21. yüzyılın eşiğinde uygar dünya, tüyler ürperten antik bir gösteriyi seyreder gibi gerçek bir vahşete tanık oluyor. 1400 yıllık yasalara göre yargılanan insanlar, bir cellat kılıcı önünde diz çöktürülerek katlediliyorlar. Suçlarını ve cezalarını tanımlayan, evrensel hukuk normlarına uygun bir yasa bulunmadan. Savunma ve temyiz hakları olmadan! Bu vahşet, “şeriatla yönetilen” Suudi Arabistan’da yaşanıyor. Nokta, bu tartışmayı “Şeriat ne kadar adildir?” ekseninde değerlendiriyor.

0216-islam-ulkelerinde-seriat-nasildir-1995-nokta-dergisi-carsaf-giyen-kadinlar (2)
RÖPORTAJ: Nur Nirven Yılmaz , Barış Doster // “Şeriat ne kadar adil?” (1995, Nokta Dergisi)

Dehşet anının tanığı anlatıyordu: “Mahkûm, polis eskortuyla elleri bağlı, gözlerinde bant olduğu halde getiriliyor. Kollarına iki ya da üç polis giriyor ve avlunun ortasındaki platforma getirilerek diz çöktürülüyor. Yüzü kıbleye döndürülüyor ve dizleri üstünde kafası boşlukta bekletiliyor. Bu sırada işlediği suçlar anons edilirken, etrafta yoğun güvenlik önemleri alınıyor. Cellat ince bir kılıçla vurarak kafasını kesiyor. Bazen kafa tek bir kılıç darbesiyle kopuyor. Bazen de tam kopmuyor, gövdenin yanından sallanıyor. Bu biraz da kafası kesilen kişinin milliyetine göre değişiyor. Örneğin, Filipinliler daha zayıf olduklarından bir vuruşta kafaları koparken, Pakistanlılar daha yapılı olduğundan kafaları zor kopuyor. Bu ifade, uzun yıllar Suudi Arabistan’da çalışmış ve hâlen de bu ülkeyle ilişkileri süren ve Türk işçisine ait. Yine Suudi Arabistan’da idamlara tanık olan ve adının yazılmamasını isteyen bir işadamı da gördükleri karşısında kustuğunu anlatıyor.

0216-islam-ulkelerinde-seriat-nasildir-1995-nokta-dergisi-carsaf-giyen-kadinlar (6)
Birleşik Arap Emirlikleri’nde çarşaf giyen kadınlar. (Getty Images)

The Guardian gazetesinden James McCredise ise izlediği bir idam cezasının dehşetini şöyle anlatıyor:
— İdamlar öğleye doğru, Ez Zuhur duasından sonra gerçekleştiriliyor. Mahkûm, iki polisin eşliğinde getiriliyor. O kadar sakin ki, uyuşturucu verilip verilmediğini merak ediyorum. İki dizinin üstüne çöktürüldükten sonra cellat, arkasında sakladığı kılıcını sallamaya başlıyor. Parlayan kılıcın uzunluğu 120 santim kadar var. Kılıç havada bir eğri çiziyor. Baş, boğuk bir ses çıkarıp kumla dolu tasın içine düşüyor. Kuma kan fışkırıyor. Başsız gövde yana yıkılıyor. Bacaklar ve arkadan bağlı kollar yerde debeleniyor. Bangladeşli olduklarını sandığım mavi işçi tulumu giymiş dört kişinin cesedi plastik bir sedyenin üzerine yerleştiriliyor. Şeriat adaletine böylece tanık olduktan sonra otomobilin kontağını çalıştırırken ellerim titriyor. Kullanacak durumda değilim. Ama bir an önce buradan uzaklaşmalıyım.

0216-islam-ulkelerinde-seriat-nasildir-1995-nokta-dergisi-carsaf-giyen-kadinlar (3)
OĞUZHAN ASİLTÜRK — Başbakan ve ilgili bakanlar konuya titizlikle yaklaşsalardı şimdiye kadar böyle olaylara mahal verilmezdi. Daha önce genel başkanımız Necmettin Erbakan ile görüşmeler yapılmış ve yazdığı mektuplar neticesinde infazlar önlenmişti. (1995, Nokta Dergisi)

Geçtiğimiz hafta içinde de dört Türkün uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı gereçkesiyle Suudi Arabistan’ın vahşi yasalarına göre idam edilmesi kamuoyunu hayli sarstı. Korkunç idamların ardından Suudi Arabistan’da yaklaşık 40 Türk vatandaşının daha idam edileceğinin açıklanması tepkileri daha da artırdı. Suudi Arabistan’ın bu çağdışı tutumu ve acımasız tavrı, muhafazakâr yurttaşlarımızın da tepkisini topladı. Ancak idamların gerçekleştirilmesi, hükûmetin bundan sonraki idamları önlemek için neler yapabileceği ve neler yapması gerektiği konusunu da gündeme getirdi. İki ülke arasındaki dostane ilişkilerin sürdüğü bu ortamda Suudi Arabistan’ın vatandaşlarımıza uyguladığı çağdışı zulüm, hükûmetin de tepkisini çekti. İdamların sürmesi halinde bazı yaptırımların düşünüleceği açıklandı.

