■ 1972 yılında Ankara’da doğdu, aslen Ağrılı.
■ 13 yaşında pavyonda şarkı söylemeye başladığı için okulu bıraktı.
■ 16 yaşında Antalya pavyonunda şarkı söylerken, aynı zamanda ailesini de geçindiriyordu.
■ 17 yaşında İstanbul’a geldi, 18’inde ise Almanya’ya gitti. Almanya’da Yaşar Yağmur’la tanıştı ve ilk albümünü çıkardı.
■ Üç yıl sonra İstanbul’a döndüğünde Hilmi Topaloğlu ve Mahsun Kırmızıgül ile tanıştı ve müzik çalışmalarına devam etti.
■ Daha önce Aşkım Dağlarda Gezer adlı dizide oynadı ve oyunculuğu keşfetti, ardından Asmalı Konak geldi.
■ Ona Sevdiğimi Söyle ve ‘Kolay Para’ adlı filmlerde oynadı, son oynadığı film O Şimdi Asker’, 21 Mart’ta vizyona giriyor.

 O Şimdi Asker’ üçüncü filminiz mi?
Evet, birincisi Memduh Ün tarafından çekilen ‘Ona Sevdiğimi Söyle’ adlı kısa metrajlı bir filmdi. İkincisi ‘Kolay Para’. Her iki filmin de farklı amaçları vardı. İlki, Türk filmine katkı amacıyla 10 yönetmenin ortaklaşa yaptığı bir çalışmaydı. ‘Kolay Para’ ise genç sinemacılara ve güzel bir projeye destek vermek için oynadığım bir filmdi. Yani gerçek anlamda “Sinema yapıyorum” diyeceğim projeler değildi.

 O Şimdi Asker’ nasıl bir proje?
Sinemaya ilk adım atışım diyebilirim. Ben merkezli bir film değil. Filmin yıldızları Ali Poyrazoğlu, Levent Kazak, Mehmet Günsür. Benim içinse, önümüzdeki sezon çekeceğim ve iddialı olduğum sinema filmleri için çok sıkı bir başlangıç. Hele hele Mustafa Altıoklar ile çalışmak çok önemliydi. Çünkü Mustafa yaptığı işlere kuş konduran bir yönetmen. Elimden geleni yaptığıma inanıyorum.

 Bu film için ikna edilmeniz gerekmiş galiba
İşin açıkçası ‘Asmalı Konak’tan sonra bir sinema projesinde yer almak beni ürkütmeye başladı. Çünkü gözler hep üzerimdeydi. İnsanların, “Televizyonda yaptın, sinemada yap da görelim” tavır vardı. Bu başarının yalnızca ‘Asmalı Konak’a ait olduğunu ve benim başka hiçbir halt yapamayacağımı düşünüyorlardı. Açık konuşmak gerekirse, yapıp yapamayacağımı ben de bilmiyordum. Sadece içimde yapabilecekmişim gibi bir his vardı. Ayrıca “Asmalı Konak’tan sonra bir film çekilecekse, bunun yıldızı ben olmalıyım” diye düşünüyordum. Öyle bir havalanmıştım yani. Bu nedenle Abdullah Oğuz’a kan kusturdum. Beni şöyle kandırdı, “Haklısın, ama sinema deneyimli olman gereken bir alan. O atmosferi koklaman, bilmen ve kendi sesinle oynayabildiğini ispat etmen gerekiyor. O yüzden önce böyle bir projede yer almalısın” dedi. Çok da haklıydı. Buradan kendisine beni ikna ettiği için teşekkür ediyorum.

Sert, oturaklı, ağır karakterde bir komedide oynayabilir misiniz? Veya bir gay rolünü canlandırabilir misiniz?
‘Kolay Para’da bunu biraz denedim. Oynadığım karakter biraz kırık bir ağabeydi. Bu tip riskler alırım, beni korkutmaz. Aksine, büründüğüm her karakter oyunculuğumu geliştirir diye düşünüyorum. Komedide oynar mıyım, oynayamaz mıyım, denemediğim için bilmiyorum. Ama galiba oynarım.

RESİM DE YAPIYOR
Kapadokya’da üç tane resim yapmış. Birinde tasvir edilen kadın, Nurgül Yeşilçay’a çok benziyor. Sorduğumuzda ise “Bana poz falan vermedi ama bir yıl boyunca onu gördüğüm için yüzünü çok iyi biliyorum” diyor.

Oyunculuk sanki şarkıcılığın önüne geçti. Bu, sizi rahatsız ediyor mu?
Beni bu konuda rahatsız eden birçok şey var.Evet, bir çıta yükselmesi var. Çünkü başka bir kulvara geçtim.Ama bu geçişi yaparken müziğimi bırakıp da geçmedim. Ama her hafta yayımlanan bir dizi var ve akıllara zarar reyting alıyor. Bu yüzden her hafta yaptığınız diziyle konuşuluyorsunuz. Diğer yandan ben 50 tane konser verdim.

Madonna’yla bile düet yapabilirim. Dünyada insanların bayıldığı o emik seslerin Türkiye temsilcisiyim diyebilirim. Hatta şöyle de iddialı konuşuyorum:

— Kendi kulvarımda dünyaya iş yapıp, bunu pazarlayabilecek tek adamım. Ama oyunculukla ilgili birçok şeyi yaptıramazsınız. Yapabildiğim şeyler şimdilik sınırlı. 10 sene sonra belki her şeyi yapabilirim. O yüzden benim için her zaman ön planda olan şarkıcılıktır, müzisyen kimliğimdir.

Asmalı Konak dizisi -kendiniz de söylediniz- sizi başka bir kulvara itti, belki de sınıf atladınız. Diziyle birlikte insanların bakışı da değişti.
Aslında tam tersini düşünüyorum. Ben bilinen, ama talebi olmayan biriydim. Sınıf atlamadım, sadece kendime yeni bir kitle kazandım. Hep aynı Özcan’dım. Birileri beni keşfetti, şans verdi, ben de bunu iyi değerlendirdim. Ben onların yanına gitmedim, onlar benim yanıma geldi.

Prodüksiyon:

Arzu Erdoğan /Pınar Denizer
Makyaj: Ülker Mutlucan
Saç: İrfan Yörük
Kıyafet: Tween
Kaynak: 2003, TEMPO Dergisi