Anketlerde ilk sırayı şimdilik kimseye kaptırmayan Refah Partisi iktidar kapısını aralamış görünüyor. Tek başına iktidar olması mümkün görünmeyen RP’nin, iktidar ortağı olması halinde nasıl bir ekonomik politika uygulayacağı sorusu akıllan kurcalamaya devam ediyor. Yetmişli yıllarda düzenin çarklarını kıramayan Refah, Adil Düzen için yeterince hazırlıklı mı? Yoksa, varolan düzenin nimetlerinden yararlanma peşinde mi? Eğer nimetlerden yararlanma peşindeyse Refah iktidarı kimlere yarayacak?

Ağır hükümet bunalımı, işçi grevleri, liste küskünlükleri, sekizinci madde tartışmaları, Gümrük Birliği oylamasının hayhuyu arasında başlayan erken genel seçim maratonu, liderlerin ekran propagandalarıyla sürüyor. Ekrandaki yüzlerden yansıyan gerginliğin kaynağında Refah Partisi’nin olduğu ise artık bir sır değil. Yasaklar nedeniyle açıklanmayan kamuoyu yoklamalarının çoğunda birinci parti olarak görülmesi, RP’sini diğer partilerin hepsi için tek rakip haline getirdi.

refah-partisi-1995-yilinda-secimleri-nasil-kazandi-necmettin-erbakan-tayyip-erdogan (1)
Nokta Dergisi (1995)

Bu arada, saldırganlık dozu artan Refah söylemi ise giderek ağırlaşıyor. “Kanlı mı olacak, kansız mı?” sözleri hala zihinlerdeki yerini korurken, RP lideri Necmettin Erbakan’ın öyle hiç de yoğurdu üfleyerek yer gibi bir hali yok.  Kamuoyu araştırmalarından aldığı hızla miting meydanlarında esip gürleyen Erbakan, “GB anlaşmasını yırtıp atacağını, haftalık tatili cuma günü yapacaklarını, Çiller’in yaptıklarının bedelini ağır ödeyeceğini” söylüyor. Ama nedense aynı Erbakan, bir yandan da Kurtuluş Savaşı’na methiyeler yazıp, “Faizci, bozuk, kapitalist sistem’i biraz es geçiyor.

Anketlerde birinci ya da ikinci parti olarak görünmesi doğal olarak, olası bir Refah iktidarının tartışılmasını da gündeme getiriyor. Ancak, 1994 yerel seçimleri sonrasında politik yaklaşımıyla tartışılan Refah, iktidar kapısının aralanmasıyla bugün daha çok önerdiği ekonomik sistemle gündemdeki yerini alıyor.

refah-partisi-1995-yilinda-secimleri-nasil-kazandi-necmettin-erbakan-tayyip-erdogan (3)
Refah Partisi mitingine giden bir seçmen.

Refah rantı kimlere gidecek?
Yürütülen tartışmalarda tek başına iktidara gelmesine şimdilik fazla ihtimal verilmeyen Hoca’nın, Adil Ekonomik Düzcn’i mevcut sistemin yerine geçebilecek mi? Yoksa, Adil Düzen yerine sisteme entegre olmuş bir “adilane düzen” mi oluşturulacak? Dini bütün iş çevrelerinin mevcut sistem içinde doğup gelişmiş olmaları ve sistemin sunduğu imkanları sonuna kadar kullanmaları Refah’ın ekonomik politikasında etkili olacak mı? Erbakan, tıpkı yetmişli yıllardaki koalisyon dönemlerinde yaptığı gibi, düzeni değiştirmeye yöneleceğine, düzenin nimetlerinden yararlanmayı mı tercih edecek? Tabii, bütün bu soruların ardından kafaları kurcalayan asıl soru geliyor. Tek başına ya da ortak olarak iktidara gelirse, “Refah rantı” kimlere sunulacak?