0216-islam-ulkelerinde-seriat-nasildir-1995-nokta-dergisi-carsaf-giyen-kadinlar (7)
İran’da selfie çekilen bir kız ve arkadaşı. (Getty Images)

ŞEVKİ YILMAZ: “Suudi Arabistan değil, Suudi Amerika”
Rize Belediye Başkanı Şevki Yılmaz durumu şöyle açıklıyor:
— Suudi Arabistan’ın birkaç gün içerisinde yapmış olduğu infazları önce kendi vatandaşlarına uygulaması gerektiğini düşünüyorum. Bizim vatandaşlarımızı değil, ülkeye sokulduktan sonra hapın dağıtımını yapan Kral Fahd’ın yandaşlarını, akrabalarını veya arkasında bulunanları öldürmeliler. Olayın dinle ilgisi yok. Suudi Arabistan dikta rejimi ile yönetiliyor. Kişisel görüşüm Suudi Arabistan değil, Suudi Amerika. Bu kurallar sadece garip ve kimsesizlere uygulanır. Bence, bu konuda Körfez Savaşı’nda da etkileri büyük olan Mason ve Rotaryen gruplar konuya girmeli ve ülkenin arkasında olan Amerika ile temasa geçilmeli.

0216-islam-ulkelerinde-seriat-nasildir-1995-nokta-dergisi-carsaf-giyen-kadinlar (4)
Şeriat sözcüğü şerea’ (الشر ع) kökünden gelmektedir. Bu sözcük şeriat hükmü koymak manasında kullanılır. Şeriat koyana “şâri”denir. Bu sebeple İslami literatürde şâri olarak Allah’a”Şâri-i Hâkim” veya “Şâri-i Mübîn” denildiği de olur. (Vikipedi)

DİYANET İŞLERİ BAŞKANI’NIN GÖRÜŞLERİ
Mehmet Nuri Yılmaz’ın konuya ilişkin görüşleri şöyle:
—İslam hukukunda, Kur’an ve sünnet tarafından suç sayılan fiiller ve bu fiilleri işleyenlere uygulanacak cezalar (hadd cezaları) belirlenmiştir. Bir de, Kur’an ve sünnette belirlenmeyen ancak toplumun veya fertlerin zararına sebebiylet verebilecek kamu düzenini bozan ve suç sayılabilecek fiillerin ve bu fiilleri işleyecek kimselere uygulanacak cezaların (ta’zir cezaları) tayin ve takdiri siyasi otoriteye (devlet) bırakılmıştır. Suç işleyen kimselerin devletin tayin ettiği yargı organları aracılığıyla mahkemeye çıkarılmaları ve işledikleri suçların tespitinin de belirlenmiş esaslara göre yapılması gerekmektedir.

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da çarşaf giyen kadınlar. (AP Images)

BİR TÜRK TANIK DEHŞET İNFAZINI ANLATIYOR
— Cellat, elinde büyük ve ağır kılıcı olduğu halde, yere diz çöktürülmüş, elleri arkadan bağlı ve boynu özel bir platforma uzatılmış kurbanın yanına geliyor. Kurban, bundan sonraki kısa süre içinde, ağır kılıcın boynuna ineceğini bildiği için istem dışı bir hareketle, boynunu omuzlarının arasına doğru çekiyor. Böyle bir durumda vurulan kılıç, kurbanın omuz kemiklerine de isabet ederek, başı tamamen kopartamayacağı için, cellat kendine göre şöyle bir yöntem uyguluyor. Sakin bir şekilde kurbanın etrafında, uygun bir açı kollarmış gibi dolaşıyor. Bir iki dakikalık bu süre içinde, korkudan kafasını daha da içeri çeken kurban, cellat tarafından kılıcın sivri ucuyla böğründen apansız dürtülüyor. Dürtülmenin verdiği acıyla zavallı adam, boynunu yine istem dışı ileri doğru uzatıyor. İşte cellat, bu kısacık anı usta bir darbeyle değerlendirerek mahkûmun başını koparıp alıyor. Dehşet verici. Bir keresinde kusmuştum.

0216-islam-ulkelerinde-seriat-nasildir-1995-nokta-dergisi-carsaf-giyen-kadinlar (5)
ABDURRAHMAN DİLİPAK — Suudi hanedanının genellikle İslam hukukuna uymak gibi bir kaygıları olduğunu sanmıyorum. Ama öyle gibi göstermek onların içinme yarıyor. Aslında bunlar gerçek anlamda Vahhabî falan değiller. Bunlar kendi başlarına bir hanedan.

