Geçen sene aynı sahifelerde yine sizlerle beraberdik. 63 demiştik, şimdi de 64’ten bahsedeceğiz ve yeni yıla girerken olacak, daha doğrusu olması muhtemel değişikliklerden ve geçmiş yılın örnek hadiselerinden söz açacağız. Evet, 1964’e girerken. Bu nev’i yazılar hep aynı başlar 1964’e girerken. Yedi sene nedir, ne yapar, bilmeyiz ama oturup yazarız veyahut yazmazsak düşünürüz. «Gelecek yıl şunlar olacak, 1964’ten bunları bekliyoruz» deriz. Sonra hepsi o kadar. Hiçbir şey olmaz. Değişiklikler özellikle aleyhimize çalışır. Ama yine de her yıl beklemekten, ümit etmekten vazgeçmeyiz. Yılbaşlarını iyi, renkli, güzel hayaller içinde boyuna bekleriz.
1964 senesinden çok şeyler bekilyoruz. Herkes ümit ediyor, sonra geriye bakınca, altmış üç yılına girerken beklediklerimiz ve elde ettiklerimiz aklımıza geliyor, gülüyoruz. 1964’e girerken şöhretleri bir gözden geçirelim dedik. «Neler oldu, neler olabilir?» dedik. Bir başkası «Yeniler, eskiler» dedi. Boşanmalar, ayrılmalar ve bitmek tükenmeyen bilmeyen dedikodular.
Bir falcı çıkageldi. «1964 senesinde neler olacak neler» dedi. Önce aklımıza Fikret Hakan geldi. «Hayır ola yeni bir evlilik mi?» diye sormak istedik. Öyle ya, Hakan durdu durdu, sonra aniden hızlandı. Tutabilirsen tut. «Orhan ağabeysine bu önümüzdeki yılda yetişemeyecek» dedi falcı. İhtiyardı, konuşması ağır, gözleri yarı açık oturuyordu karşımızda. Neden sinemayla ilgilenmiyordu anlamadık ama onu görünce Muzaffer Tema’yı hatırlamıştık:
— Tema evlenecek mi? diye sorduk falcıya. Falcı gülümsedi, «Semra Sar mı hep bugüne kadar oyaladı, 64 senesinde de Tema ile evlenmeyecek, Muzaffer açıkta» dedi. Biz üzüldük doğrusu. Tema’nın Semra’yı ne kadar çok sevdiğini biliyorduk. Sabahlara kadar pişpirik oynayıp onu bekleyecek kadar abayı yakmıştı. Ama falcı Semra’ya da inanmadı. «Olmaz» dedi bir kere.
Sonra şekerli bir kahve söyledi. Birinci sigarasını yarım yarım içiyordu. «64 senesi gençlerin olacak» diye konuştu. «Eskilerden bir Ayhan Işık kalacak. Gençleri çok kuvvetli görüyorum, iyi girdiler işe. 64 Tanju’nun yılı» dedi. Tanju deyince hepimiz meraklandık. «Biraz Tanju’dan bahsetsene ne olur» diye rica ettik. Kahvesinden bir yudum, sigarasından bir nefes aldı, sonra; «Tanju evlenmeyecek, ama çok büyük bir aşk yaşayacak. His hayatı da en az iş hayatı kadar parlak» dedi.
En çok sevdiği kadın yıldızı merak etmiştik. «Belgin Doruk» diye yanıt verdi. Falcımız artistlerden sıkılmıştı. Sigarasından derin bir nefes aldı, sonra; «Biraz daha ciddi mevzulara girelim» dedi. 64 senesinde birçok film şirketi ortadan kalkacaktı. Aman dikkat edin bu işe girmeyin diye ihtar etti. Göksel Arsoy rapor alırsa belki İstanbul’a gelir ama tiyatroyla meşgul olması kat’iyyen yasak edilecek dedi. Öztürk Serengil’e falcının tavsiyesi, Avrupa’ya giden bir dostuna peruk ısmarlaması şeklinde oldu. Ayfer Koray’a uyku, Türkan Şoray’a gelinlik elbise diktirmesini söylüyor. «Beni daha fazla tutamazsınız buralarda» deyip çıkıp gitti. Evet, geleceğe umutla bakoyırduk. Belki de bir şeyler olur diye tahmin ediyorduk ama bunlar gerçekten uzaktı. Falcı söyleyeceğini söylemişti. Gelecek sene için bir bir vaadi yoktu ihtiyarın.
ARTİST’in YILBAŞI HEDİYELERİ:
Tanju Gürsu: sapan ve çember
Eşref Kolçak: yeni bir takım elbise
Ayhan Işık: krallık tacı
Belgin Doruk: jübile
Muzaffer Tema: gençlik aşısı
Leyla Sayar: on derste cinsiyet kitabı
Göksel Arsoy: bir aylık rapor
Sevim Emre: bir tutam akıl
Sevda Nur: ferace
Fikret Hakan: Türk Ceza Kanunu cildi
Evrim Fer: iştah şurubu
Efgan Efekan: iştahsızlık şurubu
Semra Sar: sönmeyen bir mum
Özden Çelik: bir çift boks eldiveni
Muhterem Nur: yeni evliliğinde bol şans
Orhan Günşiray: rüzgârdan uçmayan peruk
Gönül Yazar: ilk yardım çantası
Türkan Şoray: alyans
Fatma Girik: argo lügatı
İzzet Günay: yeni bir burun
Öztürk Serengil: şimşir tarak
Senih Orkan: iyi hâl kâğıdı
Suzan Avcı: Adana’ya geliş-gidiş biletleri
Çolpan İlhan: bol gıda
Nilüfer Aydan: kedi maması
Sadri Alışık: bir şişe tek rakısı
Danyal Topatan: uyku hapı
Nuray Uslu: zengin bir damat
Müşfik Kenter: «Tevazu ve Faideleri» hakkında bir kitap
Kaynak: 1963, Artist Dergisi
