Şöhretten ziyade sebebi açıklanamayan bir fenomen halinde. Görünüşünde bir miktar tuhaflık var ama o şikâyetçi değil. Sevildiği kadar nefret de ediliyor. Ve o böyle olmasını nedense mükemmel buluyor.

0275-serdar-ortac-gencligi-1998-yilinda-pop-dunyasi-tempo-dergisi (2)
SERDAR ORTAÇ — 1970’de doğdu. Bilent Üniversitesi Amerikan Filolojisi bölümünü ünlü olmak için terk etti. Sibel Can’a verdiği “Padişah” şarkısıyla yeniden fenomen haline geldi. (1998, Tempo)

Sende ne var?
— Bende insanların beni sevmesi için bir çaba var. Bir kenara çekilip, insanlar beni sevsin diye beklemiyorum, bunun için emek veriyorum. Zaten biri, bir diğerini neden sever? Kişiliği, fiziksel özellikleri, özel hayatı ya da mesleğindeki başarılarından etkilendiği için öyle değil mi? İnsanlar bir sünnet düğününde “Karabiber” eşliğinde göbek atıyorsa, “Yaz Yağmuru” ile aşklarını ilân ediyorlarsa, “Kanasın”da ağlıyor, “Padişah”ta eğleniyorlarsa, o zaman beni severler.
Yaptığını iyi bir şey yapmak için mi, bir şey olmak için mi yapıyorsun?
— Olmuşum olacağımı, dahası yok. Dahası dünyanın sevdiği biri olmak.

0275-organics-sampuan-reklamlari-1998-yilinda-kozmetik-markalari
ORGANICS — Artık saçlarınız hiç olmadığı kadar güçlü ve parlak. Çünkü hayatınızda Organics, saçınızda hayat var!

Türkiye’de herkesin seni sevdiğini mi düşünüyorsun?
— Aksine düşünmediğim için bu kadar başarılıyım. Beni bir milyon kişi seviyorsa, bir o kadarı da sevmiyor. Sadece sevenlerim olsa, düşünsene diğerleri bana hiçbir elektrik hissetmezdi. Anlıyor musun, keşke sevmeyenler daha da artsa!
Anne deyince aklına gelenler?
— Şu anki yerimin en büyük mimarı. Her kapıyı bana ilk açtıran kadın. Urfalı. Onu çok seviyorum.
Peki ya baba?
— Tercih kaldırmaz bu iki sevgi. Onu da seviyorum. Kastamonulu. Maddi durumumuz başta kötüydü. Babamın küçük bir tuvalet büyüklüğünde bir işyeri vardı. Torna tezgâhı. Ben her sene yaş verdiğimde, o bir işçi daha alırdı. İlkokulu bitirdiğimde o tuvalet gibi yerden bir hana taşındılar. Ortaokula geçtiğimde iki katı oldu. Şimdi ise iki yüz kişilik bir fabrika sahibi.
Kardeşler?
— Üç erkek. En büyükleri bendim. Hep ezik yaşadılar. En çok da ortanca ezildi. Ama şimdi bütün iş ona kaldı. Bu baskıyı da kendi lehine çevirdi.

0275-serdar-ortac-gencligi-1998-yilinda-pop-dunyasi-tempo-dergisi (1)
SERDAR ORTAÇ — İtiraf etmek gerekirse başarısız olduğumda bir hiçim. (FOTOĞRAFLAR: Çağrı Kılıççı)

Çocukluğun nasıl geçti?
— Ben para harcayamazdım. Çünkü para vermezlerdi. Su sattırırlardı bana, simit sattırırlardı. Annem oklavaya fırında simitleri geçirtirdi, sabahın beşinde. Aygaz kuyrukları olurdu, ben de orada simit satardım. Akşam da madeni paraları getirir eve teslim ederdim. İçinden bana yüzdemi verirlerdi. 5-6 sene böyle yaşattılar beni. Huzursuz bir tiptim ortaokulda. Sonra Bilkent Üniversitesi’ne girdim. İkinci sınıfta meşhur olmak istiyorum diye okuldan ayrıldım. O zaman çok karşı çıktılar, hiçbiri istemedi.
İlk kıskançlık?
— 16 yaşında aşık oldum. Sandallara binerdik Suadiye sahilinde. Esmer güzeli bir kızdı. Onunla birlikte tercihim hep esmerler olmuştur. Karşıma çıkan esmer dışındaki kadınların hiçbirine de aşık olamamışımdır. Kürek çekerdim, Üsküdar’a gider iken söyler, oyunlar oynardık. Çok kıskanırdım onu. Dışarı çıkartmazdım. Sekiz ay sürdü bu aşk. Çok hafif koklaşarak, el ele tutuşarak, ondan sonra bitti. 22 yaşına kadar aşık olmadım, çok fazla kızla da birlikte olmadım.
Günlüğünde kendine çizdiğin hayatla bugün yaşadığın hayatın farkı nedir?
— 17 Mart 1985’te yazdığım şöyle başlıyor mesela.
» Babam bugün bana çok kızdı. Ehliyetimi aldım ama o araba almadı, ben de ona kızdım. Göreceksin bir araba sahibi olacağım, babamı arka koltuğa oturtacağım ve diyeceğim ki, “Bak sen almadın, ben kendim aldım”. Demek ki param olsun istemişim. Başka bir sayfada ise, “Babam bugün üniversite okumak istediğimi söylediğim için kızdı” yazmışım. Beş sayfa boyunca, “Ben üniversiteye gitmeliyim, gitmeliyim, gitmeliyim, gitmeliyim.” Belki bu da özgür olmak, kendi mesleğimin omlasını istemek. Ama benim defterlerimde “Şarkıcı olmalıyım, olacağım” gibi bir şey yok. Şu anki konumuma gelmek ve korumak dünyanın en zor işi. Başlamak çok kolay. “Biz neler yaptık, ne badireler atlattık” diyorlar, aptallık bunlar. Maharet mevcudu korumak.

0275-beko-84-ekran-tuplu-televizyon-1998-pip-teknolojisi-cocuk-kilidi-doksanlarda-televizyon-markalari
BEKO — On kanal bir arada. Dev ekranda! • 84 Ekran, Picture in Picture, STEREO, renkli televizyon

Bedenini erkeksi buluyor musun?
— Erkek rolü yapmak erkeği erkek yapmaz.
Haddinden ince olduğun için komplekse kapıldığın oluyor mu?
— Yaşadığım ilişkiler bunun hoş olmadığını ispatlasaydı olurdu herhalde. Bedenimle mutluyum. Her yere sığıyorum. Atletiğim. Göbeğim yok. Bir erkek body giydiği zaman göbeğinin kat kat olması nasıl iğrençtir değil mi?
Çocuk-erkek gibisin ya, çocuğu bir tarafa atmak ister miydin?
— Bütün sempatikliğim o çocuk tarafından geliyor. Erkek gibi olmak istemem, zaten erkeğim. Ben erkek rolü yapmıyorum. Taş gibi erkeğim.



0275-tempo-dergisi-1998-beynimizi-okumaya-basladilar-insansi-robotlar

Kaynak: 1998, Tempo Dergisi