Eğer bir şey bir kimseye, kesinkes yasaksa, o şeyi öğrenmek için çıldırır insan. Duydukları yetmez, inanmak için ille de görmesi gerekir. Hele o kişi gazeteci ise. Kadınlara genelevler yasaktır. Mümkün değildir bizler için o evlerin bulunduğu sokağın önünden geçmek. Ama genelev kadınlarıyla konuşulur, basında bir moda başlar. Sayfa sayfa fahişelerin yaşam öyküleri çıkar. Bir tane kadın gazeteci genelevde gördüklerini yazamamıştır. Kadınca dergisi olarak girdik, gördük, konuştuk. Gözlerimizi fotoğraf makinesi, kulaklarımızı ses kayıt bantı olarak kullandık. Toplumun kanayan yarasını gerçekçi biçimde, olduğu gibi sunmaya çalışacağız. Yorum getirmeden.

0136-dudaklariniz-icin-moda-ruj-1983-helena-rubinstein-reklamlari
KAPAK RESMİ — Ajda Pekkan (Stüdyo Sedat) • Aylık Kadın Dergisi: KADINCA

Genelevler hakkında çok şey okumuş, dinlemiştik. Şimdiye kadar hiçbir kadın gazetecinin oraya girmediğini de biliyorduk. Belki biz, erkek meslektaşlarımızdan farklı şeyler görecektik. En azından kendi gözlerimizle görecektik. Neyi? Neye bakmak, neyi görmek istiyorduk. Doğrusu bunu biz de pek kestiremiyorduk.

İlk önce genelevleri kontrol hakkına sahip olan yetkililerle konuştuk. Bu bir iş ve işyeri kavramıyla yüz yüze geldik. İşyerinin bir müdürü vardı. Müdür, işçilerini anlattı. İşçi sözcüğü zaman zaman “sermaye” sözcüğüyle eş anlamda kullanılıyordu. Gene taa başa dönüyorduk: “Sermayeler!”. Bu iş dalının hammadesi onlardı ve bu ticaret onlarla vardı.

0136-blendax-la-saclariniz-tertemiz-canli-1983-hulya-avsar
BLENDAX — Kısa bir süre için, aile boyu Blendax alan herkese orijinal saç bandı bedava!

O…LUK BENİM KANIMDA VAR
Karaköy’ün “Alageyik” sokağı dik bir yokuş. İnmeye başlıyoruz. Bacaklarımın yokuştan titremediğini biliyorum. Elimde ne teyp, ne fotoğraf makinesi var. Gözlerimi ve kulaklarımı açmak zorundayım. Yapamıyorum. Boğuk bir uğultudan başka bir şey duymuyorum. Gözleirmi kaldırıp bakamıyorum. Sanki herkes beni izliyor. Sanki olay BEN’im. Kendi kendime, gazeteci olarak burada bulunmanın önemini, bu fırsatın bir daha ele geçmeyeceğini tekrarlıyorum. Boşuna.

Yolun kenarındaki evlerin açık kapıları önünde biriken, seyreden kalabalığı hayal meyal görüyorum. Yaklaşıyoruz, açılıp yol veriyorlar. Yarı çıplak kadınların teşhir edildiği avlulara girip çıkıyoruz. Bir kadın beni kolumdan çekip: “O…luk benim kanımda var!” diyor. Tokat yemiş gibiyim. Kadınlar beni şaşırtmaktan zevk alıyor gibi. Yüz yüze gelebildiklerimin gözlerindeki tuhaf, tüyler ürpertici sadizmden başka, o günden hiçbir şey anımsamıyorum. Saldırganlıklarının ardında neyi gizlemeye çalışıyorlar? Bilmiyorum. Bildiğim tek şey, başaramadığım!

0136-brut-by-faberge-1983-yilinda-erkek-parfumleri-trastan-sonra-dustan-sonra
BRUT BY FABERGE — Traştan sonra, duştan sonra, her şeyden sonra.

