Manukyan’lar köklü, büyük çok renkli bir aile. Bu ünlü aileden Dame de Sion (Fransız Kız Lisesi) mezunu, Rolls Royce markalı muhteşem arabasıyla, sınırsız servetiyle, sayısız malları/mülkleriyle bir döneme damgasını vuran iş kadını(!) Matilt Manukyan’ı 2002’de yitirmiştik. Biyografik bir belgeye ve kendi açıklamasına göre 1907, nüfus kâğıdına göre 1915 yılında Sütlüce’de doğmuş Matilt Manukyan. Yüksek Kaldırım (Karaköy) Zürafa sokağındaki genelevlerin patroniçesi olarak tanınan Matilt Manukyan ailesinin de büyük beyniydi o yıllarda. 1989’de Koç ve Sabancı gibi ünlü ailelerin de üstlerine çıkarak vergi rekortmeni olan genelevler imparatoçiesi, 1996’da Eminönü’nde bir saldırıya uğramış, şoförü ve koruması öldürülmüştü.

0169-ferdinant-manukyan-kimdir-turk-sinemasinin-marjinalleri-ve-orijinalleri (3)
Kaynak: Türk Sinemasının Marjinalleri ve Orijinalleri (Agâh Özgüç)

Ünlü sosyete terzisi Maksut’un yanında yetişen ve uzun süre terzilik yaptıktan sonra iş değiştiren Matilt, Zürafa sokağındaki abazan müşterileri için “kadın tüccarı” üst düzey çok özel müşterilerinin tanımıyla da ünlü bir seksüel prodüktördür. Vergisini ve sigortasını ödediği “seks işçisi” kızlarının da ablasıdır.

ÖRTÜLÜ ÖDENEK BİR GİZLİ KASA
Gençlik yıllarında Ermeni güzeli hoş bir kadın olan Matilt’in kardeşi Ferdinant Manukyan’ın da renkli bir yaşamı var. Sultanhamam’da manifaturacılık yapan baba Manukyan’ın oğlu Ferdinant, baba işinin izini sürer bir süre. Sonra bankerlik yapar. Film müşterileri özellikle film yapımcılarıdır.

Türk sineması Ferdinant Manukyan’ı iyi tanır. Gerçekten yıllar boyu Yeşilçam’a yararlı olmuş gizli bir kahramandır o. Türk sinemasının en küçüğünden, en büyük yapımcısına kadar mali destek sağlamış bir para babasıdır. Ve yaşamının bir bölümünü alacaklılarının senedini, bonosunu kırdığı sinemacıların peşinde koşmakla geçmiştir.

Bono-senet alışverişi üzerine kurulan Türk sinemasının ekonomik yapısı tefecilerin denetimi altındadır. O yıllarda çek ile ödeme uygulamasına geçilemediğinden oyuncular, işletmeci-yapımcı bonolarıyla çalışmalarını sürdürmekteydi. Ferdinant Manukyan da ekonomik sorunları nedeniyle borçlarını ödemeyip zor durumda kalan sinemacıların bonolarını nakit paraya çeviriyordu.

Siz hiç, ödenmeyen ya da karşılığı olmayan yapımcı bonolarıyla bikini yapıldığını gördünüz mü? Yeşilçam’ın güzel kadınlarından Suzan Avcı bunu yaptı. 1964 yılında gazetecileri önünde soyunarak. Günleri geldiği halde o ödenmeyen bonolarla. Bu bonolu protestoya abartılı medyatik bir olay gibi bakılsa da, bir gerçeği yansıtması açısından ilginçti.

0169-ferdinant-manukyan-kimdir-turk-sinemasinin-marjinalleri-ve-orijinalleri (4)
Kaynak: Türk Sinemasının Marjinalleri ve Orijinalleri (Agâh Özgüç)

Tefecilerin kol gezdiği bu dönemlerde Ferdinant Manukyan hem insaflı hem de sertifikalı yasal bir bankerdi. Faturasını kesen, vergisini ödeyen. Ses mühendisi-yapımcı Necip Sarıcı, o yılların Ferdinant’ını şöyle tanımlar:
— Yeni stüdyoyu kurduğumuz zaman bize de yardımcı oldu. Bankaların altında faiz alıyorsa. Normalde %5 alıyorsa, bizden %3.5 alırdı. Bize her hafta ödeme yapardı. Cari hesabımız vardı onda. Tıpkı banka gibi. Manukyan, sabah saat 10’da Tarhan Han’daki ofisinden çıkar, İstiklâl Caddesi üzerindeki Türkiye İş Bankası şubesine gelirdi. Tüm hesabı oradaydı. Çok güvendiği kişilere de bu bankada randevu verirdi.

