Babam Muhteşem Kot, bir tüccar terziydi. Avrupa’ya yaptığı bir seyahatte, Fransa’dayken, eline bir blucin geçmiş. Bunu kimlerin giydiğini araştırınca, Amerika’da kovboyların ve tarım işçilerinin giydiğini öğrenmiş. 1950’li yıllarda Türkiye’de işçi ve köylünün giyebileceği sağlam, rahat ve bakımı kolay bir pantolon olabileceğini düşünüp blucin üretimine başlamış. Marka olarak da soyadını vermiş. Hatta ben ilk jeans’imi babamdan satın aldım, cebimde 5 kuruşum vardı. Babama verdim ve satın aldım. İlk KOT etiketi Levi’s benzeriydi. Bir pantolonu iki tarafından ayrı yönlere çeken atlar. Bu, dayanıklılığı ifade eden bir gösterge olarak hafızalara yerleşti. — AYTAÇ KOT

0170-muhtesem-kot-blucin-izzeddin-calislar-aytac-kot-ara-guler-kot-pantolon-tarihcesi (4)
MURAT UNCUOĞLU: 1974’te 10 yaşındaydım. Aile bütçesi lüks harcamalara uygun değildi. Üniversitede okuyan bir ablam ve ağabeyim vardı. Bütün arkadaşları giydiği için, onlara dünyanın parası verilerek birer blucin alınmıştı. Ben de onlar gibi eskimiş bir blucin sahibi olmayı çok istedim. Ne yaptım ettim, bizimkileri ikna ettim. Üzerinde ‘Wrangler’ yazıyordu ve ‘Renglır’ diye okumak gerektiğini öğrendim. (Ara Güler fotoğrafı, Mavi Jeans Yayınları)

‘KOT’ bir marka olarak 1958 yılında tescil edildi. Muhteşem Kot’un girişimiyle blucin yaklaşık yüz yıl sonra Amerika’dakinin aynı işleviyle İstanbul’daki tarihine başlıyordu. Levi Strauss’un 1800’lerin sonunda Amerika’yı demiryolu döşeyerek kat eden işçiler için tasarladığı pantolon, Karaköy Necati Bey Caddesi’nden İstanbul ve çevresine, Ankara’da da Hergele Meydanı ve Samanpazarı’ndan Anadolu’ya dağılıyor, işçi ve köylünün iş elbisesi ihtiyacını karşılıyordu. Henüz bir moda nesnesi sayılmazdı. Zaten öyle olması da beklenemezdi. Çünkü KOT, tam anlamıyla o bildiğimiz blucin gibi değildi. 20. yüzyıl başında blucinin tutmasını sağlayan sağlamlığıyla öne çıkan bir üründü ve 1965 yılında KOT’un garanti kartlarında şunlar yazıyordu:

0170-muhtesem-kot-blucin-izzeddin-calislar-aytac-kot-ara-guler-kot-pantolon-tarihcesi (5)
ZEYNEP FADILLIOĞLU: 80’li yıllarda yurtdışına çıkış sınırlıydı. Herkes seyahate giden yakınına ihtiyaçlarını ısmarlardı. Bizim yaşlardakilerin sipariş listesinde jeans ilk sırada yer alırdı. Rengi, stili, oturuşı çok önemliydi. O yıllarda açık mavi tonlarında, üzeri gümüş rengi taşlama blucinim ve yeleğim çok sükse yapardı. (Ara Güler fotoğrafı, İzzeddin Çalışlar, Blucin)

PANTOLONLARIMIZIN HUSUSİYETLERİ
— Pantolonlarımız hakikî Amerikan tipidir.
— Hususî surette getirttiğimiz üç iğneli makinalarla hazırlanmıştır.
— İç dikişleri zincirli ve kıvrıntılı olup tiftiklenmez.
— Kumaşlar Merserize ipliğindendir.
— Giyinişte gayet rahat ve zariftir.
— Sağlamlık bakımından garantilidir.

0170-muhtesem-kot-blucin-izzeddin-calislar-aytac-kot-ara-guler-kot-pantolon-tarihcesi (8)
AHMET ARDA: O zaman insanlar ‘cool’ olarak tanımlanıyordu. Onun yerine hafif bir başkaldırı vardı. Saç uzatmanın öncesinde bu başkaldırının simgesiydi blucin. Ütüsüz, boru gibi bir şey. Branda bezinden yapılmış gibi. Kovboy pantolonu olarak bilinmesi de ebeveynler gözünde tepki yaratıyordu. Onlar çocuklarının koyun çobanlarına değil, doktorlara, mühendislere özenmesini istiyorlardı. (Ara Güler fotoğrafı, yer: İstanbul, konu: moda)
0170-muhtesem-kot-blucin-izzeddin-calislar-aytac-kot-ara-guler-kot-pantolon-tarihcesi (6)
SAİT AKARLILAR: 80’li yıllarda 24 Ocak Kararları ile dışarı açılma başlayınca sadece blucin üretmeye ve bu ürünü başta Avrupa olmak üzere çeşitli markalar için üretip ihraç etmeye başladık. Bu sırada Türkiye’deki denim kumaşı kalitesi de arttı ve kaliteli markalar Türkiye’de blucin üretmeye başladılar. (Ara Güler fotoğrafı, Blucin kitabı)

