— Benim için homoseksüel diyorlar. Söylenenlerin hepsi yalandır. Her erkekte biraz homoseksüellik vardır. Kendilerini saklamak için beni öyle gösteriyorlar. Bir gazete önce homoseksüel olduğumu yazdı, sonraki hafta sayfa sayfa aşklarımı yayınladı. Bunları yazan adamlar homoseksüelliğin ne olduğunu bilmiyorlar. Homoseksüel aynı cinsle ilişkide bulunur, karşı cinse ilgi göstermez. O zaman ben homoseksüel olmuyorum ki. Olsam olsam biseksüel olurum.
Faruk Peker sinemanın yeni oyuncularından biri. Yakışıklı mı yakışıklı. Upuzun bir boyu (kendisine en uzun benim, başka uzun yok dedirtecek kadar), düzgün fiziği ile oldukça çekici. Birbiri ardına film çeviriyor, fotoromanlarda oynuyor. Ama bir garipliği, onu diğer jönlerden ayıran bir garipliği var. Davranışı, düşünceleri ve giyinişi oldukça farklı. Kulağına küpe takıyor, kendine özgü davranışlarda bulunuyor. Çekinmeden içinden geldiği gibi konuşup kural tanımıyor. Bu yüzden de hakkında çeşitli şeyler söyleniyor. “Bu adam deli”, “Homoseksüel”, “Esrarkeş”. Öyle mi, değil mi? Yorumu size bırakıp söyleşimize başlayalım. Gerçekten diğer jönlere benzemiyor Faruk Peker. Aradığımızı duyar duymaz bizi kendisi aradı. “Hemen gelebilir misiniz?” deyince de kalktı geldi. Ne sorarsak soralım içtenlikle yanıtladı. Sanki söyleşi yapmadık. İki arkadaş gibi içtenlikle konuştuk. Sinirlendiği zaman küfür etti, neşelendiği zaman şakalaştı. Önce sinemayla başladık sohbete.
TEL: 165 0803 (sol üstte)
TÜRK FİLMLERİNİ BEĞENMEYEN KENDİNE GÜLSÜN
— Herkes nasıl girdiyse, ben de tesadüfen girdim sinemaya. Yılmaz Duru ile aynı semtte otururduk. Fiziğimi beğenirmiş. Günün birinde teklif geldi. Her ne ise işte sonunda Ferhat ile Şirin adlı filmde oynadım.
— Sinema dünyanın en büyük sanatı benim için. Harika bir şey. Sanatsal bir çalışmayı daha önce düşünmüyordum hiç. Şu anda sinema için hiçbir şey yapamıyorum. Yapılamıyor da zaten. Türk sinemasında yetenekli oyuncu, yönetmen ve senaristler var. Ama iyi bir şey yapmaya fırsat vermiyorlar. Sansür olayı her şeyi bitiriyor. Türk filmlerine beğenmeyenler açsınlar g….rine gülsünler. Ben de beğenmezdim. Ama insan işin işine girince ne şartlar altında neler yapıldığını görüyor.
— Bizden bir yönetmeni, oyuncuyu gönderin Holywood’a. Oradaki olanakları verin eline. En iyisini, hatta onlardan iyisini yapmazsa! Burada insanın elini kolunu bağlıyorlar.
Müjde Ar, Savaş Başar, Ergün Uçucu ve Faruk Peker. (Uzman Film)
— Yeşilçam ile dışarısı çok farklı. Bunu Rusya’da film çevirirken gördüm. Orada film çevirirken sadece yatıp uykumu alıyordum. Bir de traş oluyordum. Sette masörü, makyajcısı var. Herkes beni filme hazırlıyor. Elbisemi bile giydiriyorlardı. Bana yalnızca oynamak kalıyordu. Burada ise tam tersi. Kostümler, yol parası hep aktörden! İyi oynuyor muyum? Ben anamın karnından oyuncu doğmuşum. Öyle denir değil mi?
— Anamın karnından oyuncu doğmuşum ama Türkiye’de oyuncuyu kısıtlıyorlar. Doğal davranışlarım vardır mesela. Arkadaşımla tokalaşırken elimi hızlı bir şekilde uzatırım, omuzuna dokunurum, çenesini okşarım. Bunları yaptırmıyorlar. Kalıplaşmış kuralları yapmamı istiyorlar. Oysa ben oynarken, benden bir şeyler katılsım isterim. Yürüyüşüme bile takılıyorlar. Garip yürüyormuşum.
— Kimseye zarar bana da karışmasınlar. Taktığım küpenin kime ne zararı var? Kimseye yok bana var. Acısını ben çekiyorum. Küpe taktım diye homoseksüel olduğumu söyleyen cahildir.
KADINDAN HOŞLANIRIM AMA KADINDAN
— Öyle kızcık, kız kurusundan değil. Hani şöyle (eliyle havada bir kadın çiziyor) üüüf. Bir görürsün asılı kalırsın havada. İşte öyle kadından. Boyu en az 1.70 olmalı. Geniş omuzlu, dar kalçalı, hafif erkeksi. Ama belli olmaz bakarsın 1.55’lik kadınla evlenirim.
— Evlenmeyi düşünmüyorum ama herkese evlilik teklifi ediyorum. Kabul edecekler diye ödüm kopuyor. Allahtan etmiyorlar. Ben de sinsi sinsi gülüp, bu kez de yırttım diyorum.
….“Erkekler hem hep yatmak peşindeler. Hem de evlenirken kız olsun diye tuttururlar. Salak herif, sen on kızla yattıysan, senin gibi herkes de aynısını yaptıysa, hani nerde kaldı kız?”
“Evleneceğim kızda bekaret aramam tabii. Ben 1000 km’ye gelmişsem, 0 km’deki bir arabayla yarışır mıyım hiç! Birkaç yıl sonra bende iş yok, kadın tam formunda..”’
Kaynak: 1983, Kadınca Dergisi
