Koalisyon hükûmetinin işbaşı yaptığında ilk büyük vaadi enflasyonu düşürmekti. Ne var ki, Cumhuriyet tarihi yaşanan en yüksek enflasyon oranına bu dönemde tanık olmuştu. Ancak Merkez Bankası’ndaki döviz rezervlerinin en üst düzeyine yine Tansu Çiller’in başbakanlığında ulaşılmıştı.

0154-tansu-ciller-1994-yili-haberleri-herkese-iki-anahtar-vaadi
HABER: Yalman Özgüner • “Tansu Çiller: Herkese İki Anahtar” (1995, Nokta Dergisi)

Koalisyon hükûmeti kurulduğında Tansu Çiller, belki de Cumhuriyet tarihi boyunca bütün kesimlerin en fazla destek ve teveccühünü kazanan başbakan olarak yeni bir döneme imzasını atıyordu. Öncelikle ülkenin ilk kadın başbakanıydı. Genç, güzel ve modern bir insandı. Ekmeğini aslanın ağzından söküp almaya çalışan, sürekli “kemer sıkma” nöbetlerine giren geniş halk yığınları, yönetimin bir ekonomi profesörünün eline geçmesiyle artık rahat nefes alabileceklerini düşünüyorlardı. Üstelik bu ekonomi profesörü, yine yıllardır yazılan, “Her mahallede bir zengin yaratmak” reçetesinin kendisine uymadığını görenlerin nazarında, “Herkese iki anahtar” vaadiyle, seçkinlere göz kırpmayı bir yana bırakmış ve popülizmin sevimliliğine bürünmüştü. Aradan iki yıl iki ay ve 15 gün geçti. Türkiye’nin ilk kadın başbakanının hükûmeti “kepenkleri kapatma” kararı alınca, kamuoyunda en fazla konuşulan konu yeni hükûmetin biçimi ve Prof. Dr. Tansu Çiller’in başarı karnesiydi.

Profesör Çiller’in işbaşı yaptığında ilk büyük vaadi enflasyonu düşürmekti. Ne var ki Cumhuriyet tarihi, yaşanan en yüksek enflasyon oranına onun zamanında tanık olmuştu. Ancak Merkez Bankası’ndaki döviz rezervlerinin en üst düzeye ulaştığı dönemde Çiller’in başbakanlığında yaşanmıştı. Yine Cumhuriyet tarihi boyunca ancak bir iki kez rastlanan “Cari İşlemler Dengesi Fazlası”nı bir kere de Çiller döneminde yaşıyorduk. Bütün bunlar genç ekonomi profesörü Çiller’in başarı veya başarısızlığı konusunda gerçek bir tartışma ortamı yaratıyor. Ne var ki tartışmayı gerektirmeyen bir şey varsa o da Çiller’in sağlıklı bir ekonomi teslim almadığıdır. O zamanlar da yüksek enflasyon vardı, işsizlik vardı iç ve dış borçların tırmanışı vardı. Bunları kısa sürede düzeltebilecek sihirli değneğe sahip tek bir politikacı değil Türkiye’de, dünyada bile yoktu.

0154-tipa-tiplar-programi-1994-yilinda-televizyon-programlari-kanal-6-yayin-akisi
KANAL 6 — Böylesini estetik cerrahlar bile başaramadı! Siyaset dünyasının ünlülerinin ‘tıpatıp’ kopyaları sadece ve sadece ‘Tıpatıplar’da. Bu tipler başka tipler! Hafta içi her akşam, Kanal 6’da.

Ancak Türkiye’de nedense ileriye dönük ekonomik vizyonlar yapıldığında çok önemli bir katalizör gözardı ediliyordu. Ülkenin kaynakları zaten zorunlu finansman gereksinmesini karşılayamazken bir de terörle yapılan mücadele için her gün milyarlar harcanıyordu. Büyük umut GAP projesinin gerçekleştirilmesi için harcanan paranın günlük tutarı milyarları buluyordu.

HER ŞEY 5 NİSAN’LA BİRLİKTE BAŞLADI
Doğaldır ki, bunları üstlenmek için bazı fedakârlıklar yapılması gerekiyordu ve yine çok doğaldır ki Merkez Bankası kaynakları zorlanacak bu da enflasyonu körükleyecekti. O zaman ister istemez akla Tansu Çiller’e yapılan en yoğun eleştiri yeniden su yüzeyine çıkıyordu. Türkiye’nin gerçeklerini bilmemek, hesaplarını yanlış veriler üzerine kurgulamak sonra da dayanağı olmayan vaatlerde bulunmak.