TAVSİYE: Kot pantalonları en üstündür. Taklid olunamaz. Pantolon alırken daima KOT markayı ısrarla isteyiniz. Pantalonlarızın yıkanışında daima soğuk su veya deniz suyu kullanılmalı ve sıkılmadan kurumağa terkolunmalıdır. Bu suretle çekmeleri önlenmiş olunur.

0170-muhtesem-kot-blucin-izzeddin-calislar-aytac-kot-ara-guler-kot-pantolon-tarihcesi (7)
NEBİL ÖZGENTÜRK: Ben yıllarca Amerikan markalarını giydim, sonra yerliye döndüm. Bu pantolonların çoğunun zaten Türkiye’de üretildiğini öğrendim. Bizimkiler o arada bu işi kıvırdı. Amerikalılardan pantolon almak için çıldırırken, şimdi onlara satıyorduk. Tam tereciye tere satma durumu. (Ara Güler fotoğrafı, İzzeddin Çalışlar, Blucin)

AYTAÇ KOT ANLATIYOR
Babamı kaybettiğimde 16 yaşımdaydım. İşyerimiz Galatasaray’da St. Pierre Han’daydı. Anadolu’dan müşteriler gelirdi ve önce etiketi kontrol ederlerdi. Arkasından pantolonu alır, yere ayakta dimdik koyarlardı. Eğer dik duruyorsa “Hat bu Kot!” deyip satın alırlardı. Böyle olması için nişasta konur, apresi fazla olduğu için de sert dururdu. Önemli olan malın gerçekten çok sağlam olmasıydı. Üç dikişli makinelerle dikilmesi, kolay temizlenmesi, ütü istememesinden dolayı köylü ve işçinin ısrarla aradığı bir ürün haline geldi. Markasından dolayı da “Kot pantolon” olarak isimlendirildi ve soyadımız giderek ürünün adı haline geldi.

 

0170-muhtesem-kot-blucin-izzeddin-calislar-aytac-kot-ara-guler-kot-pantolon-tarihcesi (9)
İlk denim kumaşını Akfil üretti. İlk yıllarda bir tekel olarak denim üretip sattı. ‘Broken twill’ kumaşı özel bir yıkama prosesiyle, kimyevi maddeler ve taş katarak yıkayıp üretti. Talep patlamasından dolayı kumaş arzı sınırlı kalıyordu. Mesela 1000 meteden fazla kumaş verilmiyordu. Talep edilen solgun, açık mavi ve klasik blucindi. (Ara Güler fotoğrafı)
0170-muhtesem-kot-blucin-izzeddin-calislar-aytac-kot-ara-guler-kot-pantolon-tarihcesi (1)
1958 yılından 1979’a kadar fabrika satış mağazası üzerinden satış yapan KOT, 1979 yılında butik sayılabilecek ilk noktasını açar. Aytaç Kot, ticari faaliyetlerini 1992 yılına kadar devam ettirmiştir.

Bir ‘generic brand’ olarak da, marka ortada olmamasına rağmen halen sürüyor. İlk jeans’ler bugünküleri andırıyordu ama aynı görünüme sahip değildi. Çünkü denim kumaşı Hindistan’da doğal yollardan elde edilen ‘indigo’ boyalı iplikle dokunmadığından yıkanma ve aşınma sonucu rengi açılmıyor, hep koyu lacivert kalıyordu. Sadece zamanla, güneşin etkisiyle sararıyordu. Babam burada gerçek blucini üretmek için de çok çalıştı. Fakat bunun için gereken boyama çok zor ve bütün tesisi bağlayan bir işlemdi. İndigonun gitdiği boyama makinelerine başka bir boya koymak mümkün olmuyordu. İşçilerin elleri kolları boyanıyordu ve kalıcı oluyordu. Bunu fabrikasında üretenin başka kumaş üretmesi mümkün olamıyordu. Bu da büyük yatırıma girmeyi engelliyordu.






0170-muhtesem-kot-blucin-izzeddin-calislar-aytac-kot-ara-guler-kot-pantolon-tarihcesi (3)

Kaynak: Blucin, İzzeddin Çalışlar | Ara Güler