Sibel Tüzün’ün yeni albümü “Hayat Buysa Ben Yokum Bu Yolda” için çekilmiş fotoğraflara bakarken onun geçtiğimiz yıllardaki halini hatırladım. Dekolte bir kıyafet içinde bir Sibel. Göğsüne koskoca bir gül resmi boyanmış, gür saçları, erotik bakışlarıyla piyasanın “en seksi şarkıcısı” ilan edilmiş. O günlerden kalan imge benim için ne şarkı söylüyor, ne de sıcak bir etki bırakıyor. Sibel o haliyle her gün televizyona çıkan pop kadınlarından sadece bir tanesi. Oysa Sibel’in yeni fotoğrafları biraz (!) farklı. Yırtıcı, tehditkâr, isyankâr ve garip. Bana sorarsanız, ben bu halini tercih ederim.
Geçtiğimiz yıl evlenen Sibel’in yeni albümünün müzik direktörü eşi, Levent Candaş. Bestelerin çoğu da Levent Candaş’a ait. Düzenlemeler Hakan Caneroğlu imzasını taşıyor. Tempo Müzik ve Arinna Müzik işbirliğiyle piyasaya çıkartıldı. Bu işbirliğinden, Sibel Tüzün’ün önceki halini sevenlere epeyce sert gelecek bir albüm çıkmış ortaya. Çünkü o seksi şarkıcının yerini, yırtıcı bir rock kadını almış. Röportajlarında defalarca klasik bir albüme imza atmak istediğini tekrarlayan Sibel, sonunda bu imzayı attığını düşünüyor ve bir rock şarkıcısı olarak mesajı olacağını ima ediyor. Ve bakalım Sibel neler diyor.
+ Bir erkek, bir kadının hayatını ne kadar değiştirebilir?
— Bu soru çok sık bir şekilde soruluyor aslında. Ama evliliğimin müzik anlayışını değiştirdiği doğru değil. Birisi beni istemediğim bir şeye istemediğim şekilde yönlendiremez ve değiştiremez. Dışarıdan görünen ne kadar “Sibel uzun saçlı bir eş aldı ve rockçı oldu” gibiyse de, tarz değiştirme kararım evliliğimizden önceye rastlıyor. Çeşitli nedenlerden dolayı, müzik tarzımda ve hayatımda köklü değişiklikler yapmak istedim. Bu kararı Levent de destekledi. Desteklemeseydi herhalde sancılı günler yaşardım.
+ Pop müzik senin için neydi?
— Rock aslında hep vardı hayatımda. Klasik müziğe yöneldiğimde, caza ilgi duyduğumda da vardı. Pop müzik ise şarkıcı potansiyelimi açığa çıkarmak için bir şanstı. 90’ların başında gençlerden pop müzik yapmaları bekleniyordu. En parlak seslerden biri bendim ve teklifler gelmeye başladı. Böylelikle pop müzik söylemeye başladım.
+ O günlerde keşke yapmasaydım dediğin bir şey var mı?
— Var, ama öyle pişmanlık duyup sızlandığım bir şey yok. Genelde günün şartlarına göre yaşıyor insan. Beş sene önce kendime yeni seçenek yaratmam daha zordu. Pişmanlığım var mı acaba? Hayır ama düşününce uyuz olduğum şeyler var. Saklambaç’taki sunuculuğum mesela. Alerji yapıyor şimdi. O benim tarzıma uymayan bir şeydi. Kendim bile seyretmiyordum.
+ Rock müzik nasıl etkiliyor seni?
— Enerji veriyor bana. Hayatımda enerjime paralel bir şey bu. Onun dışında dik kafalı biriyim. Küçük şeylere önem verip, kafama takıyorum, sinirleniyorum. Mesela sarı ışıklarda kornaya basan insanlara karşı çok yoğun şeyler hissediyorum. Uyuz oluyorum. Hayatın içinde sürekli tekrarlanan küçük sorunlar kafama takılıyor. Televizyonda haberleri seyrederken, birtakım politikacıların gözümün içine baka baka yalan söylemeleri ve bunu yıllardır yapmaları sinirime dokunuyor.
+ Albüme gelen ilk tepkiler nasıl?
— Yakın çevrem çok beğeniyor. Türkiye’de bizim yakaladığımız saundu yakalamak çok zor. O nedenle beğeni topluyor. Müzikal olarak rock yaptım diyemiyorsun kolay kolay. Böyle bir müziği kaydetmek bile başlı başına bir iş. Popta olduğu gibi bir klavye ile iş bitmiyor. Türkiye’deki en iyi saund rock saundu diyorlar. Sonuçta hem kayıt hem de müzikal olarak içimize sinan bir çalışma oldu.
+ Dövmeler kaset hediyesi mi?
— Yaptıralı altı ay oldu. Uzun zamandan beri istiyordum. Ama hijyen konusunda ve sonuç konusunda şüphelerim vardı. Dövme deyip geçmemek lâzım. Sonuçta derinin üzerine atılan bir çizgi bu. Yanlış atıldığında kalıcı bir araz, bir bozukluk haline geliyor.
+ Yeni dövme yaptırmak istiyor musun?
— O istek var da, zor frenliyorum kendimi. Belki de yaz olduğu için frenleyebiliyorum Kışa belli olmaz. Bu dövmeler bana özel. Asla başka kimsede olamaz. Benzeri beki.
+ Rock kulvarında rekabet durumu nasıl?
— Özlem Tekin bildiğim kadarıyla rock olarak çıkmadı piyasaya. Kendisi de rock olarak tanımlamıyor yaptığı işi. Daha etnik müziğe yakın, farklı bir çizgisi var. Şebnem Ferah’ın da öyle. O da etnik ağırlıklı bir müzik yapıyor ve tam anlamıyla rock demiyorlar kendilerine.
+ Sen biraz sertsin galiba?
— Evet, sert. Ama tek başına bir tanımlama değil benimki. Sert, çünkü gerçek müziğim.
+ Kasetini nasıl tanıtacaksın?
— Rock müziğinde şöyle bir şey var. Röportajlara, televizyona zorlanıyorsun. Bir sürü dergi var ama sert tarzlara yer veren dergi bir tane. O da Roll. Dolayısıyla nerede tanıtacaksın yaptığın işi? Çalışmam radyolara çok sert geldi, çalmıyorlar. Klibim yayınlanmıyor. Rock seven herkes bundan muzdarip. Bu tür müziği sevenlerin destek vermesi gerekir. Ben yanımda bir jinekolog ile aşçının muhabbet ettiği programlarda izlemek istemiyorum kendimi. Ama yaptığım işi tanıtamazsam ve kendi düşüncelerimi ulaştıramazsam olmaz. Bir yolunu bulacağım.
Kaynak: 1998, Cosmopolitan Dergisi
