Mustafa Mıstık Röportaja Kıstık
Herkesin ‘O farklı’ dediği biriyle konuşmaya gidiyorum. Mustafa Sandal’la röportaja gitmeden önce bunları yazmıştım. Arabada giderken elimde bir tane bile soru olmadan ne yapmayı planladığımı sorup durdum kendime. Kendim cevap veremedi. Neyse ki Musti’yle muhabbetimiz korktuğum gibi değil, umduğum gibi oldu. Bu sanırım Musti’nin rahatlığından ve bir de benim muhteşem bir gazeteci olmamdan kaynaklanıyordu! Yine de orada bulunmanızı isterdim, çünkü Musti’nin o kocaman el hareketlerini, konuşmasındaki harareti anlatmak zor. Sonuçta saat 21’de bir otelde randevusu olan Mustafa Sandal, 21:15’te palas pandıras dışarı çıkarken ben hâlâ sorular soruyor, o da “Eğer seninle bir gün görüşürsek bunu da anlatıcam” diyordu. Ben hızımı alamayıp sokaktaki insanlara saati, Beşiktaş’a nasıl gidebileceğimi ve telefon kulubelerinin yerini sordum. Sonrasını hatırlamıyorum.

ÖNEMLİ OLAN TANRIYA OLAN SAYGINDIR
Tanrı inancı benim hayatımdaki en büyük rolü oynar. Müziği idrak etmemdeki en büyük etken, Allah’ın güzelliğine, onun zekâsına olan hayranlığım. Bir suya, bir ağaca baktığım zaman bile inanılmaz bir zekâ görüyorum. Bir milyon sene de oturup düşünsen bir su damlasını yaratamazsın. Buna yaklaşamazsın bile. Ama öyle herhangi bir dine bağlanmak filan değil. Şöyle bir odak nokta düşün. Onun orada olduğunu hissedebilmektir önemli olan. 20 sene meditasyon yapmış biri gitmiş camide 30 yıl namaz kılmış. İbadeti bu şekilde sınırlandırmak çok saçma geliyor bana.

AMERİKA’DA DÜŞEN ADAMA “KALK DOSTUM” DEMEK, YARDIM ETMEK YOK
Medeniyet açısından baktığımızda adamlar bizim yanına bile yaklaşamadığımız yolları katetmişler. Ama sana şöyle bir olay anlatayım. Bir gün Gabi’yle yolda giderken adamın teki tam önümüze düştü. Gabi Venezuela’lı, ben Türk. Derhal adamın yanına koştuk. İşte iyi misin filan. Etraftan insanlar geldi ve bize hafif sert bir tavırla:
“Ne yapıyorsunuz siz? Deli misiniz? Niye dokunuyorsunuz adama?” diye çıkıştılar. Orada biri düşr, ambulans gelir. Ambulans ile hastaneye götürülür. Orada düşen adama “dostum, kalk” falan filan denmiyor. Karşıdan karşıya geçerken geçiş için kırmızı yandığı anda arabalar yayayı ezer ve geçer. Ve haklıdır da. Amerika’nın bence sorunu bu. Ne olur iki saniye daha beklese? Çocuk mu doğurur iki saniye daha beklese?

GERİ DÖNDÜĞÜMDE ARKADAŞLARIM “SEN MANYAK MISIN?” DEDİ
Amerika dönüşümde birçok insan “Ne güzel hayatını kurtarmıştın, sen manyak mısın?” dedi. Türkiye’ye döndüm ve müzik adına güzel şeyler yapacağım dedim. Allaha şükür, ben sadece inandım. 5 kuruş param yoktu. Cebimde birikmiş 10 milyonum vardı. Borca girdim 20 milyona klavye aldım. Gece oturdum o parçayı hissettim, besteledim. Sonra o parçayı sattım, borcumu tamamlayıp gittim bir de sampler aldım. Bir 30 milyon daha borca girdim. Hırsım çok enteresandır. Mesela annemle en büyük kavgam arabamı alırken oldu. Şahin’im vardı bir tane. Bir gün kullanılmış bir Honda gördüm ve bir aşk oldu aramızda. Otuz seneden beri benimdi sanki. 120 milyon borca girdim. Çalıştım, çalıştım ve en sonunda aldım onu. Her konserimden sonra böyle yaparım bak (elinin tersiyle terini siliyor, sonra da öpüyor terini) Kimse görmez, ışıklar söndüğünde yaparım bunu.

“SUÇ BENDE”NİN ORİJİNALİ İNGİLİZCEYDİ
Sen biliyor musun ki “Suç Bende”nin benden ilk çıkışı İngilizcedir? LOVE, THERE’S SOMETHING ABOUT US AND YOU KNOW. DO YOU KNOW WHY? Adamlar potansiyel olduğunu görürse yaşatır mı seni? Biz var ya biz, çok idealistiz onun için çok seviyorum Türkiye’yi. Çok hatalarımız var. Şu sokağın kirliliğinden tut da bilmem neye kadar. Ama öyle bir şey var ki ondan kopup ayrılamıyorsun. Bizim iyi niyetimize baksana. Burak Kut, Tarkan, şu bu. Bizde sadece kasetleri satılır. Amerika’da New Kids On The Block için toplam 83 tane prodüksiyon yapıp milyarlar götürdüler.

Kaynak: 1995, Walkman Dergisi