Kanunlarla hep başı belada oldu. Sürekli olarak vurdu, vurdurttu. Son olarak “Civangate” skandalında da başrol oynadı. Adı Dündar Kılıç. Yeraltı dünyasının sayılı isimlerinden biri olarak namını yürüttü. Kabadayılığı gençler tarafından örnek alındı. Yaptıklarına, bire bin katılarak adeta efsaneleştirildi. Ama her yükselişin bir inişi vardı.
Mario Puzo’nun ünlü romanından sinemaya uyarlanan “The Godfather” Amerika’da yaşayan Sicilyalı bir mafya ailesinin bireylerinin yaşamlarını anlatırken kaçakçılık, cinayet ve yeraltı dünyasını da beyazperdeye taşıdı. Yeraltı dünyasını en iyi anlatan film olarak tarihe geçen “The Godfather”da İtalyan ailenin reisi durumunda olan Don Corleone (Marlon Brando), uyuşturucu çetelerinin işbirliği teklifine ret cevabı verdiği için kanlı bir savaşın başlamasına neden olur. Gösterime girdiği andan itibaren gişe rekorlarını altüst eden filmde Don Corleone yıllardır uyuşturucu çeteleriyle savaşıp birçok yakınını da kaybettikten sonra işlerini oğlu Michael’a (Al Pacino) devreder. Günlerini kale gibi olan evinde çevirmeye başlayan Don Corleone, yanında torunuyla beraber bahçesinde bağ işleriyle uğraşırken kalp krizi geçirerek ölür.
Don Corleone’nin yaşam tarzına benzeyen bir yaşam tarzı da ülkemizde var. Yeraltı dünyasına adını altın harflerle yazdırdı. İlk icraatını 18 yaşında gerçekleştirdi. 1935 yılında Trabzon’un Sürmene ilçesinde doğan Dündar Kılıç’ın ailesi sıradan bir aileydi. Babasının öyle kabadayılıkla filan pek ilgisi olmamıştır. Ama gelgelelim “kader” Sürmeneli Dündar Kılıç’ı “kabadayı”, “baba” yapıvermişti. Bir gün kahvede otururken çocukların elinden topu alan boksör Ercü’nün yaptığı haksızlığa dayanamayarak işkembeciden aldığı bıçakla elini kana bulamış.
AF ONU DURDURMADI
Çıkan af sonucunda özgürlüğüne kavuşan Kılıç yine rahat durmayarak yaralama ve cinayetlere karışmış. En büyük rakibi olan Ankaralı “Kürt Cemali” kumarhane paylaşımı nedeniyle bir gün öldürülüvermiş. Birçok cinayet olayında adı geçti ancak bunların birçoğu ispatlanamadı. Adı bir savcının öldürülmesine karıştı ama o da ispatlanamadı ve ceza almadı. Yaptıklarına bire bin katılarak abartılı bir şekilde mahalle kahvehanelerinde konuşuldu. Henüz tüyleri bile yeni çıkmaya başlayan mahalle delikanlıları ona özenip bir efsane gibi tanıdılar. Adı her zaman kanla birlikte anılır oldu.
BİR KABADAYININ ANATOMİSİ
Halit Çapın tarafından kaleme alınan kitapta Dündar Kılıç’ın hayatı anlatılıyor. Yaşadığı olaylar anlatılırken ister istemez “Kabadayı” âlemi de gözler önüne serildi. 12 Eylül’den sonra gerçekleştirilen ünlü “Babalar Operasyonu” sırasında gözaltına alınan Dündar Kılıç, yıllarca cezaevinde yattıktan sonra 1987’de serbest bırakıldı. Sonuç olarak bilinen üç cinayet ve otuz beş yaralama sabıka dosyasına geçti.
CİVANGATE SKANDALI
Dündar Kılıç’ın yaşı ilerlediği için son yıllarda olaylardan uzak durmaya çalıştı. Ama araya “hatırlı kişiler” girince ister istemez kendini Civangate skandalında buluverdi. Üstelik başrollerdeydi. Çünkü raconu o kesmişti. Uğur Kılıç ve Alaattin Çakıcı da olaya karışınca ister istemez aile faciasına döndü. Kızı Uğur daha lise yıllarındayken evlenmiş ve iki çocuk sahibi olmuştu. Ev hanımı gibi yaşamını devam ettirmesine karşın babası ve yakınları sayesinde ister istemez o da bazı olaylara girmişti. Sonra da Alaattin Çakıcı ile evlenince tam anlamıyla yeraltı dünyasında sözü geçenlerden olmuştu. İşte o da babası gibi “Civangate” skandalına Semra Özal sayesinde girmişti. Fakat olaylar öyle bir gelişti ki “Civangate” skandalı bir Dündar Kılıç-Alaattin Çakıcı-Uğur Kılıç skandalına dönüşüverdi. Televizyonda yapılan canlı bağlantılar sırasında kirli çamaşırlar dökülerek karşılıklı ölüm tehditleri savruldu. Ve Uğur Kılıç 30 yaşında hayata veda etti. Bu ölüm haliyle Kılıç ailesini yıktı. Zaten kanserle mücadele eden Dündar Kılıç bu ölüm üzerine adeta yıkıldı.
Kardeşi İbrahim Kılıç, olaydan sonra: “Sokaklar cesetlerle dolacak” diyerek kanlı bir hesaplaşmanın müjdesini veriyordu. Ama günler, aylar ve hatta yıllar geçmesine rağmen olaylar bu yönde gelişmedi. Dündar Kılıç zaman zaman Civangate skandalıyla ilgili olarak mahkemelere gidip geldi. Göze çarpan, Kılıç’ın etrafında eskisi gibi korumaların olmamasıydı. Bu sayı genellikle 4-5 kişiyi geçmezdi. Susurluk skandalı ortaya çıktıktan sonra Meclis Araştırma Komisyonu, Dündar Kılıç’ın da bilgisine başvurmak istedi. Ve Dolmabahçe Sarayı’nda çalışmalarını sürdüren komisyona ifade vermeye gelen Dündar Kılıç’ın yanında bir tek kişi vardı. Rahmetli kızı Uğur Kılıç’ın oğlu Onur Özbizerdik. Henüz 13 yaşında olmasına rağmen annesinin ölümüne tanık olan Onur, dedesini yalnız bırakmak istememişti.
YANINDA SADECE ONUR KALDI
Zaman zaman hastanelere götürülmek zorunda kalan Dündar Kılıç’ın yanında yine tanıdık bir yüz var. Torunu Onur Özbizerdik. Tıpkı “The Godfather” filminde olduğu gibi. Don Corleone da hayatının sonuna geldiğinde yanında sadece torunu vardı. Dündar Kılıç için hemen her kesimde, “Artık tek başına kaldı”, “Kim ne ekerse onu biçer”, “Yaptıklarının hesabını veriyor” sözleri telaffuz ediliyor. Tüm bunlar yeraltı dünyasına damgasını vuran bir kişinin artık yolun sonuna geldiğine işaret ediyor. Açıkçası bir efsane artık bitmek üzere.
Kaynak: 1997, Tempo Dergisi