Geçen pazar günü, sinemamızın dört güzel aktrisi Şile’de buluştular. Ancak, Şile’ye geliş sebepleri “eşleri” ile ilgiliydi. Nilüfer Aydan’ın eşi Halit Refiğ bir senaryo üzerine çalışacaktı. Rengin Arda’nın eşi Bülent Oran ise, senaryolarını daima şehir dışında yazardı. Birsen Kaplangı ile eşi Saltuk “dinlenmek” için Şile’yi seçmişlerdi. Nurhan Nur, eşi Atıf Yılmaz’dan yeni ayrılmıştı. Avunmak dileğiyle Şile’ye uzanmıştı.
Karpuz kabuğu henüz denize düşmedi. Daha zengin sofralarını bile süslemiyor. Buna karşılık film yıldızları birer ikişer denize giriyorlar. Anlayacağınız, yıldızlarımızın çoğunun ayağı suya değdi. Denizin, daha doğrusu yazın tadını çıkaran aktrislerimizden kimisi Florya’ya, kimisi Şile’ye, kimisi de Boğaz’a gidiyor. Bu arada Hayırsızada’ya giden bile var. Hayırsızada’da denize girenlerden Çolpan İlhan şunları söylüyor:
— Sadri bir motör tutuyor. Taa Hayırsızada’ya gidiyoruz. Kendisi çok kıskanç. Hayatımda bikini giyemedim. Adanın sincaplarından, martılarından bile kıskanıyor beni. Yaz başında 450 liraya, simli bir lasteks mayo aldım. Ama Hayırsızada açıklarında “lasteks” mayomla sükse yapamıyorum ki!
(1962, Ses Dergisi)
Yıldızlarımız arasında “balık gibi” yüzenler olduğu gibi, dizini ıslatmaktan çekinenler de var. Nilüfer Aydan bunlardan biri. Diyor ki:
— Kaptan olan babam denizde boğulduğu için denizden uzak duruyorum. Vapurla Kadıköy’e geçerken bile ürperirdim. Bu korkudan dolayı yüzme öğrenemedim. Ama iki yıldız denize adım atma denemelerine başladım. Önce ayağımı soktum, sonra dizimi ıslattım. Şimdi ise belime kadar suya girebiliyorum. Benliğimi saran deniz korkusu silindi artık.
Yıldızlarımız plaj yerinden çok, mayoya önem veriyorlar. Hemen hepsinin birer lasteks mayosu var. Bu arada, “bikini” giyenler de çoğunlukta. Yalnız, Neriman Köksal bikiniye alışamamış. O da şöyle diyor:
— Daha çok siyah renkli mayoları seviyorum. Küçükken entari ile denize girerdim. Ailem mayo giymeme izin vermezdi ki. Artık karışanım, görüşenim yok. Ama “bikini” giymek için sülün gibi bir vücuda sahip olması gerek insanın!
Ancak film yıldızlarımız denizin tadını diledikleri gibi çıkaramıyorlar. Film çalışmaları engel oluyor. Nerimal Köksal, denizi kırklamak istediği halde, bugüne kadar 10 banyonun üstüne çıkamamış. Serpil Gül, üçü-beşi aşamıyor. Şimdilik rekor Leyla Sayar’da. Ama o daha çok Hilton’un havuzunda serinliyor. Nilgün Esen’in ise gönlü bir yaz mevsiminde 120 defa denize girmezse rahat etmezmiş.
Nilgün Esen şunları söylüyor:
— Yüzmenin elli çeşidini bilirim. Boğaziçi’nde bir yalıda büyüdüm. Bütün gün denizden çıkmazdım. Bu arada, boğulmak üzere olan bir pehlivanı da kurtardım.
Gönül Yazar, plaja gitti mi, “Açılma Boğulursun” tabelasını bir milim bile aşmazmış:
— Ne işim var açıklarda. Ne vapurum, ne de çatana. Gaye, serinlemek ve biraz da yanmak değil mi? Ben daha çok Hilton’un havuzunu severim. Ne boğulma korkusu var, ne de çevreni saran hayran kalabalığı. İnsan bu havuzda dilediği gibi yüzüyor.
K
Kaynak: 1962, Ses Dergisi
