Son üç yıldır Türkiye’nin dört bir yanındaki lokantalara, dinlenme tesislerine girdiğinizde, göbekli, tonton ve sempatik aşçı heykelleriyle karşılaşırsınız. Bu heykellerin eline tutuşturulmuş tabelalarda ise günün mönüsü yazar dikkat edersiniz. Peki aşçı heykeli furyasını başlatan kimdi? TRT 2’de yayınlanan “Haber Anadolu” programını izledikten sonra o kişin Aydın’ın Nazilli ilçesinde yaşadığını öğrendik. Sahibi olduğu Dilek Et Lokantası’nın önüne kendi heykelini dikmişti. Sonra onun da beklemediği bir şekilde şöhreti tüm şehirlerimize, hatta Fransa, Çin ve Almanya gibi ülkelere de yayılmıştı.
Nazilli Belediye Hizmet Binası’nın tam karşısında Sağlık Caddesi’nin girişindeki Dilek Lokantası’ndayız. Mekânın sahibi 46 yaşındaki Mustafa Dilek, sempatik gülüşü ve dev cüssesiyle karşılıyor bizi. Kafamızdaki önlüklü ve bıyıklı, şişman aşçı imajına uyuyor görüntüsü. Bir yandan da fotoğrafçı arkadaşımla beraber gözümüz hemen lokantanın önündeki heykele takılıyor doğal olarak. Peki bu fikir aklına nereden gelmişti? Mustafa Usta’nın kendi elleriyle yaptığı Nazilli’ye özgü lezzetleri tadarken sorumuzu cevaplıyor:
— 1976’dan beri lokantacılık yapıyorum. Hizmet sektörü çok farklı bir alan. 30 yılda neler duydum, neler gördüm. Dostunuz kadar düşmanınız da çok oluyor. Çamur atanlar olsa da Allah’a şükür, lokantama her giren memnun kalmıştır yemeklerimden. Ben de 2004’te istedim ki, arkamda kalıcı bir şey bırakayım. 30’uncu yılımı böyle taçlandırayım. Heykelimi yapayım ve lokantamın önüne dikeyim.
BİR AY SONRA GEL AL HEYKELİNİ
Şanını ölümsüz kılmayı kafasına koyan Mustafa Dilek, heykelini yaptırmak için fotoğrafını çektirir ve İzmir’in yolunu tutar. Otantik eşyalar satan ve devamlı alışveriş yaptığı Orion’da alır soluğu. Şirketin sahibi Mehmet Ali Bey, o dönemki ifadeyle “Bir milyar lira” fiyat biçer heykel için ve “Bir ay sonra gel al” der Mustafa Bey’e. O da “Tamam” der ve beklemeye başlar. Bir ay sonra aradığında heykelini başka bir restoran sahibinin aldığını öğrenir. Pek üstünde durmaz ve yine kendisine söylenen bir sonraki tarihi beklemeye başlar. Olaylar bundan sonra gelişecektir.
★
Bir gün özel işleri için Ankara’ya giden Mustafa Bey, sokakta yürürken bir aşçı heykeliyle karşılaşır. İlk başta heykelde gördüğünün kendisi olduğunu anlamaz. “Ah salak kafam, benden önce başkası akıl etmiş bu işi!” diye düşünürken, o da ne! Dikkatli bakınca kendisini görür o heykelde. Çünkü siparişi vermiş heykelini almayı beklerken, Orion firması çoktan çoğaltmış ve Türkiye’nin birçok şehrine dağıtmıştır Mustafa Bey’in heykellerini.
AH O EŞEK VAR YA O EŞEK!
İzmir’e heykelinin siparişini verdiği firmaya giden Mustafa Usta, dükkânın her yanında kendi heykelleriyle karşılaşır. Ve bu kez kendisini pala bıyıklı, göbekli ve sempatik gösteren heykelini de alır. Üstelik bu gecikmeden dolayı yanına eşantiyon olarak bir eşek maketi bile vermişlerdir. İkisini de lokantasının önüne koyan Mustaf Usta’yı işte bu maket yüzünden ileride zor günler beklemektedir:
— Ne geldiyse başıma bu eşek yüzünden geldi. Bir anda, “Dilek Et Lokantası müşterilerine eşek, hatta kanguru eti yediriyor” diye bir söylenti çıktı. Halbuki halis mulis dana eti yediririm. Danayı da ben keserim. Öyle başkasına bırakmam. Söylentilerin hepsi yalan. İnanır mısınız, üç yıldır her kötü haber çıktığında, müşteri sayım daha da arttı. Çünkü beni bilen biliyor. 30 yıldır buradayım ve işimi büyük bir aşkla yapıyorum.
Kaynak: 2006, Aktüel Dergisi
