Çalışırken eğlenen, eğlenirken çalışan kaç kişi var etrafınızda? İşte “Acun Firarda”nın Acun’u bunu gerçekleştirebilen ender insanlardan biri. Yoğun yurt dışı çekimleri yetmiyormuş gibi şimdi bir de gösteri işine girişmiş durumda. Gezdiğini, gördüğünü ve tabii ki güldüklerini insanlarla paylaşıyor.

0168-acun-ilicali-muhabirlik-yillari-2004-cosmopolitan-roportaji (1)
RÖPORTAJ: Banu Göçmen • “Günümüzün Seyyahı: Acun Ilıcalı” (2004, Cosmopolitan)

Görmediğin kaç ülke kaldı?
— Görülecek çok ülke var ama görülmesi gereken görmediğim pek fazla ülke kalmadı. Bir tatil programı gibi düşünürseniz görülmesi gereken yerlerin çoğunu gördüm. Ama herhalde 50-60 tane daha görmemiz lâzım. 90 ülke gördük şimdiye kadar.
Kendin için seyahat eder misin?
— Açıkçası pek sevmem seyahat etmeyi. Pek hoşuma giden bir olay değil çünkü devamlı seyahat ettiğim için tatilde evde oturmayı veya Bağdat Caddesi’nde iki arkadaşımla bir kafede iki çift sohbet etmeyi tercih ederim. Gezdiğimiz yerler fena (!) değil bunu kabul ediyorum ama sonuçta insan evini özlüyor. Bir de sokakta çok ilgi görüyorum ve insan o ilgiye alıştığı zaman özlüyor bu durumu.
Show TV’nin spor servisinde işe başladığında böyle bir program var mıydı aklında?
— Aklımda böyle bir meslek yoktu. Kendimi olayların akışına bırakmıştım açıkçası. Liseyi bitirdikten sonra Boğaziçi’ni kazanamadım diye canım çok sıkıldı. Üniversiteye bir türlü adapte olamadım. Aynı şekilde ders çalışmaya da adapte olamadım. İstanbul Üniversitesi’ni kazandığım halde devamlı Boğaziçi’ne gittim geldim. O zamanlar aslında ne yapacağımı pek bilmiyordum. Bir de hayat darbesi yedim o ara. Bir trafik kazasında annemle babamı kaybettim. Ondan sonra ciddi anlamda zor geçirdiğim bir iki sene oldu. Bir şey yapayım diye değil ama rastlantı sonucu televizyoncu oldum. Bugün, hayal edemeyeceğim bir noktadayım diyebilirim.

0168-megapiksel-kamerali-ilk-cep-telefonu-nokia-7610-reklami
7610 — Yaşam sürprizlerle doludur. Bir Nokia 7610 almak için en önemli nedenlerden biri de bu. Eğer bir 7610’ununuz varsa, megapiksel kamera sayesinde kaliteli görüntüler çekebilirsiniz.

Yolculuklar çok yorucu oluyor mu?
— Seyahat etmek çok yorucu oluyor diyerek şikâyet edip milletin tepkisini çekmeyeyim. Yorucu olduğu kesin ama insan işini sevdiği zaman yorgunluğu anlamıyor. Benim sevmem sırf gezmek tozmak bölümü değil, ben televizyonculuğu çok seviyorum. İki sene boyunca antrenman sahasından başka bir yere gitmedim. O zaman bile montaj yaparken inanılmaz zevk alıyordum. Zaten şimdi bunun semeresini görüyorum. Sadece gezmeyi tozmayı seven bir insan olsaydım, eminim ki beni gezdirmezlerdi. Çünkü onun geri dönüşümü reytinge dönüşemezdi. İnsanlara seyrettirebilmek ayrı bir yetenek istiyor. Bu konuda iddialı konuşabiliyorum. Hiçbir zaman dünyanın en yakışıklı adamıyım, en iyi İngilizce bilen adamıyım gibi bir iddiam olmadı fakat yaptığım işlerden reyting alırım.
Bazen çok kötü İngilizce cümleler kuruyorsun.
— Kabul ediyorum ama insanlar şunu unutuyorlar. Canlı yayında gibiyim ben o anda. Sokaktan çevirdiğim bir insana, kaydın ortasında “Kusura bakma bu olmadı, sıfırdan başlayacağız, daha düzgün bir cümle kuracağım” diyemem ki. Orada çok spontane bir konuşma oluyor ve karşımdaki insan da kim bilir dünyanın neresinden gelmiş, hangi İngilizceyi konuşuyor. Benim orada, adamın o anda söylediği lâfa göre enteresan bir lâf daha bulup, adamı neşelendirip röportajı yükseltmem gerekiyor. Bence bu her babayiğidin harcı değil, ayrıca bizim İngilizce öğretme gibi bir misyonumuz da yok programda.

