Genç adam basketbolcu. Ama bildiÄŸiniz gibi deÄŸil, bu iÅŸin tek adamı, virtüözü. Aynı zamanda doktor ama, mesleÄŸi ile hiç mi hiç ilgilenmiyor. Daha ziyade kadınlar çekmiyor ilgisini. Günlerden bir gün takımın kamp yapacağı tutar ve UludaÄŸ yollarına düşerler. Fakat yolda baÅŸlarına bir kaza gelir ve kuÅŸların uçmadığı, kervanların geçmediÄŸi bir köye varırlar. Zaten o sırada yollar kapanmış, varacakları yere varmalarının imkânı kalmamıştır. Tesadüf bu ya, köyün güzel mi güzel bir öğretmeni vardır. Yakışıklı delikanlılar öğretmenin etrafında dönmeye baÅŸlar ama ÅŸans sadece birinin yüzüne güler. Tahmin ettiniz herhalde. Bizim yakışıklı delikanlıya, yani Tarık Akan’a.
PEK BİLİNMEYEN BİR KÖY
Ä°sterseniz konuyu burada keselim ve gelelim gerçekten tepelerin arasına gizlenmiÅŸ, kuÅŸların nadir uçtuÄŸu ve filmcilerin ara sıra uÄŸradığı BoÄŸazköy’deki Arzu Film setine. Åžu sıcaklar olmasa, biraz da su olsa, görenler Arzu Film ekibini tatilde zanneder. Nasıl zannetmesinler? Bir tarafta Filiz Akın dövene binmiÅŸ, neÅŸe içinde buÄŸday baÅŸaklarının arasında geziniyor. DiÄŸer tarafta Tarık Akan samanların içine sere serpe uzanmış, aÄŸzında bir çöp, gözlerini kapamış güneÅŸleniyor. Durun efendim daha bitmedi. Münir Özkul, Ertem EÄŸilmez’in arabasına yayılmış transistörlü teypten müzik dinliyor. Ãœzerinde köylü urbaları.
DiÄŸer tarafta ise Halit Akçatepe kızlarına dert anlatıyor. Dert anlatmakla biter mi diyeceksiniz? Bitmez tabii. Ama burada durum baÅŸka. Akçatepe’nin ÅŸirin mi ÅŸirin iki kızı var. Itır’la Ebru. Itır 9 yaşında, Ebru ise 6’sını bitirmek üzere. Ä°kisinin de filmde önemli rolleri var. Köyün muhtarı Münir Özkul’un torunlarını oynuyorlar. «Sev KardeÅŸim» filminin unutulmaz kekemesi Halit Akçatepe ise bu filmde konuÅŸmayı hepten unutup dilsiz rolünde görünüyor. Set aralarında ise demin sözünü ettiÄŸimiz gibi Itır’la Ebru’nun peÅŸinden koÅŸuyor.
Set aralarında dedik. Aslında bu filmin set araları hayli uzun sürüyor. Ekip çalışmasıyla meydana gelen senaryonun üzerinde o kadar titizlikle duruyor, detaylar üzerinde öylesine uğraşılıyor ve bu da hayli vakit alıyor. Yeri gelmişken söyleyeyim: O zamana kadar başlarındaki bir dert de filmin adıydı. Sonunda bu mesele de halledildi ve oybirliği ile «Tatlı Dillim» kondu.
ASIL ZORLUK SONUNDA
«Tatlı Dillim» filmini Arzu Film’in sahibi Ertem EÄŸilmez yönetiyor. Kameraman ErdoÄŸan Ergin’le devamlı iÅŸbirliÄŸi halinde. Onlara soracak olursanız iÅŸin daha rahat yerindeler. Gözlerini korkutan basketbol maçının çekimi. Tarık’ın takımı son derece hızlı bir ÅŸekilde oynayacak ve Akan, daha önce amatörce yaptığı bu sporu kamera karşısında tekrarlamak fırsatını bulacak.
Biz gelelim yine köyümüze. Ä°ÅŸin ilginç yanı, film ekibi platoda çalışırmış gibi rahat ve huzur içinde. Rahatsız eden yok, rahatsızlık ne kelime, yan gözle bakmıyorlar bile ekibe. Tabii bu durum en çok Münir Özkul’a rahat bir nefes aldırıyor. Nedeni çok basit. Özkul, son derece utangaç bir insandır. Söz gelimi, herhangi bir yerde «Aaa, bak Münir Özkul geçiyor» dediler mi, kızarır bozarır adeta yerin dibine geçer.
SANKÄ° TATÄ°LDEYMÄ°Åž GÄ°BÄ°
Hayatından memnun olan bir ikinci kiÅŸi de Filiz Akın. O da rahat. Ama Filiz Akın’ın rahatlığı çalıştığı yerin tâbi güzelliÄŸinden ileri geliyor. «Tatil yapıyorum sanki» diyor genç yıldız. «Köy havası bir baÅŸka türlü, insanları baÅŸka türlü, her ÅŸeyiyle baÅŸka bir dünya. Benim yaptığım sadece bu fırsattan faydalanmak oluyor. Onun için hayatımdan gerçekten memnunum.»
Köyde hayat bir başka güzeldir. Yazın sıcakların en çok arttığı günlerde bile püfür püfür eser köy yeri. Modern hayatın bir lüks maddesi olmaktan çıkıp, ihtiyaç haline gelen buzdolabı veya soğutma cihazları yoktur köyde. Yoktur ama içtiğiniz sular buz gibidir. Susuzluktan ağzınızın kuruduğu zamanlarda bile, bir bardak suyu yudum yudum içmek zorunda kalırsınız.
KÖY YEMEKLERİ
Mis gibi tereyağlı ve de etli pilavlar yenilip Filiz Akın tarafından da çok beğenilince Münir Özkul durup dururken kısa kısa güldü. Sonra:
— Bilir misiniz, bu pilavdan daha lezzetli hangi pilavlar vardır?
Etraftan sesler yükselir:
+ Bundan iyisi olmaz.
Özkul devam eder:
— İnanın bana bundan daha lezzetli pilav vardır ve ben yedim.
Ardından bir sessizlik olur ve Halit Akçatepe dayanamayıp sorar:
+ Peki öyle olsun. Söyle bakalım, neredeymiş bu pilav?
Münir Özkul şöyle cevap verir:
— Bir keresinde işsiz kalmıştım. Üstelik beş param da yoktu. Tam üç gün kuru suya talim etmek zorunda kalmıştım. Dördüncü gün bir tiyatrodan çağırdılar. Bu bir iş teklifiydi. İşi hemen kabul ettim ve biraz avans verdiler. Avansı alır almaz bir lokantaya oturdum. Aksiliğe bakın, geç gittiğim için bütün yemekler de bitmişti. Kala kala bir tek bulgur pilavı kalmıştı. Tereddüt etmeden yumuldum bulgura. İşte hayatımda yediğim en lezzetli bulgur pilavı odur.
 Kaynak: 1972, SES Dergisi