Galatasaray’ın Yugoslav asıllı kalecisi Simoviç bu yıl adeta harikalar yarattı. Yaptığı kurtarışlarla Galatasaray’ı yenilgilerden kurtardı, sporseverlere zevkli dakikalar yaşattı. Samsunspor’un genç futbolcusu Tanju bu yıl attığı gollerin çokluğu ile ilk yarının gol kralı oldu. Bu sayı çokluğu onun lig sonunda da gol krallığını sürdüreceğini gösteriyor.

TÜRKİYE spor alanında fazla söz sahibi bir ülke değil. Zaten spor denince akla ilk gelen futbol oluyor. Bu yıl içinde iki lise kendi dallarında başarılı oldular (Şemikler ve Galatasaray liseleri). Ama bunun dışında Türk sporu için başarılı kelimesini kullanamayacağız.

Futbolda birer tadımlık olarak iki galibiyet var. Biri Fenerbahçe’nin Şampiyon Klüpler Turnuvası’nda Fransa’nın Bordo Takımı’m eleyerek i kinci tura geçmesi, İkincisi ise Galatasaray’ ın Kupa Galipleri Kupası’nda Polonya Takımı’nı yenerek ikinci tura geçmesiydi. Ard arda gelen bu iki haberle Türk halkı yıllardır yaşamadığı bir sevinci yaşadı ve milyonlarca kişi üçüncü tur hayaliyle şarkılar söylemeye başladı. Ama sonuç yine yenilgiydi. Böylece Türk butbolu-nun iyiler hanesi kapanmış oldu.

Futbolcuların büyük bir kısmı formunu koruyamadı. Bir kısmı gereksiz kavgalar ve dövüşler sonucu sahalardan atıldı. Sakatlıklar, milli maçlardaki hezimetler birbirini kovaladı.

Aslında Türk futbolundan bir şey beklemek yersizdi. Milyonlarca lira ödenerek satın alınan futbolcular tarla benzeri sahalarda koşturuluyor, terli çıktıkları sahalardan duş yapma imkânı bulamadan evlerine gidiyorlar. Geçen yıl yıldız futbolcular dizimizde görüştüğümüz tüm sporcular sahaların, tesislerin yetersizliğinden yakınıyorlar, yaşı otuzu geçenler ise her gün çamur içinde mücadele etmekten, terli çıktıkları maçlardan ve antrenmanlardan sonra sıcak bir duşa hasret kaldıklarından yakınıyorlardı. Zaten Türkiye’ye gelen yabancı takımlar için maç yapacakları sahayı görmek en büyük panik oluyordu. Çimsiz, biçimsiz, futbolcunun her an sakatlanmasına sebep olacak -bu sahalar bir anlamda hem Türkiye, hem de Türk futbolu için bir yüz karasıydı.

Bütün bu aksamaların yanısıra Türk futbolcusunun disiplinli bir yaşam sürmemesi, zamanının çoğunu gece kulüplerinde,meyhanelerde, kahvelerde geçirmesi, sigara ve içki içmesi de 1985’in kötü yıllardan biri olmasına sebep oldu.

1985 yılının en başarılı futbolcusu kimdir diye sorulduğunda akla ilk gelen isim Yugoslav asıllı Simoviç. Başarılı kaleci neredeyse yıllar öncesinin efsaneleşmiş Türk kalecilerini gölgeledi. Simoviç’in başarısının Galatasaray üzerinde çok iyi etkileri oldu. Birçok maç onun harika kurtarışlarıyla kötü sonuçlanmadı.

En şanssız futbolcu denince de akla ilk gelenlerden biri Fenerbahçe’nin kalecisi Yaşar oluyor. Çok talihsiz gollerle basının, seyircilerin ve futbol yazarlarının hedefi haline gelen Yaşar, tüm yılı büyük bir moral bozukluğu içinde geçirdi. Ama

Yaşar’m yediği gollerde kimse Fenerbahçe müdafaasının zayıflığını hesaba katmadı.

Yılın genç ve golcü elemanı Tanju 1985’in en parlak isimlerinden biri oldu. Daha önce pek adı sanı duyulmayan Tanju, birbiri ardı sıra attığı gollerle hem Samsunspor’u ligin sözü geçen takımı haline getirdi, hem de kendisi attığı gollerin sayısı ile ilk yarının gol kralı oldu. Bu gidişle Tanju 85 – 86 liginin de gol kralı olacak.

Geçen yılların küçük dev adamı İlyas, 1985 yılının son yarısını şanssız geçirdi. Geçen yıl Fenerbahçe’nin şampiyon olmasında büyük rol oynayan İlyas Tüfekçi formsuz girdiği 85 – 86 sezonunun ilk yarısında gol atamaması, maçlarda etkili olama ması ile dikkati çekti. İlyas Tüfekçi bu başarısızlık sonucu büyük bir depresyona girdi. Saha kenarında beklemenin getirdiği üzüntü onun için 1985’in ikinci yarısını kâbusa dönüştürdü. Bakalım İlyas 86 yılında neler yapacak?