adamı Muhsin Ertuğrul için sesli sinemanın gelişi bir anlamda kurtuluş ve kolaylık oluyordu.

“Sinema onun için ikinci derecede bir işti. Kaldı ki bu ikinci derecede işinde uyguladığı pek basit bir de formül vardı: Tiyatro mevsimi kapandığında ‘Şehir Tiyatrosu’nun oyuncularını alıcının karşısına götürmek, onlara, geride bıraktıkları tiyatro mevsiminde oynadıkları herhangi bir oyunu tekrarlatmak. Ya da herhangi bir yabancı filmi alıp bir yeniden çevirim meydana getirmek.”

Muhsin Ertuğrul gerçekten de filmlerinde çeşitli kaynaklardan yararlanmıştır: Yabancı tiyatro ve sinemanın örneklerini kullanmış, bu arada yerli yapıtlara ve zaman zaman da özgün senaryolara yönelmiştir. Aslında kesin bir seçimden çok tecimsel bir endişe, film izleyicileri tarafından tutulan bir eseri tekrarlama yaklaşımı söz konusudur. Örneklemek gerekirse:
Film kamerasının arkasında Muhsin Ertuğrul.
Kaynak: Nijat Özön, Türk Sinema Kronolojisi, Bilgi Yay., Ankara 1968