HASAN MEZARCI: “Hepsinin kellesini uçururdum”
Suudi Arabistan’da, Türkler için uygulanan ayrı bir kural yok. Ülkede eroin ve uyuşturucu madde ticareti yapan herkese idam cezası veriliyor. Bu, ülkenin iç hukukudur. Türkiye’de siyasi mahkûmlar, katiller ve ırz düşmanları idam ediliyor. Ameria ve Avrupa’da da idam cezası bulunmakta. Uyuşturucu ticareti yapanları idam etmeliyiz. Etmiyorsak bu bizim inayetimizdir. Bir tarafta Atatürk resmi, bir tarafta uyuşturucu tacirlerinin resmi. Uyuşturucu ticareti yapanları mazlum ve masum bir görünüme sokuyorlar. İslamın aklında, mantığında, şeriatında öncelikle bize emrettiği şey gençliği ve neslimizi korumaktır.

0216-islam-ulkelerinde-seriat-nasildir-1995-nokta-dergisi-carsaf-giyen-kadinlar (9)
Pakistan’da baş örtüsü takan genç kızlar. (Getty Images)

SUUDİ YÖNETİCİLERİN KAFASI KOPARILMALI
Araştırmacı yazar Altan Tan’ın değerlendirmesi şöyle:
— Suudi rejimini şiddetle kınıyorum. Çünkü uygulamaların şeriatla alakası yok. İlk önce kendi kafalarını koparmaları gerekiyor. Avrupa’dan Amerika’ya kadar her türlü uyuşturucuya, seks skandallarına isimleri karışmış durumda. Kendi kafalarına göre bir yönetim uyguluyorlar. Buna da İslam diyorlar. CHP yine kinini kusmuştur. Bu yaptıkları İttihat ve Terakki’den, Mustafa Kemal’den günümüze kadar süren İslam karşıtlığının bir tezahürüdür. Şeriat İslamdır. Allahın kuralları insanın lehinedir.

0216-islam-ulkelerinde-seriat-nasildir-1995-nokta-dergisi-carsaf-giyen-kadinlar (11)
Kâbe ziyaretleri için kutsal topraklara giden Türk kadınları. (DHA)

KELLE BAŞINA BİN FRANK
Said El Sayaf, Suudi Arabistan’da cellatlık görevini sürdüren bir adliye çalışanı. 25 karısı ve 24 çocuğu olan Sayaf’ın meslek araçları erkekler için kılıç, kadınlar için silah, Le Monde gazetesinde yayınlanan röportajta kendisine yöneltilen soruları şöyle yanıtlıyordu:
+ Uzun ve onurlu meslek hayatınız boyunca kaç baş kestiniz?
— 600 baş ve 60 kadar el.
+ Hangisi daha zor? Baş uçurmak mı? El kesmek mi?
— El kesmek tabii. Hayatını sürdürecek bir insan parça almak daha zor. Ayrıca çok keskin bir bıçakla doğru yerden kesmek gerekiyor.
+ Kadınları niçin tabancayla öldürüyorsunuz?
— Kadınları kılıçla öldürmek için başörtülerini çıkarmak gerekiyor. O zaman da boyunlarını görürüm. Dinim bunu bana yasaklıyor.

0216-islam-ulkelerinde-seriat-nasildir-1995-nokta-dergisi-carsaf-giyen-kadinlar (10)
Londra’da yaşayan varlıklı bir Müslüman kadın. (Getty Images)

İdam sırasında bekleyen vatandaşlarımız
Reşit Halil Kartal, Muhammed Aktaş, Muhammed Kırıcı, Bekir Mehmet Kaplan, Abdullah Ahmet Beşik, Halil Hüseyin Bozkurt, Cevat Suphi Kart, Nizamettin Mehmet Laş, İsmet Kemal Harcı, Halil Hasan Karat, İbrahim Mehmet Akdalga, Abdussamet Mehmet Arslan, Kemal Mehmet Sabır, Adem Osman Özkurt, Halil İbrahim Temurci, Ferit Ali Bostancı, Tahsin Bilay Danmas, Osman Nuri Eren, Bekir Kıdan, Halil Bedir Rende, Ziyad Hüseyin Akar, Yeter Mustafa Meraklı, Mehmet Atış Yılmaz, Asaf Hamza Milli, Yalçın Şerif Porat, Ramazan Hüseyin Teke, Ayhan Ali Kılıç, Hasan Ali Bozkurt, Ali Sayır, Mehmet Şart, Hikmet Hasan Karanfil, Necif Zahir Büyükaşık, Cafer Keleş, Ahmet Derviş Vemir, Mustafa Nihat Araskır, Abdülkadir İbrahim Gümüş, Nebil Kamir Cabir, Mustafa Ömer Bilge, Ali Kaya, Mehmet Ali Simanoğlu, Fazıl Oklu.


0216-islam-ulkelerinde-seriat-nasildir-1995-nokta-dergisi-carsaf-giyen-kadinlar (1)

 Kaynak: 1995, Nokta Dergisi