Mini etekle sahneye çıkması tepki yaratan sanatçı, «Ben süslü smokinleri piyanist Liberace’den, renkli gömlekleri de Elvis Presley’den önce giydim» diyor. Şal örneği işlemeli bir ceketinin eşini de yıllar sonra Liz Taylor’un sırtında gördüğü iddiasında.
YENİLİK OLSUN DA
— Allı pullu kıyafetleriyle sahneye yenilik getiren Zeki Müren, bu defa seyircinin karşısına mini etekle çıktı. Tepki uyandırmasına rağmen çalıştığı gazino yine tıklım tıklım doluyor, tepkiye katılanlar bile meraklarını yenemeyip «minili Zeki Müren»i görmeye koşuyorlardı.
MİNİSİYLE, MAKSİSİ
— Zeki Müren, bu defa giydiği eteği sıra sıra incili mini elbisesini sırtına aldığı balık ağını andıran pelerinle zenginleştirmektedir. Rus stili siyah maksisi ise muare kumaştandır.
MİKROFONDAN GÜR BİR SES YÜKSELİR
— Mini mi, maksi mi?
Kalabalık bir kadın grubu koro halinde cevap verir:
+ Miniii!
ve mikrofondaki ses devam eder:
— Önce yünce Tanrı’nın, sonra da hanımların tuttuğu insanı kimse yıkamaz!
Mikrofondaki ses Zeki Müren’di. Ve o gün sanatçının, hakkında yazılanlara ve söylenenlere meydan okumak istermiş gibi bir hali vardı.
Şimdiye kadar Zeki Müren’i allı pullu pek çok kıyafet ve göz alıcı makyajlar içinde görmeye alışmıştık. Fakat, çalıştığı gazinonun sahnesinde kadın modasının iki hâkimi, maksi ve mini kıyafetle «arz-ı endam edince» herkes gibi biz de şaşırdık.
Bazıları açık açık: “Artık bu kadarı da fazla” demeye başlamışlardı. Zeki Müren’in kanıksanmış halleirne karşı ilk kez halk oyunda tepki uyanıyordu. Babıâli’nin kıdemli bir kalemi, otuzunu geçmiş bir erkeğin bacaklarını böyle açmasını ayıplıyordu. Bu arada yine bazı söylentiler duyulmuştu.
Şöhretini devam ettirmek için daime sahnede yenilikler yaratan sanatçı bambaşka hazırlıklar peşindeydi Hormon tedavisi yaptıracak, ameliyatla kadın olacak ve sanat hayatına bundan böyle «hanım» olarak devam edecekti. Sanatçıyla soyunma odasında konuşurduk. Beyaz bir şort giymişti.
— Güzelliğine güvenmeseydim bacaklarımı teşhire cesaret edemezdim. Bacaklarımın görünen kısmında sanmıyorum ki bir futbolcudan, bir güreşçiden ve bir basketçiden fark olsun. Üstelik onlarınki gibi çarpık da değil. Tenkit edenlere sesleniyorum. Hodri meydan! Dileyenle bacak güzelliğinde yarışabilirim efendim.
İkimizin de bir ara susmasından cesaret alıp sordum:
+ Zeki Bey, sizin hormon tedavisi görüp yakında ameliyatla kadın olacağınızdan söz ediliyor. Doğru mu bu iddialar?
Yüzü değişivermişti. Bir an hırsından köpürecek sandım. Ama gözlerinde yalnız bir öfke şimşeği çaktı ve söndü. Ardından sakin bir sesle:
— Hayır efendim hayır. Ne kadınlığı? Bana hormon tedavisi tavsiye edenlere ben, doktor beylerin zamanları o kadar bolsa önce şu sokakları dolduran pantolonlu hanımları ameliyatla erkek haline getirmelerini öğütlerim.
Dikkat ettim Zeki Müren, yeni buluşu tuttuğu için memnundu. Gazinonun her gece tıklım tıklım dolması başarısının en kestirme ispatıydı. Gümüş rengi minisinin boyu, eteğin ucundaki incilerle biraz uzamıştı. Fakat yine de bir kadının bile giymeye cesaret edemeyeceği kısalıktaydı bu mini etekli elbise. Bu noktayı belirttiğimizde ise coştu:
— Neden bazı hanım sanatçıların içlerinden yok denebilecek çamaşırlarının görünmesi söz konusu olmaz da benim kıyafetime takılırlar? Bacağım dışımda hiçbir yerim görünmüyor. Buna rağmen her ihtimali düşünerek iç çamaşırımı bile dinleyicilerimin göz zevkini bozmayacak şekilde hazırladım.
Birkaç yudum su içip sözlerine şöyle devam etti:
— Sizinle Side Müzesi’ne gidelim. Orada Büyük İskender’in, Romalı cengâverlerin, harp meydanlarında araba koşturan gladyatörlerin elbiselerini inceyelelim. Ne kadar kısa ve süslü olduğunu göreceğiz. Onlar erkek değil miydi? Pileli etek giyen İskoçlar kadın mı?
HAKKIMDA YAZILANLAR BENİ GÜÇLENDİRİR
— 1955 yılında ilk kez sahneye çıktığım zaman, üstat dediğimiz, benden evvelkiler halkın huzuruna gündelik elbiseleriyle çıkarlardı. Hanımlar ise bütün mevsimi bellerine kadar koltukları terlemiş, iki pis tuvaletle geçirirlerdi. Bugün ise en küçük bir solist bile gecede iki elbise değiştiriyor. Bütün değişikliğin, bu devrimin öncüsü ben oldum efendim.
— Kimbilir, bu belki siyah bir frak, belki de dünyadaki bu seks akımı devam ederse, vücudumu yaldıza boyayıp çırılçıplak çıkarım sahneye.
Kaynak: 1970, Hayat Dergisi
