Türkiye ile Amerika arasındaki ilk ilişkiler George Washington tarafından kurulmuş, III. Selim ve II. Mahmud zamanında kâğıt üzerine dökülen ilk antlaşmalar yapılmıştır. 1814 yılında yapılan bir antlaşma gayri resmî olmuş ve tam altmış yıl sonra 1874’te Sultan Abdülâziz’in imzaladığı uyrukluk antlaşması ise nedense hiç yürürlüğe girmemiştir.
Sultan Abdülmecid’in John Tyler’a 1,5 metrelik müjdesi:
— Oğlum Abdülhamid Dünyaya Geldi!
1842 yılının bir sonbahar günü, Amerika Birleşik Devletleri’inin 10’uncu cumhurbaşkanı olan John Tyler, uzak bir ülkeden gönderilen mektup alır. Fakat bu mektup, bugünkü gibi 20 santim eninde, 30 santim boyunda bir kâğıda yazılıp, 10×15 boyutunda bir zarfa konup gönderilmemişti. Ferman biçiminde bir «name» idi bu. Duvar afişi boyundaki (150 santim), kalın bir parşömen kâğıdına yazılmış, boru halinde katlanıp, yine boru halindeki altın yaldızlı bir kadife mahfaza içinde göndermişti.
OĞLUM ABDÜLHAMİD
Name, Osmanlı İmparatoru Abdülmecid’den geliyordu. Gazeteden büyük olan mektupta, isimler ve satırbaşları kırmızımsı, diğer yazılar ise siyah mürekkep ve altın tozu ile yazılmıştı. Tumturaklı tekerlemelerdne sonra mektupta şunlar yazılıydı:
«Cenab-ı Hakkın lütfu kerimi ile oğlum Abdülhamid’in – Sultan II. Abdülhamid – doğumunu tarafınıza bildirmekle»
★
Bugün Amerika’da Ulusal Arşiv Dairesi’nde saklanan bu mektup, tarih boyunca Türk-Amerikan ilişkilerini belirten yazılı örneklerden biridir.
★
Eskiden antlaşma ve yazışmalar bir sanat değeri taşır biçimde ve her biri büyük kâğıtlar üzerine yazılırdı. Kâğıttan başka deri ve maden üzerine de yazılan antlaşmalar bugün devletlerin arşivlerinde bulunmaktadır.
Sultan Abdülmecid’in Amerika’ya gönderdiği bu nameden çok daha önceleri Amerika ile ilişkilerimiz başlamıştı. Washington’un cumhurbaşkanı olduğu yıllarda (1789-1797) Amerika, bizimle ticarî ilişki kurmak istemişse de, Sultan I. Abdülhamid bunu önemsememiştir. Sultan II. Mahmud zamanında antlaşma olmaksızın ilk ticarî ilişkiler başlamıştır.
★
Amerika ile yaptığımız ilk antlaşma 1830 yılına rastlar. Amerika’nın istiklâlini kazanmasından tam 55 yıl sonradır bu. Antlaşma gereğince, Amerika, İzmir ve İstanbul’da ticaret ajanları yerine konsolosluklar kurmuş, daha sonra da elçilik teşkilatını meydana getirmiştir. Osmanlı Devleti ise, Amerika’da ticarî işlerini yürütmek için Yusufaki ve Zapçıoğlu isimli iki tüccarı memur etmiş, ayrıca bir konsolosluk kurulmamıştır.
★
1830 yılında yapılan bu antlaşma gizli bir madde taşıyordu. Türkiye savaş gemisi yapmak istiyordu. Amerika, Türkiye’nin bu isteğine yardımcı olacaktı. Cumhurbaşkanı Jackson, II. Mahmud’a yazdığı mektubu, İstanbul’a gönderdiği maslahatgüzara vermiş, ona bir savaş gemisi tahsis etmiş ve yanına iki gemi inşa mühendisini de katmıştı.
Bundan sonra ilişkiler hızla gelişir. 22 Nisan 1874’te Türkiye ve Amerika arasında, bir uyrukluk antlaşması yapılmış, ancak Sultan Abdülaziz tarafından imzalanmış olan bu antlaşma, ne onaylanmış ve ne de ilân edilmişti. Antlaşmanın içinde saklandığı mahfaza ayrı bir sanat eseri sayılabilirdi. Altın suyuna batırılmış, gümüş mahfazanın üzerinde kabartma ay yıldız ve balmumu üzerine basılı mühür bulunuyordu.
★
Hepsi tarihî değer taşıyan bu antlaşma yazılarıyla, ferman ve mektupların tamamı Washington’daki Ulusal Arşiv Dairesi’nde sergilenmektedir. Bunlara ayrı bir değer kazandıran özellik ise, elle yazılmış ve süsleme sanatının inceliklerini taşımış olmalarıdır.
Kaynak: 1971, Hayat Dergisi