“En temiz ve en dürüst” ekonomik sistemi kendilerinin savunduğunda ne kadar ısrar ederse etsin, Erbakan Hoca’nın çıkar ilişkileri egemenliğindeki bir ekonomik sistemle ve asıl olarak bu sistemin yerleştirdiği zihniyetle başa çıkması çok kolay görünmüyor. Refah Partisi’ııi ilgiyle izleyen çevrelere göre, Hoca’nın zaten böyle köklü bir değişime niyeti de yok. Son seçim konuşmalarında, faiz konusundan çark etmiş olması da bu niyetin en önemli göstergesi olarak değerlendiriliyor.

refah-partisi-1995-yilinda-secimleri-nasil-kazandi-necmettin-erbakan-tayyip-erdogan (4)
Nokta Dergisi (1995)

Yapılan tartışmalarda bazen açıkça görüldüğü bazen de hissedildiği kadarıyla, olası bir RP iktidarında değişen çok fazla bir şey olmayacağı söylenebilir. Bugün nasıl, Ankara belediyesi ihaleleri Muradiye Vakfı’na; tanbul’un bazı taahhütlük işleri yüksek fiyatla Efor İnşaat’a gidiyorsa, olası bir iktidar döneminde de benzer örneklerin görüleceği savunuluyor.

Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan tarafından sunulan ve onun imzasını taşıyan Adil Ekonomik Düzen’den bazı bölümler:
Devletin görevi: Adil Ekonomik Düzende devlet, ülke ve bölgelerin makro planını yaptırır. Bunlarla ilgili yatırım projelerini yaptırır böylece herkes ülkenin her yerinde tarım, sanayi ve hizmetler sektöründe gerek mevcut yatırımların verimliliğini artırmak yönünden gerekse yeni yatırımlar yönünden hangi projelerin teşvik edileceğini bilir.
Vergi: Adil Düzende vergi beyana göre alınır. Ayrıca vergi kontrolü, vergi uyuşmazlığı, vergi mahkemeleri, ve vergi kaçakçılığı sözkonusu değildir. Üretimlerde ambar ve muhasebe hizmetlerini yeminli ambarcılar ve muhasipler yapmaktadır. Mal ambara teslim edilince, üretim tahakkuk edince herkesin payı bellidir. Herkes gibi devlette kendi hakkını almıştır.

refah-partisi-1995-yilinda-secimleri-nasil-kazandi-necmettin-erbakan-tayyip-erdogan (9)
1995 genel seçimlerinde kullanılan Refah Partisi görseli.

Üretimin artması: Malların maliyetleri ve satış fiyatları bugünkünden üçte birine düşünce o zaman halihazır mevcut işletme sermayesiyle bile bugünkü üretimin üç mislini yapmak hasıl olacaktır. Böylece üretim hızla katlanmış olacaktır.
İşsizliğin önlenmesi: Aynı işletme sermayesi ile 3 misli fazla üretim yapılması demek bugünkünün 3 misli fazla işçi çalıştırılması demektir. Kaldı ki Adil Düzen bir yandan bütün yatırımlar “Tam teşvik”le desteklenip geliştirildiği için diğer yandan “Faizsiz Emek Kredisi” ile çalışan her insanın hakkı olan ücreti ödendiği için ortada işsizlik diye bir mesele kalmayacaktır. Bilakis herkes çalıştıracak insan aramaya başlayacaktır.
İhracat patlaması: Üretim, maliyet ve fiyatları en düşük adil Düzendedir. Çünkü üretim fiyattan içine giren faiz, vergi ve sigorta primleri sıfırdır. Bu ucuz mal adil düzende olduğu için herkes ihtiyacını adil düzenin pazarından karşılamaya çalışacaktır. Bu ise hakiki ihracat patlaması olacaktır.

refah-partisi-1995-yilinda-secimleri-nasil-kazandi-necmettin-erbakan-tayyip-erdogan (6)
Nokta Dergisi (1995)

GAZETECİ TAHA AKYOL:
“Adil Düzen uygulanırsa, büyük kaos doğar”
Eğer Refah Partisi Adil Düzeni getirerek mevcut düzeni değiştirmeye kalkarsa hem mevcut ekonomik çevrelerden, hem de Türkiye’nin ekonomik dengeleri çok daha içinden çıkılmaz hale gelecektir. İslami kesimin Refah iktidarıyla birlikte güçlenip güçlenmeyeceği yine Adil Düzenin uygulanıp uygulanamayacağına bağlı. Eğer yapacağı değişiklikleri, merkez sağ ve merkez sol partilerin yapabileceği düzeyde tutarsa, belirttiğim anlamda derin bir boşluk doğmaz. Her iktidarın tabanı hükümet olunmasından ne kadar faydalanırsa, Refah tabanı da en az o kadar faydalanacaktır. Ancak mevcut düzeni çok radikal bir şekilde değiştirirlerse, ortalık öyle bir karışır ki bundan kimsenin faydası olamaz. Ben Refah Partisi’nin iktidar olamayacağı kanısındayım.