Bu öykü 25 Haziran 1993’te başlamıştı. Çiller hükûmeti ekonomiye ilk damgasını “5 Nisan Kararları” adını taşıyan o ünlü radikal önlemleri ve IMG ile uzun bir aradan sonra imzalanan Stand-By anlaşmasıyla vuruyordu. 5 Nisan kararlarının amacı, “Enflasyonu hızla düşürmek, TL’ye istikrar kazandırmak, dış satımı hızlandırmak, ekonomik ve sosyal kalkınmayı sosyal dengeleri de gözeten sürdürülebilir bir temele” oturtmaktı.

0154-tansu-ciller-doneminde-ekonomi-enflasyon-yuzde-95-nokta-dergisi
1995 — İlk yedi ayda sınai üretim 1994 yılının aynı dönemine göre yüzde 7.4 arttı. Oysa 94’ün eş döneminde, 1993’e göre yüzde 6.3 azalmıştı. 1995’in ilk yedi ayında geçen yılın aynı dönemine göre, imalat sanayi üretimi yüzde 4.3, elektrik, gaz ve su sektörü üretimi yüzde 10.2 arttı.

Koalisyon iktidarının başladığı günlerde yıllık enflasyon, tüketici fiyatları bazında yüzde 67.2 düzeyindeydi. 1993 yılı sonu itibarı ile bu sayı yüzde 71.1 oluyor, 5 Nisan kararları KİT ürünlerine yapılan zamlarla Nisan’da yüzde 107’ye ulaşıyordu. 1994 yılı enflasyonu toptan eşyada yüzde 149.6 tüketici fiyatlarında ise yüzde 125.5’e ulaşırken tarihi bir rekora doğru koşuyor ve 1995 ocak ayında toptan eşyada 156.8’e fırlıyordu. 1993 sonunda 365 trilyon 555 milyar olan iç borç stoku, 1994 sonunda 65 milyar 601 milyon dolara geriliyor, 1995’in ilk üç ayında yeniden tırmanarak 71 milyar 581 milyon dolara yükseliyordu.

DEVALÜASYON YENİDEN KAPIDA
Biraz da uzunca bir süredir döviz kurlarının günlük dalgalanmaya bırakılması nedeniyle telaffuz edilmeyen devalüasyon olgusuna yeniden Çiller hükûmetinde rastlıyorduk. 1993 yılı Haziran ayında ortalama dolar kuru 10 bin 463 lira, mark ise 6352 lira düzeyindeydi. Dolar kuru 1994 yılı sonunda ortalama 37 bin 402 lira, 8 bin 215 lira olan mark ise 23 bin 764 liraya yükseliyordu. 1994 sonunda 38 bin 418 olan dolar alış kuru 20 Eylül’de 47 bin 678 liraya, mark ise 24 bin 683 liradan 32 bin 53 liraya tırmanmıştı. Çiller hükûmeti döneminde ekonomi politikasına rengini veren uygulamalardan birisi de IMF ile yapılan Stand By anlaşmalarıydı. 8 Temmuz 1994’te yapılan 713 milyon dolarlık Stand By anlaşması IMF yönetim kurulunca onaylıyor, daha sonra anlaşma süresini, Mart ayında altı ay daha uzatılıyordu. IMF Stand By anlaşmasının tutarını da 101.2 milyon dolar artırarak toplamda 948 milyon dolara çıkarmıştı.

0154-emlak-bankasi-reklamlari-doksanli-yillarda-pesinat-ile-ev-sahibi-olmak
EMLAK BANKASI — Dünyanın en büyük kent üreticisi Emlak Bankası’nın yemyeşil, renkli dünyasında yer almak için siz de 25 Aralık’a kadar 300 milyon ön peşinat yatırın, 28 Şubat 1996’ya kadar peşinatınızı tamamlayın. 95’in bu son fırsatını kaçırmayın.

ENFLASYON YORUMUNDA ÇİFTE STANDART
Geçtiğimiz günlerde Ağustos ayı enflasyon oranının açıklanması ile adeta bardağa bakıp da yarısı boş diyenlerle yarısı dolu diyenlerin uzun soluklu bir paneline tanık oluyorduk. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün verileri Ağustos ayında bir önceki aya göre toptan eşya fiyatlarının yüzde 2.9, tüketici fiyatlarının da yüzde 3.9 arttığını, son bir yıllık enflasyonun ise toptan eşyada yüzde 80.3, tüketici fiyatlarının da 89.9 olduğunu gösteriyordu.

