Sedat Peker
Yaşı: 27
Sabıka sayısı: 18
Terör ağırlıklı organize olarak çalışır. Çekinmeden adam vurur, vurdurtur.

Türk polisinin suçlu listesinin en başında yer alıyor onun adı. Bağdat Caddesinde yetişti, cezaevlerinde pişti. İlk icraatını, 14 yaşında okuduğu okulun önünde arkadaşlarına uyuşturucu satan birini bıçaklayarak gerçekleştirdi. Şimdi halk kahramanı Köroğlu’na benzetiyor kendini ve kitlesel bir anti-terör, anti-mafya örgütü organize ediyor. Mafya üyelerinin, teröristlerin, tefecilerin acımasız katili olacağını söylüyor. Adı mafyaya, eylemleri ayyuka çıkınca, “suçlulara karşı bir uçlu” Sedat Peker ilk kez Tempo’ya konuştu.

Size nasıl hitap edilir? Kabadayı, reis, baba.
SEDAT PEKER: Bu ülkenin bütün insanlarının yapısında zaten kahramanlık vardır. Eğer bir ölçü varsa kendimi bir kahraman gibi görüyorum. Bunu insanların nasıl değerlendireceği önemli değil. İnandığım değerler ve yapmış olduğum fedakârlıklar var. Bunlar inandığım konuda ne kadar samimi olduğumu gösterir. Kabadayılık, babalık ya da mafyalık, bunlar yersiz. Zaten tamamı kabadayı olan bir ülkede bir başka kabadayının çıkmasına lüzum yok. Çünkü bu ülkenin tamamı kabadayı. Ecdadı bu ülke için kan dökmüştür. Ama kabadayı, mafya babası olarak isimlendirilen insanların birçoğunun aile yapılarını incelediğimiz zaman sadece bu ülke topraklarına sünnet olurken döktükleri birkaç damla kanın haricinde bu ülkenin bayrağında hiçbir katkıları olmadığı görülür. Bu nedenle bu kişilerle adımın aynı anda anılmasından zul duyuyorum.

sedat-peker-ben-babalar-ustuyum-1996-tempo-dergisi-roportaji (1)
Değişik suçlardan 18 sabıkam var. Mükâfat bekleyerek yapmadım. Beni her zaman bir insan sevgisi teşvik etmiştir. Sevdiklerime ve onların etrafındakilere haksız bir davranış sonucunda adam öldürebileceğime garanti veririm.

Neden mafyayı ve yeraltı dünyasını kendinize hedef seçtiniz?
PEKER: Çocukluk yıllarımdan gençliğe geçiş yıllarımda arkadaşlarımın uyuşturucudan öldüğünü gördüm. Bunların birçoğu ailevi sorunlardan dolayı bu batağa saplandı. Ben de bunlardan birisi olabilirdim. Kötü olaylar ve arkasından gelen ölümleri yaşadım. Bu insanlara karşı aşırı bir aleıjim başladı. Ben bu aleıjiyi kendime temel olarak seçtim. Ve benim bu tür insanlara karşı kan davam daha o yıllarda başlamış oldu. Ama benim bu davama o zamanlar herkes gülmekteydi.

Bu savaşı nasıl sürdürüyorsunuz?
PEKER: Hukuk devletine karşı son derece saygılıyımdır. Bir insan uyuşturucudan öldüyse bunun cezasının ne olacağını kendi ailesine sormak gerekir. Verecekleri cevap hep aynıdır. Ve bu cevapta hep ölüm vardır. Bir başka kesim de TCK kurallarına göre uygulama ister. Ama bana göre bir kişiyi uyuşturucuya alıştırıp ölmesine sebep olan insanın cezasının ne olacağını uyuşturucudan evladı ölen bir anne babadan öğrenmek daha yerindedir. Bu tip olaylarla karşılaştığım zaman şahsımca bu kişinin vurulması, cezalandırılması gerekir. Tabii daha sonra bunun cezasını adalet önünde çekmek gerekirse de. Bu benim yaptığım cezalandırma yöntemi, suçsa da ben bu cezayı seve seve çekmeye hazırım. Ben ve benimle beraber olan bütün arkadaşlarım bu şekilde düşünmektedirler.

Cezaları kendi kurallarınıza göre mi veriyorsunuz?
PEKER: Elimizden geldiği kadar. Ben kendi hesabımı verdim. Yıllardır cezaevinde yattım. Başta adam yaralama olmak üzere değişik suçlardan 18 sabıkam var. Mükafat bekleyerek yapmadım. Kalbim en sonunda insanlara layık olduğu mükafatı verecektir. Bizi tanıyan yüz binlerce insan karşısında, her mahkemeye çıktığımızda, ben bu insanların kalplerinde her zaman beraat edeceğim. Beni her zaman bir insan sevgisi teşvik etmiştir. Sevdiklerime ve onların etrafındakilere haksız bir davranış sonucunda zevkle adam öldürebileceğime garanti veririm.

Peki bunları niye yapıyorsunuz? Kendi canınızı ortaya koyduğunuza değiyor mu?
PEKER: Normalde insanların sahip olduğu maddi şartlardan daha üstün vasıflarım var. Ev, araba, işyeri vs. Bunu sadece basit bir sokak macerası olarak yapmıyorum. Sonuçta bu ülkede insanlar kendilerini güçlü zannederek bir şeyler yapıyorlarsa, benim iddiam bu güçlü insanlardan daha güçlülerin varlığını göstermektir. Ve vardır, bu insanlardan bir tanesi ve en gend de benim. Ülkemizde birçok insan bu mafya, baba veya kabadayı yakıştırmasından son derece hoşnut oluyorlar. Ben şahsen böyle bir yakıştırmadan hoşnut olmuyorum. Bunu kendime bir zul olarak görüyorum. Mafya babası nedir? Bana hep bu tip yakıştırmalar yapıldı. Bazı devlet görevlileri o an içinde bulundukları atmosferden dolayı belki bu yakıştırmayı yaparlar. Ben diyorum ki değilim. Para diye bir nesneyi zaten kabul etmiyorum. Para insanlar için sadece bir araç. Parayı sevmiyorum ama sinirlerimi yatıştırıyor. Allaha şükür pek ihtiyacım olmuyor paraya. Muhtaç olanlara da elimden geldiği kadar yardım etmeye çalışıyorum.

sedat-peker-ben-babalar-ustuyum-1996-tempo-dergisi-roportaji (2)
Haklığıma inandığım an kaza sonucu değil, bizzat kendim öldürürüm. Bugüne kadar hiçbir olayımı faili meçhul bırakmadım.

Hedefleriniz kimler?
PEKER: İsim ve şahıs belirtmek son derece yanlıştır. Bu olayları basite indiger. Mafya ve terorist gruplarla aynı sırada yer alamam. Emniyet listesinde adı geçenlerin birkaçı dışında tümü benim düşmanımdır. Bunun yanı sıra aklınıza gelebilecek bütün terör örgütleriyle, onların yöntemleriyle savaşacağım. Uyuşturucu kaçakçıları, kumar mafyası, beyaz kadın tacirleri ve haksız yere tefecilik yapanların zaten korkulu rüyasıyım. Bundan sonra da azrailleri olacağım. Arkadaşlarım uyuşturudan öldü. Daha doğrusu onları uyuşturucu mafyası öldürdü. Bu bana çok acı verdi. Ben ve arkadaşlarım intikam yemini ederek bu yola baş koyduk. Artık dönmek yok.

sedat-peker-ben-babalar-ustuyum-1996-tempo-dergisi-roportaji (3)Kaynak: 1996, Tempo Dergisi