MÜSİAD çevresi büyük rant bekliyor
İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, son İTO seçimlerini ve Refah-sermaye ilişkisini Nokta’ya şöyle değerlendirdi:
— 24 Aralık seçimlerinden sonra sandıktan, özel teşebbüsçü, Türkiye’nin kalkınmasına, milli ekonominin gelişmesine destek verebilecek, siyasi desteğini de böyle bir yapı içerisinde özel teşebbüsle birlikte kullanılabilecek bir iktidar çıkmasını arzu ediyoruz. Bu arada özel teşebbüsün önündeki engelleri aşacak, ama bulunduğu kıtada ekonomik topluluklara da sıcak bakıp, bir iktidar yapısı oluştursun diyoruz.

Olası bir Refah iktidarından özellikle MÜSİAD çevresinin büyük rant beklediği muhakkak. Bunun örneği yerel yönetimlerde görüldü. Refah yerel yönetimi ele aldıktan sonra bu kesimin geliri daha çok arttı. 1970’li yıllarda devletin planlama teşkilatını, ticaret bakanlığım, sanayi bakanlığını ellerinde tutup güçlendikleri dönemdi. O dönemleri yine arıyorlar tabii. Onun içinde belirli kurumlan ellerinde tutmak istiyorlar. Refah’ın iktidar olması halinde tavn yerel yönetimlerdeki gibi olacaktır. Bugün belediyelerde, alman işlerle ilgili olarak özel teşebbüsten bazı bedeller talep edildiğini hepimiz biliyoruz.”
lelerde veya diğer işlerde önceliği kendine yakın sermaye çevrelerine vereceği açık. Tıpkı diğer partiler gibi, Refah’ın da kendisine yakın şirketlere öncelik tanıması normaldir. Ancak, olası bir iktarda sermayeyle anlaşamamaları söz konusu olamaz. Tabii bazı kesimlere özellikle ayncalık sağlamak amacıyla bir takım ihaleler farklı şirketlere verilebilir.

refah-partisi-1995-yilinda-secimleri-nasil-kazandi-necmettin-erbakan-tayyip-erdogan (8)
Necmettin Erbakan’ın araç plakası özeldi.

Refah büyük sermayeyle zaten uzlaştı
Gazeteci Soner Yalçın Refah Partisi-Sermaye ilişkisini Nokta’ya şöyle anlattı:
— Refah Partisi sanıldığı gibi düzendışı veya düzeni değiştirebilecek bir parti değil, düzeniçi bir partidir. Bu savunun onayını Batı’dan da, Amerika’dan da, Türkiye’deki büyük sermaye gruplarından da almıştır. Ancak, büyük sermaye grupları için hala pek çok soru işareti de var. RP, bir zamanlar CHP’nin bu gruplar karşısında düştüğü durumda olmak istemiyor. Sistem içi bir parti olduklarını anlatmaya çalışıyorlar. Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’da büyük sermaye ile görüştü. Dolayısıyla ne İstanbul’daki, ne Ankara’daki sermaye çevreleriyle ters düşme gibi bir durumları yok. Bu da partinin düzen dışı olmadığının bir göstergesi.

Benim gözlemlediğim kadarıyla. Refah Partisi’nin programında Gümrük Birliği de, özelleştirme de var. Artık üstü kapalı bir şekilde faizi bile savunuyorlar. Ancak tam olarak da bu konular üzerindeki düşüncelerini ortaya koymuyorlar. Çünkü partinin bir kesimi radikal, bir de kararsızlar diyebileceğimiz seçmeni var. Tabanı küstürmemek için ürkek ve çekingen konuşuyorlar.

Türkiye artık yönetilemez bir ülke olmuş ve halkta korkunç bir hoşnutsuzluk belirmiştir. Bu koşullarda, ben Refah Partisi’nin başarılı olduğuna da inanmıyorum. Çünkü markın ve doların değer kazandığı, yaşayanların bu kadar hoşnutsuz olduğu, ülkenin yüzde 90’nının müslüman olduğu böylesi bir ortamda zaten hiç propaganda yapmasalar bile yüzde 30 civarında oy almaları gerekiyordu. Hâlâ, bu uygun ortama rağmen tek başlarına iktidar olamayacak durumdalar.

refah-partisi-1995-yilinda-secimleri-nasil-kazandi-necmettin-erbakan-tayyip-erdogan (10)

Kaynak: 1995, Nokta Dergisi