0168-acun-ilicali-muhabirlik-yillari-2004-cosmopolitan-roportaji (2)
FOTOĞRAFLAR: Barış Tekin • “Günümüzün Seyyahı: Acun Ilıcalı” (2004, Cosmopolitan)

Yılın ne kadarını yurt dışında geçiriyorsun?
— Ortalama olarak her ayın on beş günü dışarıdayım. Şimdi biraz daha değiştirdik olayı. Bir ay gidip, dört beş ülke görüp dönüyoruz. Böylesi daha avantajlı ve verimli oluyor. Mesela en son Maldivler, Maritius, Seyşeller ve Komor adalarına gittik.
O kadar güzel yerlere gidince, “İki gün şurada tatil yapsak” dediğin olmuyor mu?
— Ben tatil kavramını kaybettim galiba. Zaten iş yaparken de çok eğleniyoruz. Bunun adına ne tam iş gezisi ne de tatil diyebilirim. Bunu devamlı yaşaya yaşaya tatil kavramını açıkçası kaybettim. Bedava yollasan Maldivler’e tatil için gitmem. Etrafımdaki her şeyi çekim materyali olarak görmeye başladım. İki tane güzel kız görsem, şunlarla ne güzel çekim yapılır diye geçiriyorum aklımdan. Ama Miami’yi seviyorum. Yurt dışında gideceğim tek yer orası. Arada bir gidiyorum zaten. Civardan geçiyorsam bir hafta kalıyorum.
Türkiye’de olduğun zaman ne yapıyorsun?
— Montajla eskisi kadar uğraşmıyorum artık. Yeni gösteriye başladım. Sahneye çıkıyorum. On lise ve on üniversitede sahne alıyorum. Televizyonculuğa antrenman muhabirliğie başladığım noktadan itibaren adımlarımı birer birer attım, hiçbir zaman üç adım birden atmadım. O sayede, şu anda rahat bir biçimde programımı yapabiliyorum.
Sahnedeki şovunda neler yapıyorsun?
— Şovda yaptığım asparagasları anlatıyorum. Mesela, Afrika’da yerli bulamayıp şoförü soyup, çadıra sokuo, “Buradanın bir numaralı yerlisi” diye anons atıyorum. Biraz da “Acun Firarda” ile ilgili çekimlerin perde arkası var. Holywood’dayız, tam John Travolta’yla röportaja başlayacağım, Feridun ısrarla “Acun, Acun” diye bağırıyor, “Getir abi şu i…’yi şuraya” diye. Millet çok eğleniyor kamera arkası görüntüleri seyrederken.

0168-muhabbet-kart-reklami-2004-yilinda-kontorlu-hat-reklami-atel-firmasi
ATEL — Beş yıldır herkes biliyor. Türkiye’nin her yerinde en kolay bulunan, muhabbetimizin kartı Muhabbet Kart. Türkiye muhabbeti seviyor.

Bir de VCD’in çıkıyor. Onda neler var?
— Programın geç saatlerde yayınlanmasından dolayı büyük şikâyetler alıyorduk. Sokakta inasnlar bana bunu çok sordu. Ben de bu konudaki fikrimi Sony Music’e götürdüm. Onlar da sıcak baktılar. Bu VCD’deki amacımız, kendimize en güzel gelen, en hoş bölümleri bir araya toplayıp eğlenceli bir şey yapmaktı. Özetle bizim programın kaymağını VCD’ye dönüştürdük diyebilirim.
Eşinle uzun ayrılıklar yaşıyorsun. Nasıl baş ediyor bu durumla?
— Garip gelebilir ama seyahatlerin biizm evliliğimiz üzerindeki etkisi pozitif. Normal bir evlilikten çok daha iyi bir evlilik yaşadığımı düşünüyorum. Çünkü özlem en güzel şey. Eşini özlediğin zaman ona ilgin artıyor. Geri zekâlı değilim, beni huzursuz edecek bir karım olacaksa niye evleneyim? Eşim çok kalender biri olduğu için problem çıkmıyor. Ben artık insan sarrafı oldum. Eşimin bu evliliği kaldırabileceğini anladım.
Ekip olarak sadece sen ve kameraman Feridun mu var?
— Bir de Esat var, biz üç kişiyiz. Esat, bizim yönetmenimiz, yapımcımız, kısaca jokerimiz diyebilirim. Çünkü insan hayatta tek başına kararlar vermeye başladığı zaman hatalar zinciri de başlıyor. Esat gibi vizyonu olan ve zeki bir arkadaşımla bu işi yapıyor olmam benim için büyük avantaj. Çekimlerde resmen tenis oynuyoruz yani paslaşıyoruz.
Özel hayatında kendine vakit ayırdığında ne yaparsın?
— Kendime çok vakit ayırırım. Eşimle aramızda programla ilgili bir problem olmadı ama bu boş zamanlarla ilgili problemler oluyor. Çünkü ben bir PlayStation hastasıyım. Evde on kişi bir araya gelip lig usûlü maç yaparız. Turnuva gece birde başlıyor, sabah dokuzda bitiyor. Haliyle ev hayatı için biraz yorucu oluyor. Bunun dışında motosiklete binmeyi de severim.


 

0168-dikkat-cekmeyi-seviyor-musunuz-2004-cosmopolitan-arsivi

Kaynak: 2004, Cosmopolitan Dergisi