Doğaldır ki böylesi sayılar belirgin bir enflasyonist ortamın işaretiydiler. Bundan da öte özellikle bunalımdan çıkma savaşını veren bir ekonomi için ümitsizliğini ifade eden birer göstergeydiler. Kuşkusuz bu durum “bardağın yarısı boş” diyen pesimistler için elverişli bir dayanak noktasıydı. Bu arada, sektörel bazda en yüksek fiyat artışının yüzde 4.1 ile imalat sanayiinde görülmesinin ve toptan eşya fiyatları endeksine göre en yüksek fiyat artışının 4.3 ile enerji sektöründe yaşanmasının bir başka ifadeyle temel girdi niteliğindeki malların fiyatlarının tırmanmasının gelecek günlerde zincirleme zam bindirmelerine yol açacağı görüşü de doğrusu yadsınamazdı.

Ne var ki, 1994 Ağustos’unda yıllık enflasyon toptan eşyada yüzde 126.5, tüketici fiyatlarında ise yüzde 108 olmuştu. Buna göre, son 12 aylık dönemde enflasyon geçen yıla göre toptan eşyada 46.2 puan, tüketici fiyatlarında ise 18.1 puan altında gerçekleşmişti. Üstelik, 1994 yılında toptan eşya fiyatlarının tüketici fiyatlarının önünde gitmesine karşılık 1995’te bu durumun tersine çevrilmesi bir anlamda ekonomide canlılığın ifadesiydi.

ENFLASYONSUZ KALKINMA OLUR MU?
Ne var ki 1994 yılında enflasyon oranının yüzde 150 eşiğine dayandığı düşünülürse, bir yıl içinde pahalılığın geriye doğru katlandığı ortaya çıkıyordu. Üstelik 1994’te neredeyse hiperenflasyonist bir ortamda büyüme hızının negatif olduğu, işsiz sayısının arttığı, taleplerin durduğu tipik bir “Stagflasyon” dönemi yaşanmıştı. Ekonomiyle yeniden dinamizm kazandırmak, ancak kontrollü bir enflasyonla mümkündü. Kalkınmakta olan bir ülkede enflasyonu sıfır noktasına doğru çekmek tüm ekonomik faaliyeti buzdolabına koymakla eşanlamlıydı. ancak 1995 yılında ekonomik yaşamın her alanında olduğu gibi enflasyon ortmaında da bir “U” dönüşü başlatılmıştı.

0154-musa-kart-karikaturleri-tansu-ciller-mesut-yilmaz-necmettin-erbakan-deniz-baykal-bulent-ecevit
MUSA KART — Doğru yola gel! • Atla! • Umuda gel! • İmana gel! • Haydi atla!

Enflasyonla ilgili açıklamanın yapıldığı günlerin arefesinde, yine Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından “ekonomik büyüme”ye dair sayılar açıklanmıştı. Bu sayılara göre 1994 yılında küçülen Türkiye, şimdi keskin bir virajı dönerek, hızla büyüme sürecine girmişti. DİE’ye göre Türk ekonomisine ilişkin yeni gösterge sayıları özetle şöyle sıralanıyordu:
— Büyüme hızı yılın ikinci üç ayında geçen yılın eş dönemine göre yüzde 12.4 olarak gerçekleşti. İlk altı aylık büyüme hızı ise 1994’ün aynı dönemine göre, yüzde 6.2 olarak belirlendi. Oysa büyüme 1994’ün ikinci üç ayında yüzde 10.6, ilk altı ayında ise yüzde 4.2 gibi negatif sayılarla ifade ediliyordu.
— 1995’in ikinci üç ayında Gayrisafi Millî Hasıla cari fiyatlarla 1 katrilyon 613.8 trilyon lira, 1987 yılı sabit fiyatlarıyla ise 22 trilyon 464.9 milyar lira olarak hesaplanmıştı.
— Geçici hesaplamalara göre 1995’in ikinci üç ayında büyüme hızı sabit fiyatlala yüzde 12.4, cari fiyatlarla yüzde 101.6 olarak saptanmıştı.
— İkinci üç ayda tarım yüzde 3.5 inşaat yüzde 0.8, ulaştırma-haberleşme yüzde 12.7 mali kuruluşlar yüzde 0.1, konut sahipliği yüzde 13.6 devlet hizmetleri yüzde 2.9, kâr amacı olmayan kuruluşlar yüzde 0.6 büyümüştü.





0154-nokta-dergisi-arsivleri-1994-tansu-ciller-deniz-baykal-ruzgar-gibi-gecti-kapagi

 Kaynak: 1995, Nokta Dergisi