Bir Kaş Çatışıyla Cihanı Yerinden Oynatan Menderes, Selam Sana!
Yıl 1958..
Berin İnsel imzalı röportajın bir bölümünde şu satırlar yer alıyordu:
“… o kadar güzel bir kadındı ki, gittiği yerde ona bakılmamasına imkân yok. Uzun boylu, biçimli ve muntazam bacaklı, İtalyan yıldızlarına benzeyen dolgun fakat ince vücutlu bir kadın. Çok güzel elleri var. Tırnakları cilasız. Yüzüne bakarken insanın gözleri dolgun dudaklarına ve siyah gözlerine takılıyor.”

Sözü edilen Suzan Sözen’dir. 1950’li yılların İtalyan basınına göre “Türk Françoise Sagan’ı”. Bizim “Türk Edebiyatı Ansiklopedileri”nde adı bile yok ne yazık ki. Oysa “Rahika”, “Kiralık Ruh”, “Sahibini Arayan Adam”, “Sana Döneceğim”, “Beni Unut”, “Sanera” ve “Siyah Zambak” gibi romanlar yazmış. Bazı roman ve şiirleri İtalya’da Casa Editrice ve Fratelli Palumpi, Fransa’da ise Fasquelle ve Scorpion yayınevleri adına basılmış.

Demokrat Parti iktidarı döneminde İstanbul Emniyet Müdür Muavini olarak atanan Ferit Avni Sözen’in eşi olan Suzan Sözen’in sosyete çevrelerindeki adı da “Dorothy Lamour Suzan”dı.

Adnan Menderes’e yazdığı ateşli aşk mektupları toplu halde ilk kez haftalık Sır Dergisi’nde yayınlanmıştı.

Menderes ile Sözen nasıl tanışmışlardı? Rus kökenli bir anneden doğan Suzan Verdi, askeri darbe sonrası Dolmabahçe Sarayı’ndaki sorgulama sırasında nasıl tanıştıklarını şöyle açıklıyordu.

— Kocam Ferit SÖZEN, polis okulunda hoca idi. Aynı zamanda avukatlık yapardı. Gümüşhane’ye tayin edildi, gitmedik. Burada kalmak için çalıştık. Menderes’i bu işi yaptırmak için aradım.
— Bir gün Tarabya’da Piliç Osman’la tanıştık. Bir araba ile şehre dönüyorduk. Bize başbakanı çok iyi tanıdığını ve kendi kurduğu kulübe “prezidana” olacağını anlattı. Başbakanla tanışmak için Osman ile Park Otel’e gittik.
— Osman, ertesi gün “Kervansaray’a gitmemiz lazım” dedi. Kocamla beraber gittim. Menderes ile görüştük. Rıfat Kadızade de oradaydı.
— Ertesi gün Kadızade telefon etti ve “Başbakan için telefon ediyorum. İmzalı bir kitabını istiyor” dedi. İkinci kez görüştük ve bu şekilde tanıştık. Eve gelmeye başladı. O geleceği vakit, kocam evde olsa dahi çıkardı.

Yırtılan, imha edilen, kaybolan hariç ele geçirilen mektupların 150’yi bulduğu söyleniyor. Eldekilerin tümü 1955 tarihli. Öncekiler ve sonrakilerin nerede olduğu bilinmiyor. Suzan Sözen mektupları yazdığı 1955 yılında 32, Adnan Menderes ise 62 yaşındaydı.

26/4/1955
“Saat 23.30, Suzan Seni Seviyorum”
Bugün, 16.30’da içime zemzem gibi akıttığın bu sözler, şimdi bir yılandan farksız! Aklımda işte bu cümle, yatıyorum. Oda karanlık, kalbim küs, hayatım zehir. Kim bilir hangi veda ziyafetindesin?” ADNAN

24/4/1955
“Yürüyorduk. Deniz Kenarı.. Bir gece. İkinci Cumhuriyet” demiştin. Doğru. Canlanmak için seni bekliyor bu topraklar. Senden haber bekliyorum. Saat 23.00″

20/12/1955
“Saat 17.30…
Dünyada bana benzer insan var mıdır? Benzer derken ‘aynı hisleri taşıyan’ demek istiyorum. Değil sadece ruhum, etim, kanım, kemiğim de diğerlerinden farklı. İnsan olduğuma şüphe ediyorum. Bambaşka, eşine rastlanılmaz bir mahlûk. Yarabbi ne kadar mesudum. Diğerlerinden farklı yarattın beni. Herkesten farklıyım ve seni seviyorum.

23/1/1955
“Sus, egoist kalbim! Sus!
ADNAN… ADNAN… ADNAN… ADNAN… ADNAN… ADNAN… ADNAN… ADNAN…

Boş bir evde kalıp da bayılıncaya kadar ismini bağırmak isterdim. Üç gün daha çabuk geçerdi. Şimdi bir hırsız gibi gizlice yazıyorum.


Kaynak: 1960, SIR Dergisi