«Filmini Seyrettiğiniz Yıldız Karşısında» isimli programımız, Emel Sayın ile başlamıştı. İkinci konuğumuz ise Cüneyt Arkın. Şöhretli aktör, Gülistan sinemasına «Vahşi Çiçek» filminin beşinci dakikasında girdi. Filmini sonuna kadar hayranlarıyla ile birlikte ilgiyle izledi.


Sinemanın kapısından içeriye girmekte olan genç kız, gişeden bilet alan şöhretli aktörü görünce bir an hayretle gözleri açıldı. Birkaç saniye yerinden kıpırdayamadı. Öylece kaskatı kaldı. Koşarak içeriye girdi ve karanlıkta alabildiğine bağırdı:
— Aysel, Aysel neredesin? Vallahi kapıda Cüneyt Arkın var!

Cüneyt Arkın sinemanın bahçesine işte bu sözlerin söylendiği sırada girdi. Sanki perdedeki adam birden canlanmış, sinemanın ortasına düşüvermişti. Arkın yavaşça boş sandalyelerden birine oturup, perdede kendisini seyretmeye başladı. Karanlıkta bir konuşma başlamıştı. Kulaktan kulağa sinemanın içine yayılan bir tek söz vardı: «Cüneyt Arkın»

Bahçenin kapısından küçük bir erkek çocuğu koşarak içeriye girdi. Sinema müdürünün yanına yaklaşıp:
— Ağabey verdiğin para yetmedi. Ben şöyle güzel bir çiçek yaptırmak istedim. Biraz daha para ver lütfen.
Sinema müdürü eline cebine attı.
— En iyisinden olsun ha.

Arka sıralardan çekingen bir halde müdürün yanına yaklaşıp:
— Ne olur çiçeği ben vereyim.
Yanındaki kız arkadaşı çekip yerine oturttu.
— Boşver. Kendi yaptırmadığın çiçek verilir mi? Biz şimdi resim isteriz daha iyi.

SEVGİLİ SEYİRCİLER, CÜNEYT ARKIN ARAMIZDA BULUNUYOR
— Sinemanın müdürü makine dairesinin mikrofonundan Cüneyt Arkın adını anons ettiği anda bahçe birden karışıverdi. Cüneyt Arkın’ın hayranlarını durdurmanın imkânı yoktu. Sevdikleri sanatçıyı bulmuşlardı. Hiç bırakırlar mıydı?


Kaynak: 1972, Ses Dergisi
«Konuya dair bir önceki haber burada»