İNSANI OLMAYAN BİR PAZAR YERİ
Birkaç gün boyunca hep o sokağı düşündüm. Beceriksizliğim yüzünden öfke ve düş kırıklığı içindeydim. Neydi o üzerime değirmen taşı gibi çöken ağırlık? Sonunda buldum. Başka bir dünyada sanmıştım kendimi. Ne istediklerini saklamayan kadınlar ve erkekler. Sert, kaba, yapmacıksız bakışlar, kısa açık konuşmalar. Farklı kuralların geçerli olduğu, farklı bir dünya. Birden geldiğim dünyanın yapay, gerçekdışı olduğunu hissetmiş, bocalamıştım. Üzerimdeki ağırlık bu çelişkiydi. Yanlışım da buradaydı. Gerçekten dünya bu sokakta olamazdı. Çünkü bu sokakta insanca ilişkiler, İNSAN yoktu! Burası sadece bir pazar yeriydi. Sadece seksin değil, ezilmişliğin, zavallılığın, yoksulluğun bedelinin alındığı bir pazar yeri.

0136-gama-video-kaset-1983-yilinda-video-kaset-markalari-guntas
İLK TÜRK VIDEO KASETİ — Gama’nın üretiminde “A Grade” Chromium Dioxide bant kullanılıyor. Dünyanın tanınmış video kasetlerinde kullanılan en kaliteli banttır. Gama’yı beğeneceksiniz.

ARABESK SOKAKLAR
Alageyik yokuşunu yeniden iniyoruz. Artık hamamı, sağlı sollu çaycıları, tatlıcıları, plakçıyı, lokantayı fark ediyorum. Yanımızdan başları bağlı, şalvarlı falcı kadınlar geçiyor. Kulakları sağır eden arabesk müziği ilk gün nasıl da duymamışım. Üzerinde “18 yaşından küçükler giremez” yazılı kapıdan teker teker giriyor insanlar. Elleri havada, polis görevlileri tarafından üstleri arandıktan sonra. Nedenini soruyorum, “Dostlarını, karılarını, kızlarını öldürmeye gelenler olabilir” diyorlar. “Sapıklar da cabası”.

0136-genelev-fotograflari-1983-yilinda-genelevler-kadinca-dergisi (1)
VİZİTE 500 TL — Bu fotoğraflar, Beysun Gökçin tarafından gizli kamera ile genelevler sokağında çekilmiştir.

ALOO. YUMUŞAK VAR MI?
Yirmisinde sıradan bir kadın. Kısadan biraz uzun, açık kahve saçlı. Göz kapakları uçuk maviye boyanmış, elâ bakışlı. Duraklarda, pazarlarda, sokaklarda çokça rastlanılan sıradan bir kadın. Bir Anadolu köyünden gelme. Babası üç, annesi iki kez evlenmiş. Son analığı istemeyince büyük bir kente yollanmış, bir ailenin yanına evlatlık diye. İki yıl geçmiş geçmemiş İstanbul’a babasının evine getirilmiş. Oradan da annesinin yanına geri gönderilmiş. Dokuz yaşında altı bin liraya otuz yaşlarında birine satılmış. Kaçmış. Çok değil, üç yıl sonra bir camcıyla evlendirilmiş. İki çocuğu olmuş, biri oğlan, diğeri kız. Altı yıl evli kalmış. Sonra İstanbul’a gelmişler. Kapıcılık yapmış, olmamış. Yenilen kocan dayaklarına yenileri katılmış. İntihara kalkışmış, başaramamış. Şimdiye dek iş başında yakalanmayan telekız, içki kadını Perihan böyle anlatıyor öyküsünü.

0136-saks-kulotlu-corap-reklami-1983-yilinda-kadin-giyim
SÜPER SAKS — çok ince, çok esnek, çok sağlam, çok şık, çok zarif, çok rahat. bacaklarınız derin bir nefes alsın.