GÜZEL KARISI PAPAZA KAÇINCA
Bu tatlı anıların yanında elbette acılar da olacak. Ferdinant Manukyan’ın renkli yaşamında unutamadığı en acı olay, genç ve güzel eşinin bir papaza kaçışıdır. O günlerde bu olay Hürriyet Gazetesi’nin birinci sayfasında, üstelik manşet olarak bomba gibi patlamıştı. Evet biricik oğlu, Prens Manuk’un annesi çok ünlü bir papazla basılmıştı. Ve bu haber günlerce herkesin ağzına sakız olmuştu.

Gerçekten bu olayın acısını yüreğinde yıllarca bir yumruk gibi taşımıştır Baba Manukyan. Ne çare ki tüm acılar, tüm mutluluklar insanlar içindir. Yazgıya karşı insanın elleri kolları bağlı ve çaresizdir. Ve o olaydan sonra kendisinden çok genç olan karısından boşanacaktır. Çapkın papaz da kilise yönetimi tarafından aforoz edilir.

Unutamadığı mesleki acılardan biri de şu Yeşilçam’da kime yardımcı olduysa çoğundan ıazık yemesidir. Kimi zaman dolandırılmış, parasını alamamış ve çaresiz kalınca da işbirliği yaptığı bazı yapımcıların filmlerine haciz yoluyla el koymuştur.

Parasal destekleri nedeniyle birçok filmin “gizli ortağı” sayılan Ferdinant’ın Yeşilçam’daki en sıkı dostu yapımcı-yönetmen Türker İnanoğlu’ydu. Baba-oğul gibiydiler. Ve en çok destek verdiği sinemacılardan biri de Hasan Tual’di.

0169-ferdinant-manukyan-kimdir-turk-sinemasinin-marjinalleri-ve-orijinalleri (1)
Kaynak: Türk Sinemasının Marjinalleri ve Orijinalleri (Agâh Özgüç)

Ferdinant Manukyan bu ara işi büyütür. 1962’de Şişli’de kendi adına bir film stüdyosu kurar. O yılların teknolojisine göre montaj ve seslendirmeyle birlikte laboratuvar işlemlerini de içeren bu kuruluşun adı “Yıldız Film Stüdyosu”dur. Kurnaz Yeşilçam bankerinin asıl beklentisi, faizle para verdiği, senetlerini kırdığı yapımcıları, teknik işlemler için sahibi olduğu stüdyoya yönlendirmektir. Bunda başarılı da olur. Şipşak çekilmiş, düşük bütçeli konfeksiyon türü ucuz filmlerin stüdyo haline gelse de.

Ferdinant, stüdyo işleriyle uğraşıp tahsilat peşinde koşarken jilet gibi çapkın, zampara oğlu Manuk ise, bu arada yapımcılığa heveslenir. Babası Ferdinant’ın adına birkaç filmin yapımcılığını üstlenir. Filmlerinde sevgililerini oynatır. Manuk Manukyan yıllar sonra İngiltere’ye gidip Londra’ya yerleşecektir. Orada evlenir çoluk çocuk sahibi olur. Önce emlakçılık yapar, sonra da pansiyonculuk.

DRAMATİK SON
Yıldız Film Stüdyosu’nun durumuna gelince, Türk sineması adına bu da bir başka acıdır. Kapanış öyküsü gerçek bir drama düşünür. Yaklaşık on yıldan beri sinemamıza teknik açıdan iyi-kötü hizmet veren stüdyonun kapısına, binanın satışı nedeniyle kilit vurulacaktır. Ancak birçok film şirketinin deposu haline gelen stüdyonun boşaltılması gerekmektedir. Ferdinant Manukyan, önce filmlerin sahiplerine başvurur. Ardından gazetelere ilan verilir. Ama kimse filmlerini almaz. Bu kez stüdyo boşaltılıp, içerideki tüm negatifler kapı önüne yığılır. Yine kimseden ses çıkmaz. Ne filmlerin sahiplerinden ne de onları arşivlemesi gereken sinemayla ilgili kurumlardan.

0169-ferdinant-manukyan-kimdir-turk-sinemasinin-marjinalleri-ve-orijinalleri (5)
Kaynak: Türk Sinemasının Marjinalleri ve Orijinalleri (Agâh Özgüç)

Şimdi suç kimin? Herhalde Ferdinant Manukyan’ın değil. O kapı önüne yığılan filmlerin negatifleri nerelere gitmiş olabilir? Gümüşlerini çıkarmak için negatifleri kiloyla satın alan hurdacı Mevlüt’e mi gitti? Ya da Sarayburnu’ndan denize atılan bir kamyon filmin aralarında mıydılar? Kaydı kuydu tutulmadıkları için Allah bilir.




0169-ferdinant-manukyan-kimdir-turk-sinemasinin-marjinalleri-ve-orijinalleri (2)

Kaynak: Türk Sinemasının Marjinalleri | Agâh Özgüç