1994 yılında ilk albümleri “Sil Baştan” piyasaya çıktığından bu yana Kargo albümleri hep gündemdeydi. Ta ki 4 sene süren ayrılık kararına kadar. Geçtiğimiz ay çıkan “Ateş ve Su” albümü ile Kargo, kaldığı yerden devam ediyor.
Atladığınız veya kaçırdığınız şeyler oldu mu?
Selim: Yaptığımız son albüm aslında ulaşmayı planladığımız nokta için çok önemli bir kademe. 10 senesini devirmiş kaç grup albüm yapabiliyor ki bu ülkede?
Serkan: Hepimiz Avrupa’da ve dünya üzerindeki grupları dinleyerek büyüdük. Buradaki müzik sisteminin de öyle olduğunu zannettik fakat işin içine girince hiç de öyle olmadığını gördük. Dolayısıyla kafamızdakilere tam anlamıyla ulaşamadık elbette. Ama ciddi bir marka yaratıp, onu hep takip eden büyük bir fan kitlesine sahip olduk. Bu da herkesin kolayca yapabileceği bir şey değil.
Koray: 1994’de ilk kurulduğumuzda stüdyoya girip saatlerce çalıyorduk. Planlayarak değil, iki yıl stüdyoda çıkan parçalarla ilk albümü yapmıştık. Sonrasında markayı geliştirmek, ilişkileri düzenlemek için gerekli tanıtım çalışmalarını tecrübe ile öğrendik. Tabii bu arada müziğe yaklaşımımız, hayata bakışımızda değişiyordu.
Türk rock müziğine ne kattınız?
Koray: Bizim ilk albüm çıktığında popüler anlamda rock grubu yoktu Türkiye’de. Bu kulvarı açanlardan olduk, buna inanıyorum. Dezavantajları da oldu elbette. Çünkü plak şirketleri bu tarz bir grubun iş yapabileceğine ihtimal vermiyordu. Ancak sonra onların da gözleri açıldı ve bunun iş yapabileceğini anladılar.
Neden dağıldınız?
Koray: Ne dağıldık ne de ara verdik aslında. Ucunu açık bıraktık ve kendimize bile tam olarak ne olduğunu söylemedik. Her şeyin sürekli tekrarlanıyor olması bizi monotonluğa itmişti. Bu dört sene içerisinde herkes kendi işleriyle ilgilendi. Şimdi Kargo’yu özledik ve onu tekrar yaşamak istedik.
Ayrılık kararı hayranlarınızı küstürmedi mi?
Serkan: Biz dağılmadık, ara verdik! Herkes kendi işlerine baksın dedik. Çok güçlü bir fan kitlemiz var bir arada olmadığımız o dönemlerde bile aktiflerdi. Bu sevgiyi görmek bile toparlanmak için yeterliydi bize.
Kaçırdığınız şeyler oldu mu?
Koray: Dört sene az bir zaman değil. Hayata bakışımız değişti. Dolayısıyla müziğe de yansıdı bu. Amatör ruhu hâlâ koruyoruz ama işin profesyonel taraflarına daha bilinçli yaklaşıyoruz.
Selim: Koray Candemir solo albüm yaptı. Ben ve Serkan prodüktörlük ve aranjörlük yaptık. Burak kendi projelerinde başka işlerde davul çalmaya devam etti. En büyük artımız Kargo’yu özlemek oldu.
Yani artık “oldunuz” diyebilir miyiz?
Selim: Kargo grubu Türkiye’de müzikle ilgilenen herkesin bildiği, sayılan bir grup. Albümü alsın almasın, şarkıları dinlesin dinlemesin kaliteli bir iş ortaya çıktığı için saygı duyulan bir grubuz. Yokluğumuz fark edildi bu dört sene içerisinde. Artık “olduk” dersek iş biter, bu işe inançla sarılmışsan tamam olduk diyemeyiz.
Albümdeki parçalar hazır mıydı?
Koray: Albüm üzerine zaten konuşuyorduk. Hatta biraz fazla konuştuk. Zaten hiçbirimiz müzikten kopmamıştık ve her birimizde yeni parçalar birikiyordu. Stüdyoya girip çalmak için bile geç kaldık.
Selim: Birbirimizden o kadar emindik ki bir araya geldik ve ortadaki işlere bakmadan albüm anlaşmamızı yaptık. Bu albümü “Matchbox Twenty yapsa, ortalık dağılırdı” dediler.
Hayalinizde hangi festivalde çalmak var?
Selim: Reading festivali olabilirdi.
Koray: Wembley Arena’da çalmak iyi olurdu.
Burak: MTV Ödül töreninde sahne almışız. Güzel olmaz mıydı?
K
Kaynak: 2004, Aktüel Dergisi