AĞLAMA, BUNLAR YALAN
 Bu hayata düştüm diyorsun, nasıl, ne zaman?
— Sinemaya gitmiştim. Hem de ilk kez. Türk filmi oynuyordu. Anası babası ayrı düşmüş çocuklar vardı. Aklımdan benimkiler çıkmıyordu. Ağlamaya başladım. Yanımda çocuklu bir kadın oturuyordu. Ağlama, bunlar yalan dedi. Tahsilli birine benziyordu. Her şeyi anlattım ona. Karakola götürdü beni. Başına bunlar gelmiş diye komisere anlattı durdu. Elimden bir şey gelmez dedi komiser. Sonra beni koruyan adam beni bir eve götürdü, topal bir kadının yanına. Kadının o…. olduğunu bilmiyordum daha. İki gün odalarından birinde oturdum. Üçüncü gün içki içirdi. Dost gibi dertleştim topal kadınla. Uyuşup kalmışım. Bir de baktım her şey batmış.
 O eve seni götüren adam ne dedi?
— Bir bayan var onun yanında kalacaksın dedi. Sadece o kadar. Çalışacaksın dedi topal kadın. Çalışmayana ekmek verilmez dedi. Prta yaşlı, orta boylu, tombalak, topal biriydi. Ev iki katlıydı. Birkaç ay orada kaldım. Paramı kesiyordu. Cahilim ya, beş alıyorsa bir veriyordu.
 Sonra?
— Sonra başka kadının yanına girdim. Onun hesabına çalışmaya başladım. Dört-beş ay orada kaldım. Telefonla çağırıyorlardı bizi.
 Telekız oldun demek. Orası da ev miydi?
— Evet, orası da evdi. Telefon numarasını otellerden, barlardan öğrenenler patronu arıyordu. “Aloo, yumuşak var mı? Battaniye var mı?” diye sorarlardı. Kadın demezlerdi. Arap turist ise “Madam orada mı?” diye telefon ederdi.

0136-genelev-fotograflari-1983-yilinda-genelevler-kadinca-dergisi (2)
TABAN FİYAT 500 BİN LİRA — Kültür düzeyi çok düşük olanlar genellikle satılmıştır. Kadın bu parayı çalışarak öder. Güzelliği, gençliği olduğu sürece çalışır.

TELEKIZLIKTAN İÇKİ KADINLIĞINA
 Nerede buluşurdunuz?
— Berbere gidip süslenip eve gelirdik. Patronun pezosu taksiyle adamların yanına götürürdü bizi. İki üç kız olurduk veya tekbaşına olurduk. Parayı alan pezo eve dönerdi. Biz kalırdık. Buluşma noktalarımız sinema ve otel önleriydi. Restorana ya da gazinoya giderdik.
 Ya sonra?
— Hakkımı isteyince gözün açılmış dediler. Kaçtım. Meyhanelerde konsomatrisliğe başladım. İçi kadını oldum anlayacağın. Müşterilerle içki içiyordum. İçilen içki sayısına göre para almam lâzımken yövmiye hesabıyla çalıştım. Fakat burada da kazıklandım.
 Patron nasıl para kazanırdı?
— Müşterisine göre değişiyordu. Adam paralı gibiyse daha çok para alınıyordu. Mesela yarım şişe şarap 8000 liraydı. Viski, şampanya daha pahalıydı tabii. Aramızda binliğe köprülü derdik. Onca köprülüden bana gecede iki tanesi düşüyordu.

0136-kadin-giyim-1983-kadin-modasi-derimod-umit-zaim
ÜMİT ZAİM — Zeytinburnu mağazamız pazar günleri de açıktır. Şube: Bağdat Caddesi / Kadıköy

AZ DAHA KATİL OLACAKTIM
Elime hiç para geçmiyordu. Ayakkabım, çorabım yok dedim patrona. Al dediğim halde almıyordu. Bir gün iyice sinirlendim. Patrona gidip: “Abi istediğim paraları vermeyeceksen çalışmam” dedim. Parayı alamadım, üstüme geldi. Binbir kavgayla ayrıldık. Ya ben ölecektim, ya da ben onu öldürecektim!

PAVYON MÜDÜRÜ ANLATIYOR
Seviyormuş gibi görünmek birinci görevleridir. İçki içenlere hünerlerini gösterirler. Masalarına oturup onu eğlendirirler. Yalanlarla, oraya gelen vatandaşı işveren hesabına soyarlar. En basitinin yövmiyesi 5000 liradır. Yaşı küçük olanlar, ahlak kısmını tesciline geçirmek istemeyenler karnesiz çalışır. Bunlara kaçak kızlar denir. Bu işlerden kurtulmak zordur. Ancak birine inanır evlenirse kurtulabilir. Her yere taksiyle giderler, çok para harcarlar. Para biriktiremezler. Siz hamamdan 300 liraya çıkarsınız, onlar 1300 liraya. Beyni çalışmayanlar kumara alışır, uyuşturucu kullanan yoktur. Fakat tamamı alkoliktir.




0136-kadinca-dergisi-1983-ajda-pekkan-kapak-gorseli

 Kaynak: 1983, Kadınca Dergisi